Kayseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kayseri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Şubat 2011 Çarşamba

Kayseri - Kaunas Hattı...

- Yine gecikmeli bir yazı olacak ama iş yoğunluğu vs. derken anlık tepkiyle atılan aşağıdaki postu saymazsak ancak vakit bulabiliyorum Kayseri notlarını paylaşmaya.

- Günler öncesinden final maçı için biletimizi alıp beklemeye koyulmuştuk. Beklentimiz bir sürpriz olmadığı takdirde Efes Pilsen finaliydi ama sürpriz daha ilk günden Beşiktaş'ın Efes Pilsen'i turnuvanın ilk maçında yenmesiyle gerçekleşti.

- Biz ise turnuvanın 2.gününde Banvit'i sonraki gün de Galatasaray'ı yenip kendi adımıza bir sürprize yol vermeyerek finale ulaştık. Finaldeki rakibimiz ise yarı finalde Trabzonspor'u geçen Beşiktaş oldu.

- Pazar sabahı erkenden bu sezon 2.defa olmak üzere Kayseri yollarına düştük. Tam yol keyifli geçti kazasız belasız vardık derken Kayseri girişinde o gün oynanacak Kayseri Erciyes - Rizespor maçı için çevirmede olan polisler tarafından sırf üzerimizde forma olduğundan dolayı durdurulduk. Amirlerine sormadan şehre girmemize izin veremeyeceklerini söyleyen basketbol maçından bihaber polislerden fırsat bu fırsat deyip salonun ve yemek yenilebilecek mekanların yerlerini öğrendik.

- Maç saatine kadar önceden verilen pastırma siparişlerini almak ve karnımızı doyurmak için arabayı Kayseri Öğretmen Evi'nin yakınına parkedip hiç bilmediğimiz şehir meydanına doğru ilerleyip önce Pastırmacılar Çarşı'sını sonra da bize tavsiye edilen Elmacıoğlu İskender'i bulduk. Daha yoldayken başlayan kağıtta pastırma muhabbetine kayıtsız kalamayıp ana yemek öncesinde birer porsiyon kağıtta pastırmayı mideye indirdik. Ana yemek için HoAmca, Alkolik ve Bozbey mekanın adına uygun olarak iskender yemeyi tercih ettiyseler de Aynovkungfu ve ben seçimimizi yöresel lezzetlerden yana yaptık. Aynovkungfu 1 porsiyon Kayseri mantısını mideye indirirken, ben daha önce Mehmet Yaşin'in Kayseri'de bu mekana uğradığında denediği ve öve öve bitiremediği yağlamayla karnımı doyurdum.

- Yemekler biter bitmez arabaya yönelip, başladık Kadir Has Kongre ve Spor Merkezi'ni aramaya. Fazla geçmeden salonu bulduk ve hemen karşısındaki otopark arabayı park ettik. Beşiktaş ve Fenerbahçe taraftarları polis tarafından farklı kapılara yönlendiriliyordu ve biz de tesadüfen de olsa Fenerbahçe tarafından aldığımız biletlerimizle salon girişine doğru ilerledik. Kapıdaki sıraya çok fazla takılmadan salona giriş yapıp -belki de hayatımızda ilk defa- biletlerimizde yazan yerlerimize oturduk.

- Maçın başlamasına az bir süre kalmasına rağmen salon henüz dolmamıştı ancak Fenerbahçe taraftarının sayı olarak daha fazla olduğu gözlerden kaçmıyordu. Zaten ilerleyen dakikalarda salon doldukça bu fazlalık iyiden iyiye kendini belli etti.

- Serbest atış ve 3'lük yüzdemizin yerlerde süründüğü ve kafa kafaya geçilen 2 periyot sonrası 3. periyotun başında Emir devreye girmeye başladı. Kaya'ya yaptığı asist ve üst üste bulduğu 8 sayıyla maça damga vuracağını hissettirmeye hemen daha çeyreğin başında başladı. Farkın yavaş yavaş açılmaya başladığı dakikalarda ise hepimizin tadını kaçıran ve kupaya lanet okumamıza neden olan o talihsiz olay gerçekleşti. Topu dipteki Kinsey'e indirmek yerine driplingine devam eden Mirsad'ın dizi gözlerimizin önünde onu yarı yolda bıraktı. Salonda bir anda buz gibi bir hava eserken, Beşiktaşlı taraftarların "oh oh" sesleriyle Mirsad'ın sakatlığını kutlamaya başlaması bu havayı yine bir anda gerginleştirdi.

