super kupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
super kupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2010 Cumartesi

Filede "Süper" Başlangıç...

Kadın voleybolcular bıraktıkları yerden kupayla devam ediyorlar yola. Dünya Şampiyonası nedeniyle sıkışan fikstürde güç bela yer bulunup alelacele açılan yeni Burhan Felek Voleybol Kompleksi'nde oynanan karşılaşma geçtiğimiz seneki Süper Kupa finalinin aksine daha çok bir hazırlık maçı görünümündeydi. Buna rağmen iki taraf da Japonya'dan yorgun dönen oyuncularını sahaya sürerek kupayı ne kadar ciddiye aldıklarını gösterdiler. Ze Roberto'nun yokluğunda takımın başında Kamil Söz vardı ve yabancı haklarını Sokolova-Nati-Kasia üçlüsünden yana kullanmayı tercih etti bu karşılaşmada. Bu üçlüden Nati ve Kasia Dünya Şampiyonası'nda yer almadıklarından dolayı sezon öncesi kampına katılma şansını bulmuşlardı, sezon öncesi kampına katılan bir diğer isim olan Brezilyalı pasör Fafao ise yabancı kontenjanına takılarak Fürst ve Songül ile birlikte karşılaşmayı tribünden takip etti. Bunun dışında kadroda yer alan Seda, Yağmur, İpek gibi isimlere de Kamil Hoca süre vermemeyi tercih etti ve maç genelinde sahaya Naz-Eda-Ergül-Sokolova-Nati-Kasia ve libero Nihan'la yerleştik. 22-25 kaybettiğimiz 2.set haricinde sahada her yönüyle üstün olan taraftık ve mücaleden 25-22 / 22-25 / 25-12 / 25-17 'lik setlerle 3-1 galip ayrıldık.

Eminim ki bir çok kişinin aklında Gamova'nın yokluğunda onun boşluğunun nasıl doldurulacağı sorusu vardı ama dün yeni transferimiz Kasia Skowronska'yı gördükten sonra bu sorular bir nebze olsun cevap bulmuştur. Hücümda ve özellikle servislerde çok çok iyi bir performans sergiledi Polonyalı oyuncu. 1. ve 3. setlerde o kadar etkili smaç servisler attı ki neredeyse bu setleri tek başına kopartıp aldı. Bir diğer transferimiz Sokolova ise yorgunluğuna rağmen bir çok pozisyonda tecrübesini ve zekasını konuşturarak galibiyette önemli rol oynadı, Gamova sonrasında bu iki transfer takımın savunma ve manşet gücünü yukarılara çekmemiz ve daha kompakt bir takım olmamız konusunda ciddi yarar sağlayacaklar. Dünkü karşılaşma sonrası kafamda oluşan en büyük şüphe ise libero Nihan'ın performansıyla alakalı, dün takımın zayıf halkası benim dedi adeta , kaldı ki sezon boyunca da neredeyse rakipsiz olacak Nihan, arkasında bekleyen Songül Nihan'ın seviye olarak oldukça aşağısında, sezon içerisinde bir sakatlık yaşanması durumunda bu mevkide sıkıntı yaşamamız kuvvetle muhtemel. Forma şansı bulan Ergül bloklarıyla ön plana çıktıysa da benim tercihim ligde Çiğdem veya İpek'in oynamasından yana, Avrupa'da zaten kimse kolay kolay Fürst'ten formayı alamaz. Madem başladık bir parantez de Eda ve Naz'a açalım, onlar da sahadaki Japonya yorgunlarındandı ama ikisi de başarılıydılar diyebiliriz özellikle de bloklarda. Gönül isterdi ki Naz'ın kurduğu oyunlar ve pasları için de aynı kelimeyi kullanayım ama kendi adıma Naz'dan bu noktada çok daha iyisini bekliyorum. Naz'ın performansı bu çizgide devam ederse ilk alındığında neden alındığına anlam veremediğim Fafao'nun Avrupa maçlarında iyi bir yedekten fazlası olabileceğini söyleyebiliriz.

