penny taylor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
penny taylor etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2011 Salı

Top16'da Ezeli Rekabet Heyecanı...

Fırtınalı günleri yavaş yavaş geride bırakan Fenerbahçe kadın basketbol takımı Euroleague'de son 8 takım arasına kalabilme mücadelesine bugün start veriyor. Rakip tanıdık, bu sezon önce Cumhurbaşkanlığı Kupası maçında daha sonra da ligde oynanan karşılaşmada 2 kere mağlup ettiğimiz, sene başındaki tahminlere bakıldığında özellikle Euroleague'de beklentilerin oldukça altında bir performans sergileyen ve son maçını kazanıp ismini 16 takım arasına ancak yazdırabilen ezeli rakip Galatasaray.

Açık konuşmak gerekirse Fenerbahçe'nin Euroleague'de 10'da 10 yaparak son 16 takım arasında lider olarak yer aldığı bir senede gidip de Galatasaray'la eşleşmesi tek kelimeyle şanssızlık Fenerbahçe adına, aynı şekilde bunun Galatasaray için de bir şans olduğunu söyleyebiliriz. Bugün kadın basketboluyla uzaktan yakından ilgisi olan hangi Galatasaraylı'ya sonrasanız ilk 4 takım arasından kimi istersiniz diye, hiç kuşku yok ki cevapları Fenerbahçe olur.

Elbette bunun bir çok nedeni var, öncelikle Galatasaray'ın deplasmanlardaki kötü performansı göz önünde bulundurulduğunda ülke hatta şehir değiştirmeden tanıdıkları bir atmosfer olan Caferağa'da oynamak kendileri açısından olumlu görünüyor. Diğer bir faktör ise derbi mücadelesi olmasından dolayı serinin 2. maçında Abdi İpekçi'de önceki maçlara göre nispeten dolu bir salonda oynayacak olmaları, Cumhurbaşkanlığı maçında da görüldüğü üzere futboldan ümidi kesen Galatasaray taraftarı için sırf Fenerbahçe nefreti salona koşmak için yeterli bir neden.

Gelelim doğrudan Fenerbahçe tarafından kaynaklı ve ezeli rakibin yalnızca bu eşleşme için değil lig şampiyonluğu için de avucunu ovuşturmasına neden olan başlıca sebebe; bu sebep elbette ki herkesin malumu olan ve yazının başında da belirttiğim üzere Fenerbahçe'nin son aylarda yaşadığı fırtınalı günlerin de nedeni olan zamansız ayrılıklar. Penny ve Diana, liderlik özellikleri, sahada gösterdikleri mücadele ve sergiledikleri performanslar bir yana karşı takımı psikolojik olarak da yıpratan etkenlerdi Fenerbahçe adına, bunu daha önce Galatasaray'la oynanan iki karşılaşmada da görmüştük. Özellikle ligde büyük bir kısmını geride götürdüğümüz maçta Birsel'le birlikte bu iki isim maçın kazanılmasında çok önemli rol oynamıştı. Onların yokluğunda ister istemez kısa zamanda büyük bir değişim geçirdi Fenerbahçe, geçirmek zorunda kaldı. Bu süreçteki en büyük şans ise Koç Ratgeber'in varlığıydı hiç kuşku yok ki. Kısa sürede yapılan Angel, Anete ve Tammy transferleri yalnızca kadronun değil takımın oyun sisteminin de değişmesine de neden oldu. Takım Penny ve Taurasi'nin yokluğunda en önemli sınavını Euroleague'in favorilerinden UMMC Ekaterinburg karşısında sahaya yüreğini koyarak verdi ve bu testi geçti.
Şimdi ise bir başka test var takımın önünde, bu test yalnızca Final 4 hedefinin ne derece yakın olduğu göstermekle kalmayacak, sezon sonunda lig şampiyonluğu için de şimdiden ellerini ovuşturanlara gerekli mesajı verecek bir test. Fenerbahçe'nin Birsel-Esmeral-Nevriye yerli troykası ve Koç Ratgeber'in büyük maç tecrübesi en büyük avantajı bu seride de, sarı kırmızılılarda ise Fowles'un son haftalarda yükselen grafiği dikkat çekici. Pota altında Nevriye-Matoviç-Nevin-Tammy 4'lüsünün Big Syl'e karşı vereceği mücadele serinin kilit noktalarından biri olacak. Bir diğer ilgi çekici eşleşme ise 2006'da WNBA'de yılın çaylağı seçilen ancak sakatlığı sonrasında ritm bulmakta zorlanan Seimone Augustus ve bu ödülü almaya 2009 yılında almaya hak kazanan ve takıma yeni yeni ısınan Angel McCoughtry arasında.