- Bu dakikadan sonra aklım sahadaki mücadelenin sonucundan çok Mirsad'ın bu sakatlığı nasıl atlatacağına ve takımın Euroleague'de Final 4 hedefinin bu durumdan nasıl etkileneceğine dair soru işaretleriyle doldu. Twitter vasıtasıyla sakatlığının durumuyla ilgili aldığımız bilgiler tahmin ettiğimiz üzere pek de iç açıcı değildi. Sezon başında Engin Atsür ile başlayan talihsiz serüvenler dizisi Vidmar'la devam etmiş, şimdi de takımın hem ağabeyi hem de ateşleyicisi Mirsad'ın sakatlığı ister istemez enseyi karatmamıza neden oldu. Neyse ki kalan dakikalarda sahada izlediğimiz Emir'in Bodirogavari performansı ve kazanılan kupa bir nebze de olsa bizi sevindirdi.

- Mirsad'ın yokluğuyla iyice daralan rotasyonumuzla bu maçtan hemen 3 gün sonra kritik Zalgiris deplasmanına çıktık. Maçtan önce eksiklere 39,5 dereceyle yorgan döşek yatan Ukiç'in de eklendiğini öğrenmek moral bozarken, maç içerisinde de Marko Tomas'ın sakatlanması resmen tuz biber ekti. Uzunlarımızın faul sıkıntısı ve hakemlerin saçma sapan düdükleri de geceyi şenlendirince(!) kazanmamız halinde gruptan çıkmayı büyük ölçüde garantileyeceğimiz maçı uzatmada kaybederek son 8 şansımızı kalan iki maça bıraktık. Maçta Fenerbahçe adına öne çıkan performanslar ise Ömer'den ve Emir'den gelirken 2 Litvanyalı Saras ve Darius'un sergilediği performanslar tam anlamıyla hayal kırıklığı oldu.

- Ancak sonuç olarak ne olursa olsun her Fenerbahçeli'nin gurur duymasını gereken bir mücadele koyuyor bu sene erkek basketbol takımı. Sene sonunda ligde ve Avrupa'da ne olur bilemiyorum ama bu takım şimdiden her Fenerbahçeli basketbolseverin kalbinde farklı bir yeri hak ediyor.

- Aşağıda da bonus olarak el emeği göz nuru 3 video yer alıyor. Kayseri'deki maçın son anlarını, kupa törenini ve kutlamaları izlemek isteyenleri linklere alalım...

Video 1: Kupa Töreni

Video 2: Son Saniyeler ve Kutlamalar

Video 3: Maç Sonu Lay Lay

31 Ocak 2011 Pazartesi

Hedef Kupa, Rota Kayseri...

Basketbolda 9-13 Şubat tarihlerinde Kayseri'de oynanacak Spor Toto Türkiye Kupası 8'li Finalleri'nin kuraları bugün çekildi ve kupaya giden yoldaki rakiplerimiz belli oldu. Geçtiğimiz yıllardan farklı olarak final öncesi takımların 1 günlük dinlenme şansı bulacağı kupada yarı finaller 11 Şubat cuma, final maçı ise 13 Şubat pazar günü oynanacak.

Artık alışılageldiği üzere yine olabilecek en kötü kurayı çektik ve çok büyük bir sürpriz olmazsa kupayı alabilmek için 4 gün içerisinde Fenerbahçe ile birlikte ligin ilk 4 sırasında yer alan takımlarla karşı karşıya geleceğiz. İlk maçımızda 10 Şubat perşembe günü Banvit'le karşılaştıktan sonra bu mücadeleyi kazanmamız halinde ertesi gün Galatasaray-Olin Edirne maçının galibi yarı finaldeki rakibimiz olacak. Pazar günü finale kalmamız durumunda ise bu sene 2. defa Kayseri deplase görünüyor ufukta romantikler için. Hep futbol için mi deplase olacağız hem, bu sefer de senenin desteği en çok hak edenlerinden olan erkek basketbol takımı için düşelim yollara, dünya gözüyle de bir Saras izleyelim daha fazla geciktirmeden...

Bu arada kuralar ve maç programı da şu şekilde;

9 Şubat 2011 Çarşamba
Efes Pilsen - Beşiktaş
Trabzonspor - Aliağa Petkim

10 Şubat 2011 Perşembe
Galatasaray -Olin Edirne
Fenerbahçe - Banvit

11 Şubat 2011 Cuma
Çarşamba galipleri
Perşembe galipleri

13 Şubat 2011 Pazar
Final

26 Ekim 2010 Salı

Kara Pazar...