Ne olursa olsun maçı kazanmak ve sezona kupayla başlamak hele de yıllar boyunca Türk voleyboluna hizmet verecek bu salonun açılışında güzel ve anlamlı. Türkiye'de alabileceği son 5 kupayı da müzeye götürdü bu takım. Seneler sonra şampiyonluk kupası geldiğinde şu satırları yazmışım, Anja'lı Marina'lı Oksana'lı o günlerden bu güne hem kadro hem de oyun olarak sürekli üzerine koyarak geldi Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı. 28 Nisan 2009 günü için Türk voleybol tarihinin dönüm noktası demiştik, şimdi bu takımın önünde bir başka dönüm noktası duruyor, geçtiğimiz sene son sete kadar zorlayıp parmaklarımızın ucundan giden Şampiyonlar Ligi kupası...

15 Ekim 2010 Cuma

Yine Hüsran: Fenerbahçe:1 - Ziraat Bankası:3

Or-ka: Ziraat Bankası’na karşı olan kısmetsizliğimiz nedir bilemiyorum ama takımın bu kadar kötü oynadığı iki maçın da bu takıma karşı olması anlaşılır gibi değil. Geçen seneki Türkiye Kupası rövanş maçında da hiç organizasyonu olmayan bir takım vardı sahada, dünkü maçta da, ilk set hariç.

T.A: Or-ka’nın da söylediği gibi ilk set hariç sahada yoktuk, fırtına gibi başladığımız ilk set sırasında aklımıza geçen seneki Fenerbahçe Kadın Voleybol takımının dominant performansları geldi. Acaba bu sene erkeklerden benzeri bir performans görür müyüz diye aklımızdan geçirirken sonraki setlerde takımın bir anda yelkenleri suya indirmesi hepimizi şaşırttı. Maç genelinde servislerde de oldukça istikrarsızdık.

Or-ka: Cem Kurtar ve Arslan takımın en kötüleriydi. Pasörün bu kadar kötü olduğu bir günde takımın iyi olmasını beklemek Polyannacılık olur zaten. Hep mücadelesiyle ve forma aşkıyla takdir ettiğimiz Arslan’ın dünkü maçtaki vurdumduymazlığı ise benim açımdan ilk defa rastlanan bir durumdu. Demeter ise oyuna hiçbir müdahalede bulunmadı (Cem Kurtar-Cengizhan değişikliği dışında bir de çok az Kemal’e şans verdi), en azından bir pasör değişikliğine gidebilirdi. Bu arada bıyıklarından dolayı Kemal’i de ayrı bir sevdiğimi söylemeden geçemeyeceğim.

T.A: Biraz Ahmet Çakarvari bir yaklaşım olacak ama Cem Kurtar voleybolcuysa ben de Messi’yim, bu kadar da net söylüyorum. Arslan’ın performansı beni de inanılmaz derecede şaşırttı, evet takım olarak kötüydük ama kaybedilen 3 sette de organizasyon sıkıntısı yaşadığımız çok barizdi. Arslan’ın yerine Burak denenebilirdi ve Cem’in yerine de smaçör geçmişi olan Cengizhan’a daha çok şans verilebilirdi.

Or-ka: Ivan için fazla söylenecek birşey yok, kalitesi ve kariyeri belli ama fizik olarak bu adama insan demek zor. Salonda yakından görünce insan biraz korkuyor. Kendisi çoğu pozisyonda Arslan’dan istediği topları alamadı, genelde ona göre alçak olan paslar vardı ama o topları bile iyi değerlendirmeye çalıştı. Geriç ise fizik olarak Ivan’dan aşağı kalır bir yanı yok ama o da özellikle savunmada kötüydü, hücumda ise maç boyu topla buluşması bir elin parmaklarından fazla değildir, bunda da pasörün kendisini tercih etmemesi en büyük etken. Bir ara kenardayken, Cengizhan’a pasörle ilgili şikayetlerini iletiyordu zaten. Serkan, Ziraat’in attığı etkili servisler karşısında çok zorlandı, Coskoviç ise takımın yine en istikrarlı adamıydı.