Gönlümüzden geçen elbette ki kızlarımızın seriyi 3. maça bırakmadan Abdi İpekçi'de işi bitirip ezeli rakibini süpürerek herkese gereken mesajı vermesi ve Final4 yürüyüşüne devam etmesi. Bu yolda Caferağa'da yerini alacak Fenerbahçe taraftarına da büyük iş düşüyor, sahayı Galatasaray'a dar ederek, özellikle savunmada Fenerbahçe'nin 6.adamı olması gerekiyor taraftarın. Ligdeki karşılaşmada bunu başarabilmişti Fenerbahçe taraftarı, bugün ve gerektiği takdirde serinin 3. maçında aynı performansı göstererek gerçek bir deplasman havası yaratmak, takımla birlikte tek vücut olmak, parkede çubukluyu terletenlerin işini kolaylaştıracak ve turun kapısını aralamamızı sağlayacak bir diğer kilit nokta olacaktır.

17 Ocak 2011 Pazartesi

Penny'i de Kaybederken...

Doymadım doyamadım sevmelere seni ben,
Kimseyi koyamadım yerine yeniden,
Saymadım sayamadım sensiz gecen yılları,
Ne inkar ne itiraf bu yalnızca sitem... Resim Ekle

5 Ocak 2011 Çarşamba

Ocak'başı Muhabbetleri...

- Amatör branşlarda fırtına gibi estiğimiz 2010 yılına vedamız kötü olmuştu erkek basketbolda Galatasaray, kadın voleybolda da kupa maçında VBGSTT karşısında aldığımız yenilgiler sebebiyle. 2011'e ise her anlamda hızlı girdik, önce Avrupa basketbolunun efsanevi ismi Saras'ın transferi ardından da kadın basketbolda ve erkek basketbolda alınan iki derbi galibiyeti...

- Avrupa basketbolunun efsanevi ismi Jasikevicius transferine zannediyorum burada ayrı bir parantez açmak gerekiyor zira takımın guard rotasyonundaki sıkıntılar Ukiç'in sakatlığı sonrası iyice ayyuka çıkmışken tutup Avrupa basketbolunun son 10 yılına damga vurmuş bir ismi getirmek büyük bir olay. Evet yaşı 34, ayakları eskisi kadar hızlı değil, savunma zaten hiç bir zaman önceliği olmadı ama bahsettiğimiz kişi Saras ve daha birkaç hafta önce Rytas formasıyla neredeyse tek başına Barcelona'yı alt etti. Zaten antreman bile yapmadan çıktığı Efes maçında süre aldığı dakikalarda yaptıkları da istatistik kağıdına yansıyanın çok ötesinde. Oyun görüşü hala muazzam, "no look pass"larına takımdaki arkadaşları alışmaya başladığında hücumdaki akışkanlığımız çok daha yukarılara çıkacaktır. Ukiç'in olmadığı anlarda hücumda adeta kilitlenen takıma ilaç olacağını aldığı kısa sürede gösterdi. Her şey bir yana böyle bir ismi Fenerbahçe formasıyla izlemek zaten başlı başına bir rüya.