Kabus gibi bir pazar gününü geride bıraktık. Derbi muhabbetlerinden fırsat bulup erkek voleybolcuların ve kadın basketbolcuların mücadelelerini takip edemediysek de aldıkları sonuçları öğrenmek üzülmemiz için zaten yeterliydi. Marshall'lı ve Ivan'lı takımın İBB'ye yenilmesine şaşırmadıysam da daha bir kaç gün önce derbi mücadelesinde Galatasaray'ı darmadağın eden kadın basketbolcuların deplasmanda Kayseri Panküp'e yenilmesi benim için çok büyük sürpriz oldu. Bu maçla ilgili en çok dikkatimi çeken nokta haftaiçinde de istenilen performansı gösteremeyen Taurasi'nin 0/7 iki sayılık ve 0/8 üç sayılık olmak üzere maç boyunca kullandığı 15 şuttan isabet bulamamasıydı.

Aslında haftasonu cumartesi günü erkek basketbol takımının Aliağa karşısında aldığı net galibiyetle gayet güzel başlamıştı. Hafta boyunca devam eden derbi heyecanı haftasonunun ilk günü ile birlikte tavan yapmış, ertesi sabah çıkılacak yol için hazırlıklar yapılmıştı. Sabahın erken saatlerinde biri Tunalı'dan biri Çiğdem'den kalkan 2 araba gişelerde buluşup düştük yola; tabi bu arada HoAmca'nın yönetiminde Tunalı ekibini toplayan arabayı beklerken Güngören deplasmanına giden ve minibüsleri bozulduğu için gişelerde bekleyen Mersin İdman Yurdu taraftarlarıyla olan kısa sohbeti de atlamayalım. Önlü arkalı düşülen yola İsmail Yeri'nde verilen moladan sonra aynı hızla devam ettik ve sözleştiğimiz üzere Kadıköy Mercan'ın terasında tayfanın geri kalanıyla da buluştuk. Mezeler ve içkiler eşliğinde devam eden sohbet maç saati yaklaştıkça yerini maç telaşına bıraktı ve stadın yoluna düştük. Yol üzerinden yolluk olarak alınan biralar daha Yoğurtçu'ya gelmeden bitince birkaç tane daha yuvarlamak üzere Yoğurtçu'da mola verdik. Sofrada girilemeyen derbi havasına burada yapılan tezahuratlarla girildi ve tribündeki yerimizi almak için kapılara yöneldik.
Kısa süreli bir beklemeden sonra girdiğimiz şimdiki adıyla TT tribünündeki istikametimiz daha önceki maçlarda olduğu gibi alt kattı. Maçın sonucu daha önceki maçlardaki gibi olmasa da Kadıköy'ün havasını solumak dostlarla birlikte olmak güzeldi yine de. Maç sonrasında hayal kırıklığıyla ayrıldığımız stadtan yine klasikleştiği üzere çorbalarımızı içmek Fenerbahçe İşkembecisi'ne geçtik ve akabinde Ankara'ya dönüş için arabanın yolunu tuttuk.
Maçla ilgili her yerde yazılıp çizilmiş zaten fazla fazla o yüzden hele ki bu vakitten sonra teknik değerlendirmeye girmeyeceğim ama maçtan önce fazlasıyla geyiği yapılan "Dejavu" gerçekleşti yalnız bu sefer beklenin aksine 2008'de Kadıköy'de oynanan kupa maçının dejavusunu yaşadık Fenerbahçeliler olarak. Geçen 1,5 aylık süreçte bu gözler önce Beşiktaş maçında şimdi de Galatasaray maçında beraberliğe sevinen rakip futbolcular ve tribünler gördü. Yemin ediyorum bunları gördükçe "Size ezeli rakip diyenin" diye aklımdan geçirmeden edemiyorum, maç sonrası yazılanları okuyunca zannedersiniz maçı kaybettik Galatasaray da müthiş bir top oynadı. Hagi'nin yaptığı değişiklikler ve oyuncularının zaman geçirmek için yaptıkları ortada, Elano'nun sahadan çıkması herhalde 2 dakika falan sürmüştür. Karşılaşmayla ilgili en büyük hayal kırıklığı ise hiç kuşku yok ki Aziz Yıldırım'ın sistemli politikaları sonucu gelinen noktada Fenerbahçe tribünlerinin içler acısı haliydi.

10 Eylül 2010 Cuma

Kayseri Yolcusu Kalmasin...

Fotograf 2 sezon oncesinden Kayseri Kadir Has Stadi'nin acilis macindan. Aragones yonetimindeki Fenerbahce o gun Semih ve Alex'in golleriyle maci 0-2 kazanirken zirve iddiasini devam ettirmeyi basariyordu, sonrasi ise malum...

1 senelik aradan sonra yarin bir defa daha Kayseri yollarina dusuyoruz sevdamizi haykirmak icin, yolcu listesinde HoAmca, Alkolik, AA, Elbir ve ben variz. Biletler hazir ama bayram dolayisiyla deplasman organizasyonlarinda sıkıntı olunca bu defa ki ulasim aracimiz otobus degil otomobil. Bu macla beraber deplasman sezonunu da acmis oluyoruz, sonraki haftada da Kadikoy'u selamlayacagiz derbi mucadelesi icin...