T.A: Bir parantez de Emre Batur’a açmak gerekir diye düşünüyorum zira kendisi geçtiğimiz haftalarda yaşadığı olayın etkisini fiziksel ve psikolojik olarak atamamış gözüktü. Yüzündeki yara izleri ve maç içerisinde de sürekli olarak maskesini bir çıkartıp bir takması dikkat çekiciydi.

Or-ka: Ziraat Bankası cephesinde ise, Arslan ne kadar kötüyse yeni Alman pasörleri o kadar iyiydi. Bizim savunmada kötü olmamızdan mı yoksa pasörün süper oynamasından mı bilmiyorum ama 2. setle birlikte Ziraat’in smaçörleri, bizimkileri bloksuz veya tek kişilik bloklarda yakaladı. Bu arada yeni antrenörleri baya sempatik bir adam, oyuncularla çok samimi ilişkiler için de, disiplin sağlıyacağım diye bağırıp çağıran tiplerden değil. Ayrıca dürüst bir insan. Hakemin, takımı aleyhine verdiği kararlarda bile eğer hakemin kararı doğruysa hakem doğru kararı verdi, top içerdeydi gibi ifadelerle kendi oyuncularını sakinleştiren yapıya sahip.

T.A: Sonuç olarak 2 günde 2 kupa kaybettik ve kupaları hediye ettiğimiz takımlar daha birkaç ay önce final serisinde ezip geçtiğimiz takımlar. Üstelik kadro olarak kağıt üzerinde hem Efes Pilsen’den hem de Ziraat Bankası’ndan daha üstünüz. Kulüp olarak neredeyse her branşta bunu yaşıyoruz iş seriye geldiğinde silip süpürürken, tek maçlık oyunları oynayamıyoruz bir türlü. Sırf geçen sene futbol, erkek basketbol, kadın basketbol ve kadın voleybolda bu şekilde 4 kupa kaybettik. Bu sene de daha şimdiden bu sayı 2 oldu. Bu kupalar önemsiz gibi görünse de benim nazarımda geçmiş senenin başarısını taçlandıracak kupalar, umarım benzer bir sendromu ezeli rakibimiz karşısında kadın basketbolcularımız yaşamazlar.

11 Ekim 2010 Pazartesi

Amatorlerde Kupa Mesaisi...

Ekim ayiyla birlikte amator branslarda da heyecan basladi. Haftasonu oynanan ve Fenerbahce Kadin Basketbol takiminin sampiyonluguyla sonuclanan Fenerium turnuvasi ve Erkek Basketbol takiminin farkli kazandigi Turkiye Kupasi maclari her iki takimimizin onumuzdeki gunlerde oynayacagi Cumhurbaskanligi Kupasi karsilasmalari oncesinde takimlarimiza moral olmus oldu.

Basketbolun yani sira voleybolda da kadrosunu yaptigi flas transferlerle guclendiren erkek takimimiz hafta icerisinde Ziraat Bankasi ile Super Kupa mucadelesine cikacak. 14 Ekim Persembe gunu TVF Baskent 50.Yil Spor Salonu'nda saat 18:00'da baslayacak mucadelede blog kadrosu olarak da elimizden geldigince kalabalik bir sekilde yerimizi almaya calisacagiz. Hem ne de olsa Alkolik'le birlikte gectigimiz sezonun sampiyonluk macindan kalma yarim kalmis bir hesabimiz da var sozde Ziraat Bankasi taraftarlariyla.