- Erkek basketboldan devam edelim, Euroleague'de Top16 kuraları dün çekildi ve gruplar belli oldu. Kurada 5 İspanyol takımının yer almasından ve aynı gruptan gelen takımların eşleşmeyecek olmasından dolayı çok fazla ihtimal yoktu oluşturulacak gruplarda. Fenerbahçe 2.torbadan katıldığı kurada Olympiacos, Zalgiris Kaunas ve P.E.Valencia ile birlikte H Grubu'nda yer aldı. Top8'e kaldığımız takdirde eşleşeceğimiz çapraz grupta ise Siena, Real Madrid, Efes Pilsen ve Partizan ilk 2 mücadelesi verecekler.

- Grup kurası ve çapraz kurası bizim için Final 4 yolunun çok da kapalı olmadığını gösteriyor, elbette hiçbir maç oynanmadan kazanılmıyor ama ilk tur maçlarındaki performansımızı gösterirsek grupta Zalgiris ve Valencia'yı altımıza almamız pek de zor olmayacaktır. Olympiacos'la ilk maçı deplasmanda oynayacak olmamızı da avantaj olarak değerlendiriyorum, orada alınacak sonuca göre Sinan Erdem'deki mücadele grup liderliği için belirleyici olabilir. Eğer kuralar Saras transferi öncesinde olsaydı Olympiacos'un kısa rotasyonunun bizi darmaduman edebileceğini söyleyebilirdik belki ama şimdi işler değişti. Maçlar başlamadan keşke bir de sağlam bir 5 numara transferi yapabilsek ama şubeden gelen haberler Saras gibi çok ekstra bir oyuncu bulmadığımız takdirde transfer yapılmayacağı yönünde, aslında 850.000 Euro gibi kendisi için makul sayılabilecek bir bonservis ücreti karşılığı Fuenlabrada'dan ayrılan ve Caja Laboral'ın yolunu tutan Esteban Batista'yı uzun süreli bir sözleşmeyle kadromuza katmak Final 4 yolunda elimizi inanılmaz derecede güçlendirirdi ama olmadı. Murat Murathanoğlu da dün radyo programında Sean May ile yolların ayrıldığından bahsetmiş ama henüz resmi bir açıklama yok bu konuda, daha önce May'in ayrılacağı ve yerine Benjamin Eze'nin alınacağı yönünde basında çıkan haberler resmi site tarafından yalanmıştı, bunu da hatırlatmakta fayda var.

- Top16'da grubumuzdaki maçlar takımların mücadelesi dışında farklı anlamlar da taşıyor bir bakıma; Saras'ın Olympiacos'u görünce bir başka oynaması, Ömer Onan'la Teodosiç'in Dünya Şampiyonası'ndan kalan rekabeti, Koç Sphaija'nın Valencia'nın eski koçu olması ve yine Saras'ın yetiştiği ve en son formasını giydiği Rytas'ın Zalgiris Kaunas'ın ezeli rakibi olması grup maçlarını daha da ilginç hale getirecek ayrıntılar.

- Erkek basketbolda olduğu gibi kadın basketbolda da hareketli günler yaşanıyor kulüpte. Taurasi'nin 2. test sonucunun da pozitif çıktığı söyleniyor ancak halen yapılan resmi bir açıklama yok ne kulüpten ne de federasyondan. Taurasi'nin 6 ay ve üzerinde bir ceza alması durumunda 2012 Londra Olimpiyatları'nda forma giyemeyecek olmasından dolayı Amerikalılar da heyecanla bekliyorlar resmi test sonuçlarını ancak her fırsatta vurguladıkları da bir konu var o da testlerin yapıldığı Ankara'dali laboratuvarın akreditasyonunun WADA tarafından 2009'da 2 aylığına askıya alındığı ve güvenilmez olduğu. Zaten geçtiğimiz pazar günü oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş kadın basketbol maçı sonrasında yaşanan olaylar ve Penny ile Harakova'nın gösterdiği tepki bu kanının yalnızca Amerikan kamuoyunda değil oyuncularımızda da olduğunun en önemli göstergesi.

