

Yazıya en tepedeki isimden başlayalım bu akşam. Başbakan bir parti hakkında buyurmuş; “aldığınız oyların kıymeti yok; silahla alınan oy oy değildir” gibisinden. Bu apayrı bir konu ve sofralarda, dost meclislerinde uzun uzadıya konuşabiliriz. Demek istediğim, silahla alınan oy ile kömür vb. bilimum rüşvet ile alınan oy arasında demokrasi değeri açısından hiç bir fark yoktur. Tek fark, ikincide hem alanın hem verenin memnun olmasıdır ki, Bentderesi, Karaköy vb semtlerimizde icra edilen iş ile hiç bir fark arz etmez...
İkinci olarak Fenerium’u derbi öncesinde yaptığı muhteşem(!) hamleden dolayı canı gönülden tebrik ediyorum. Bu tişört mevzusunu çıkartanların, geçen sezon tüm camia ile yakın akraba olan anonsçu arkadaştan hiç bir farkı yok. Aynı seviyeye gelmeleri için Pazar akşamı futbolun tokadını yemeleri yeterli. Fenerbahçe’nin yukarı gittiği, Galatasaray’ın dibe gittiği doğru. Fenerbahçe'nin kadro kalitesinin ortaya çıkmaya başladığı, Galatasaray’ın ise zaten sıkıntılı olan kadrosunda en iyi iki adamını haftasonu kullanamayacağı doğru. Fenerbahçe’nin dikine, süratli ve her geçen hafta hızlanan futboluna karşılık, Galatasaray'ın sahaya hiç bir şey koymadığı ve savunma sıkıntılarının Fenerbahçe'nin ekmeğine yağ sürdüğü doğru. Fenerbahçe’nin 10 yıldır ezeli rakibine mabedinde su bile vermediği doğru. Taraftarın diğer tüm maçların aksine, bu maçlarda ( hatta artık sadece bu maçlarda) gerçekten sahada olduğu doğru... Bu doğrular listesini sabaha kadar uzatabiliriz ama bu futbol. Doğruların tümünü unutsakta bunu asla unutmamalıyız. Bunu unutmadığımız sürece daha nice 10 yıllar boğazın bu yakasında ekmek yok Mekteb-i Sultanililer'e.
Gelelim dün akşamki Konya – Fenerbahçe müsabakasının hakemine. Arkadaşım bu işin adamı değilsin sen. Git kendine uygun bir iş bul. Gözden ırak, gönülden ırak huzur içinde yaşa...
Sırada Ziya Hoca var, kendisi Aykut Kocaman’ın “Konya sert bir takım, maç sert geçecek” yorumuna dokundurmuş. Hatta alınmış! Herşeyi bırak, dün akşamki maçı bir kere daha izle lütfen. Hadi bu Fenerbahçe maçı diyelim; bundan önce oynadığın maçları izle bari. Farkındaysan artık tüm maçlar canlı yayınlanıyor ve kimin ne oynadığını herkes daha iyi biliyor. Alınma, futbol oynatmaya çalış...
Ve son olarak da Mehmet Demirkol... Yazılarınla üniversitede iken tanışmış ve uzun bir süre gazete seçimlerimde en önemli unsurlardan biri olmuştun. Nacizane görüşümdü, bambaşka biriydin. Ama sanki artık çok kılişeleştin ve vasat türk medyası yazarlarından hiç bir farkın kalmadı. Sormak istediğim soru şudur: Fenerbahçe’nin son iki ayda 20 yılın en kötü Fenerbahçe'sinden bugünkü durumuna nasıl geldiği? Şu an son yirmi yılın neresindeyiz? (Bu arada sen kötü Fenerbahçe görmemişsin. 90’ları unutma, unutturma!)
Şimdi blog ahalisi sorar bana. Dün akşamki oyun ve skordan sonra ne bu gider cümle aleme? Evde rakı bitmiş arkadaş...