Boylelikle basketbol ve voleybol takimlarimiz 13-20 Ekim tarihleri arasinda birbirinden onemli 3 kupa mucadelesine cikmis olacaklar. Yalniz gecmis senelerin aksine Basketbol Federasyonu'nun aldigi kararlar neticesinde Erkekler ve Kadinlar Cumhurbaskanligi Kupasi karsilasmalari Ankara'da degil Istanbul'da oynanacak. Daha onceki senelerde ayni gun icerisinde arka arkaya oynatildigina da sahit oldugumuz bu maclarin planlamasi Federasyon tarafindan oldukca ilginc bir sekilde yapilmis, zira Abdi Ipekci Spor Salonu'nda Fenerbahce-Galatasaray kadinlar macinin oldugu 20 Ekim tarihinde Fenerbahce Erkek Basketbol takimi da Sinan Erdem Spor Salonu'nda sezonun ilk Euroleague maci icin Rytas karsisinda sahne alacak. Bu da elbette ki Fenerbahce taraftarinin 2 karsilasma arasinda bir tercih yapacak olmasi anlamina geliyor.

Ozellikle gectigimiz 2 sezonda Galatasaray Kadin Basketbol takimini lige ortak etmek icin elinden gelen herseyi yapan Basketbol Federasyonu'nun boylesi skandal bir karar almasi bu sezon da benzeri cabalarin gosterileceginin en net isareti. Merak ettigim konu ise Fenerbahce yonetiminin bu durum karsisinda ne tepki gosterecegi. Federasyona gosterilecek ciddi bir tepki ile Kadinlar Cumhurbaskanligi Kupasi'nin 1 gun ileri veya geri kaydirilmasi cok zor olmasa gerek diye dusundugumu belirtip mac programina geciyorum;

13 Ekim Carsamba Fenerbahce-Efes Pilsen(Erkek Basketbol-Cumhurbaskanligi Kupasi/Abdi Ipekci Spor Salonu - 20:00)
14 Ekim Persembe Fenerbahce-Ziraat Bankası(Erkek Voleybol-Super Kupa/Ankara Baskent Spor Salonu - 18:00)
20 Ekim Carsamba Fenerbahce-Galatasaray(Kadin Basketbol-Cumhurbaskanligi Kupasi/Abdi Ipekci Spor Salonu - 20:00)
20 Ekim Carsamba Fenerbahce-Lietuvos Rytas(Erkek Basketbol-Euroleague Karsilasmasi/Sinan Erdem Spor Salonu - 19:15)

29 Ekim 2009 Perşembe

Bugun Bilet 5 TL...

Fotograf dunku Fenerbahce-Eczacibasi Bayanlar Super Kupa maci oncesinden, yetkililer bilet fiyatlarini duyurmak icin ilginc bir yol secmisler. Insan "Peki yarin?" diye sormaktan kendini alamiyor...

12 Ekim 2009 Pazartesi

Istanbul'da Film, Ankara'da Fener Ekimi...

Ankara'da olunca 17-25 Ekim tarihlerinde Istanbul'da duzenlenecek olan Film Ekimi'ndeki birbirinden guzel filmlerden haliyle uzak kaliyoruz. Festivalin en cok merak ettigim filmi Eric Cantona'nin da rol aldigi bir Ken Loach filmi olan ve "Hayata Calim At" olarak turkcelestirilen "Looking for Eric". 17 Ekim'de galasi yapilacak filmi izlemek icin ise sinemalarda gosterime girmesini beklememiz gerekecek. Firsat bulup festival oncesi izledigim filmlerden Micheal Moore'un Kapitalizm'ini ve Steven Soderbergh'in, Che'nin hayatini anlatan 2 bolumden olusan filmini siddetle tavsiye ediyorum bu arada.