- Taurasi sürecini en başından beri oldukça kötü yöneten basketbol şubesi ise herhangi bir olumsuz gelişmeye karşı önlemini şimdiden almış görünüyor. Henüz resmi bir açıklama gelmese de Angel McCoughtry twitter hesabı üzerinden Fenerbahçe'ye transferini doğruladı. Son olarak Sopron formasıyla izlediğimiz Angel'ı Penny Taylor'la düelloya girdikleri ve Taylor'un 37 sayı kendisinin ise 39 sayı ile tamamladığı Sopron-Fenerbahçe Euroleague grup karşılaşmasından hatırlayabilirsiniz. Taurasi'nin 2004'te yaptığının bir benzerini yapan ve ilk sıradan draft edildiği 2009 yılında WNBA'de Yılın Çaylağı da seçilen Angel McCoughtry bu sene düzenlenen Dünya Şampiyonası'nda Amerika milli takımının Diana Taurasi'den sonra en çok sayı kaydeden ikinci oyuncusuydu.
- Ocak ayının ilk haftasının futbol gündeminde ise tanıdık bir isim var; Colin Kazım. Fenerbahçe ile karşılıklı olarak anlaşarak sözleşmesinin feshedildiğinin açıklanmasının üzerinden daha saatler geçmeden Galatarasay'la resmi anlaşma imzaladığı duyuruldu. Blog ahalisinin başta Diego ve Alkolik olmaz üzere gözü aydın. Forumlarda ve twitter'da yazılanlara bakıldığında Galatasaraylilar transfere tepkiliyken, memnun olmayan Fenerbahçeli de yok gibi. Hatta dün geceden beri twitter'da #bilicacimboma hashtagiyle Bilica'yı da Galatasaray'a postalamak için ufak çapta bir kampanya başlatılmış durumda.

- Son olarak sabah saatlerinde tribundergi vasıtasıyla ulaşan olası bir transfer haberi var yine ezeli rakipler arasında. Söylenildiği üzere Galatsaray altyapısının gelecek vaad eden isimlerinden Cem Sultan yeni sözleşme için kulübüyle anlaşamayınca Hagi tarafından kamp kadrosundan çıkarılmış ve Fenerbahçe ile görüşme halindeymiş. Kendisini hiç izlemedim ama yine de kağıt üzerinde Kazım'ı verip genç yetenek sıfatına sahip Cem Sultan'ı ezeli rakipten koparmak fena durmuyor.

16 Aralık 2010 Perşembe

Penny From Heaven...

Jennifer Holm, "Penny From Heaven" kitabını kendisi için mi yazmış bilmiyorum ama Penny'nin dün MKB Euroleasing karşısından sergilediği performansının bu dünyadan olmadığı aşikar. 28 dakikada 37 sayı-7 ribaund-2 asist...

Transfer döneminde 2 kıta dışı oyuncu hakkımızı da benzer mevkiilerde oynayabilen Taurasi ve Penny'den yana kullanınca kafalarda soru işaretleri oluşmuştu. Sezon başından bu yana oynadığı basketbolla bu soru işaretlerinin yersiz olduğunu ispatlayan Penny dünkü maçta Taurasi'nin yokluğunda adeta onun yerine de oynadı ve kadın basketbol takımının Euroleague'de 8'de 8 yaparak yoluna kayıpsız devam etmesinde büyük pay sahibi oldu.

Üniversitede işletme veya iktisat okuyanların mutlaka karşısına çıkmış bir sözü vardır Benjamin Franklin'in "A Penny saved is a Penny earned"diye, sene başındaki tartışmalar da düşünüldüğünde Penny Taylor'ın bu sezonki performansını daha iyi ifade edecek bir söz bulmak imkansız herhalde...