Haydi yolluklar hazirlansin, Kayseri yolcusu kalmasin...

12 Mart 2009 Perşembe

Kelebek Etkisi...

Kayseri deplasmanında Or-Ka, Owner, Amarilla ve ben Alkolik takimi yalniz birakmadik. Ne var bunda diyebilirsiniz ki firsat oldukca yaptigimiz hayat rutinlerimizden bir tanesi. Mactan, deplasmandan, deplasman otobusunden, Kayseriden gayri isin hikayesi bilette sakli. Elimizde 2 bilet olmasina ragmen her nasilsa diger ikisini kayseride buluruz diye biletlerin tükendiğini bile bile gittik. Stada ulasip durumun dusundugumuzden daha vahim oldugunu anladigimizda yutkunmadik degil. Zira ticari zekasi ile ovunen kayserili kardeslerimiz ulkenin olmaz ise olmazini unutmus gibiydiler. Piyasada karaborsaci abilerimiz yoktu.Bu sefer karaborsa olan karaborsacılardı. Umudumuzu diger gruplara baglamısken stada gelen her taraftar otobusunde mutlaka 3er 5er eksik vardi ki buda guvendigimiz siradaglardan ikincisine kar yagdirdi. Son umut turnikelerin yaninda amarilla kardesim kesif calismasi yapti ama pek umut yok gibiydi. Bu bilet yoklugunda stresli ve gergin sekilde stadin kapısında beklerken Istanbuldan gelen bir otobusten, muhtemelen hepinizin en azindan yuzune aşina oldugu bir abimiz indi ve”bileti olmayan var mı?” diye sadece bizim duyacagimiz sekilde tam yanımızda seslendi. Nasıl yani sokunu atlattıktan sonra, colde vaha hesabi abimizin yaninda bitiverdik. Yolda iki arkadasimiz GBT’ye takildiginden biletleri elde kalmis ve kismet bizeymis. Resmen, bileti gokte ararken yerde bulduk.
Not1: GBT’ye takilan arkadaslara gecmis olsun.

Not:2: Statda sadece 2 turnike olmasindan ve kayserili guvenlik ve kolluk kuvvetlerinin ustun zekasindan dolayi girislerde yigilma olustu. İlgili guvenlikci arkadas turnikenin icinde ust araması yapmaya calisiyordu, kendisini cani gonulden tebrik ediyorum. Bu yigilmada turnikelerden ikili uclu gecisin yolunu acti. Binbir stres ve sikintinin sonrasinda alabildigim bileti “okutamadan!” turnikeden gectim...

2 Mart 2009 Pazartesi

Kayseri; dep dep dep...

Memlekette malum her yatirimin bir tarafinda mutlaka bir yamuk olur. Plana, programa gore yuruyen, zamaninda biten, durustce ulke ve kamu yararina calisilan ve tamamlanan proje pek azdir. Bu cogunluguga en guzel ornek olarak Ataturk Olimpiyat Stadini gosterebiliriz. Galatasaray’a bedavaya verdiler ama belese bile 1 sezon dayanabildi futbolcu ve taraftar kardeslerimiz. Oraya stad yapma kararini kim aldi, ne dusundu bilemiyorum ama duydugum kadari ile oradada bir arsa oyunu soz konusu. Velhasil kelam, konuyu dagitmadan Kadir Has Stadina getirelim. Bu sefer ticaret ve para zekasi ile nam salmis, fikra ve filmlere konu olmus kayserili kardeslerşmiz bu ise giristiler. Gorenler guzel oldugunu soyluyorlar. Oncelikle Kayserispor’a ve Turk Futboluna hayirli olsun. Yapimda emegi gecen herkese tesekkur ederiz. Bu hafta gidip gormek niyetimiz var. Hem deplasman, hem yeni stad hem de Fenerbahce. Tarjeta kardesim; eylem zamani...

Stad hakkinda ki gorus ve gozlemlerimizi gidip gorebilirsek yine buradan paylasiriz. Ama herhalukarda bu stat Kayseriye fazla bence. Mevcut futbol takimi icin daha da fazla. Bu takimi 2 gomlek yukari tasimadan, bu stad Fenerbahce maclari disinda bos kalir. Sahada bir cacik veremez isen kimse yepyeni stad, nekadar da rahat deyip maca gitmez. Hele kayserili hic gitmez (bkn: Fenerbahce Stadi. Kombinesi olan bile gelmiyo). Kayseriden yeni stadina yakisan saha ici atilimlari bekliyoruz. Atilima da Tolunay Kafkas’tan baslamalarini temenni ediyoruz.