Istanbul'un bu kulturel hamlesine karsilik olarak hemen hemen ayni tarihlerde Ankara'da da yogun bir mac trafigi yasanacak Ankara'daki Fenerbahceliler icin. Efes maci oncesi biletler hazir, tam kadro salonda yerimizi aliyoruz persembe gunu ama Ekim ayi programi daha once de konustugumuz uzere yogun. Planladigimiz Imam Cagdasli bol acili Antep deplasmanini 1 sene daha erteliyoruz gorunuse bakilirsa.
Efes Pilsen maciyla baslayan seri, bir sonraki hafta carsamba gunu oynanacak Basketbol Bayanlar Cumhurbaskanligi maci ve Ekim ayinin son carsambasi yine Ankara'da oynanacak olan Voleybol Bayanlar Super Kupa maciyla devam edecek. Bu tabi isin amator branslarla ilgili olan kismi, Ekim ayinin 25'inde once Nazli Abla'daki sonra da tribundeki yerimizi aliyoruz, adres yine Telsim. Eczacibasi Super Kupa macindan sonra ise Kayseri deplasmani var, gecen seneki hos anilardan sonra birkez daha gidilir mi gidilir ama 29 Ekim'i haftasonuna baglayip daha uzaklara kacmak da var isin icinde. Hazir vize kalkmisken Sam, Halep taraflari cazip geliyor; Alkolik veya Orka'nin memleket hasretleri agir basarsa da, rakiyi Kirkagac'in kavunuyla mi yoksa Bolaman'in baligiyla mi acariz orasi belli olmaz...

Fenerbahce - Efes Pilsen
Basketbol Erkekler Cumhurbaskanligi Kupasi Maci
15 Ekim 2009 - Persembe
Ankara Ataturk Spor Salonu

Fenerbahce - Mersin B.S.B
Basketbol Bayanlar Cumhurbaskanligi Kupasi Maci
21 Ekim 2009 - Carsamba
Ankara Ataturk Spor Salonu

Fenerbahce - Eczacibasi Zentiva
Voleybol Bayanlar Super Kupa Maci
28 Ekim 2009 - Carsamba
Selim Sirri Tarcan Spor Salonu

30 Ağustos 2009 Pazar

5'te 5...

Ntvspor'da Ercan Taner'in sundugu programin adi degil basliktaki, devam eden Barcelona firtinasinin gecen sezon ve o sezondan kalan kupa hesaplarini kapatmasi sonucu ortaya cikan tablo...

Bir yil icerisindeki 5. kupasini kaldiran Kaptan Puyol'un kollarina bakarsak, kupa kaldirmaktan kas yaptigini da rahatlikla soyleyebiliriz herhalde...

4 Ağustos 2009 Salı

Bu Kupa Super Oldu...

Yine gecikmeli bir yaziyla karsinizdayiz sevgili okur...Kupa finalini takiben artik alisageldigimiz Isvec seyahatlerinden birine cikan Alkolik'in Playstation'inina ve oyunlarina el koymamla baslayan iki gunluk oyun maratona sonunda kendimi Playstation-yatak ikilisinden kurtararak mac yazisinin basina oturmamla ara verebildim. Boluspor maci sonrasi yazdigim yazida da sezona moralli bir baslangic yapmak ve gecen sezon aldigi 2 kupayla ayaklari yerden havalanan ezeli rakibimize gereken cevabi vermek icin bu kupayi almanin onemine deginmistim. Iyi oyun kotu oyundan bagimsiz olarak bu kupayi muzemize goturmemiz gectigimiz kabus gibi sezonun uzerine sunger cekmemiz acisindan da ayrica onemliydi.

Maca son oynadigimiz 2 macin aksine iyi baslamadi Fenerbahce, bunda hazirlik doneminde bu capta bir takimla mac yapmamis olmamiz kadar Besiktas'in takim olarak topun gerisinde kalip Fenerbahce'nin pas baglantilarini aksatmasi da etkendi. Fenerbahce silkinip kendine geldiginde macin 3'te 1'lik kismi geride kalmis; Besiktas, Fenerbahce defansini zorlayacak pozisyonlari bulmus fakat bunlari degerlendirememisti. Bu surecte Alex'in Rustu'yle karsi karsiya kaldigi pozisyon disinda Besiktas defansini cok fazla rahatsiz ettigimiz de soylenemezdi. Ilk yarida yeni transferlerden Cristian'in ortasahada sorumluluk almaya cok fazla yanasmamasi ve yukun tek basina Emre'nin omuzlarina kalmasi, Andre Santos'un sol kanatta Roberto Carlos olmadan etkili olamamasi, Kazim'in savruk futbolu ve Alex'in de Fink'in yakin markaji altinda kalmasi ortasaha-hucum arasindaki trafigin aksamasina yol acti. Ilk yarim saatten sonra silkinen Fenerbahce, Besiktas'in kullandigi bir korner sonrasi Guiza ile cikilan kontra, Andre Santos'un Rustu'yle karsi karsiyasi ve ilk yarinin uzatmalarinda Alex'in topa dokunamadigi pozisyonla birlikte 3 ciddi pozisyona girdi.
2.yariya Besiktas, Nihat-Yusuf degisikligiyle basladi ki Nihat'in performansinin kendisinden cok sey bekleyen Besiktas taraftari icin hayal kirikligi oldugunu dusunuyorum. Yusuf'la ilk yarida bu kanattan etkili hucumlar gelistiren Besiktas, Nihat girdikten sonra bu kanadi unuttu. Sicaklik, nem ve sezon oncesi takimlarin istenen kondusyon seviyesinden uzakta olmasi bu yaridaki temposuz futbolun ve pozisyonsulugun sebepleriydi.Oyun daha genis alanlarda oynanmaya ve biraz da bastan savma bir hal almaya baslamisti ki, Fenerbahce'nin ceza sahasi disindan kullandigi serbest vurusta topun uzerine allah ne verdiyse ucan Sivok imdada yetisti. Macin o dakikaya kadar etkisiz isimlerinden birisi olarak sayabilecegimiz Alex yine usta bir vurusla Fenerbahce'yi one gecirdi ve bana kalirsa da mac o dakikada sona erdi. Macin son dakikalarinda ise Guiza'nin guzel ortasini, kimsenin kosacak hali kalmamisken attigi depar ve devaminda arka direge sizmasi sonucunda Alex'in gole cevirmesi galibiyeti percinlerken, Fenerbahce'yi 2.kez bu kupanin sahibi, Alex'i de macin adami yapti.
2 sezon sonunda futbolcular kupa kaldirmayi hatirlarken sezonun ilk ciddi sinavinda takimin iyi bir performans sergiledigini soylemek mumkun degil. Ancak basta da soyledigim gibi bu macta benim acimdan oynanan oyundan ote kupanin alinmasi daha onemliydi ki takim bunu da basardi. Genel bir degerlendirme yapmak gerekirse Daum'un takim uzerinde her anlamda olumlu bir etkisi oldugu asikar. Cristian her ne kadar kosu stili ve fizigiyle uzaktan Aurelio'ya benzese de mucadele anlaminda istenilen seviyede degil, umarim alisma doneminin verdigi tutukluktur yoksa 6+2'nin etkisiyle bu sene de Emre'nin yaninda Selcuk'u veya Deniz'i izleriz. Savunmamiz S.O.S vermeye devam ediyor, Bilica-Onder ikilisi her hafta bize check-up yaparlar, takviye sart. Semih'in sakatligi sık sık nuksetmeye basladi, bu macta da kadroda yoktu. Guiza-Semih-Furkan 3'lusu var santrafor olarak elimizde, Guiza'nin inisli cikisli formu goz onunde bulunduruldugunda Daum'un kafasinda 4-6-0 gibi bir sistem yoksa eger bu bolgeye de takviye gerekli diye dusunuyorum. Fakat yalnizca 1 yabanci hakkimiz var ve bu hakkin ivediligi olan savunmaya kullanilmasi daha muhtemel gorunuyor. Su Olimpiyat Stadi'na emegi gecen herkesin ellerinden (!) opmek lazim, oyle bir stad dusunun ki takimlarin oyun karakterini etkileyecek derecede ruzgar esiyor. Usain Bolt bu stadta ruzgari arkasina alsin 9 saniyenin altinda kosar. Hazir baslamisken FoxTv'ye de saygilarimizi(!) sunalim, magazin programlarindan aparttiklari kameramanlari ve ekranin yarisini kaplayan reklamlariyla macin canina okuduklari icin...