29 Kasım 2010 Pazartesi

Bir Tribün Takıma Maç Kazandırır!

Adana deplasmanı sonrası oynanan UMMC Ekaterinburg maçının etkilerinin bu denli hissedildiği bir maçta sergilenen 3 periyotluk kötü performansa rağmen ligdeki tek rakibimiz karşısında kızlarımızın aldığı galibiyet muazzam.

Maçla ilgili çok fazla teknik taktik yazılacak bir şey yok şu saatten sonra ama 3 periyot boyunca hücumda yapılan yanlış tercihler ve savunmada kalkmayan kollar son periyota 58-49 geride girmemizin başlıca nedenleriydi. Ancak tribünde hiç umudunu kaybetmeyen ve takımına durmaksızın destek olan bir taraftar vardı bu dakikaya kadar, son periyota en ufak bir kıvılcımda yangına dönüşmeye hazır durumda çıkan takım da tribündeki taraftarlara eklenince rakibin üzerine kabus gibi çöktük son periyotta ve maçı 74-68'lik skorla kazanmayı başardık.

İstatistik kağıdına baktığımızda Birsel Vardarlı'nın hanesinde gördüğümüz 5 sayı-4 asist-4 ribaund onun maçtaki katkısını anlatmak konusunda fazlasıyla yetersiz kalıyor. Tıpkı Ekaterinburg deplasmanında olduğu gibi Caferağa'da da son periyotta direksiyonun başına geçti ve takımı maçta tuttu. Son periyotta yakalanan 25-10'luk skorda taraftarla ve Penny Taylor'la birlikte en çok katkısı olan isimdi Birsel. Alınan bu galibiyet final serisinde skor avantajını olmasa da saha avantajını ele geçirmek adına çok değerli. Karşılaşmayı tek bir cümleyle özetlemek gerekirse o cümle de zaten bu postun başlığında...

Maç sonrasında ise inanılmaz keyifli röportajlar ve çok güzel görüntüler vardı Caferağa'da. Aşağıdaki linklerde Taurasi ve koç Ratgeber ile yapılan röportajları bulabilirsiniz, özellikle koçun sempatik kişiliğinin yanında işine ne denli kendisini adamış bir insan olduğunu görmek oldukça sevindirici...

http://www.youtube.com/watch?v=qQSOZK0NHZw

http://www.youtube.com/watch?v=NM8ohaGTNI8

Edit: Resmi siteden ise pek görmediğimiz bir jest geldi haftasonu oynanan karşılaşmalar sonrası bugün ve taraftara yönelik iki ayrı teşekkür metni yayınlandı.

BİR ZAFERE BİRLİKTE İMZA ATMAK

KESİNTİSİZ GÜÇ

4 Kasım 2010 Perşembe

Troyka İş Başında...

Fenerbahçeli basketbolseverlerin kolay kolay hafızalarından silinmeyecek Turner-Dallas-İbo 3'lüsünden sonra uzun zaman unutamayacağımız bir troyka daha geliyor görünüşe bakılırsa. Euroleague'deki ilk maçımızda 77 sayı-23 ribaund-8 asistlik bir performans ortaya koyan Nevriye-Penny-Taurasi 3'lüsü dün de Gospic Crotia karşısında aldığımız 109-92'lik galibiyette 71 sayı-20 ribaund-13 asistlik katkılarıyla başroldeydiler.

Her geçen sene olgunlaşan ve oyununun üzerine koymaya devam Nevriye'ye takımda 2. senesini geçiren ve istatistik kağıdının her satırına hükmeden Penny'nin ve ilk 2 maçında kendisinden beklenmedik derecede düşük yüzdelerle oynayan fakat ikisi Avrupa biri de Türkiye Ligi karşılaşması olmak üzere oynadığı son 3 maçta sergilediği oyunla takıma ısınmaya başladığını gösteren Taurasi'nin performansları da eklenince özellikle hucümda ölümcül bir 3'lü çıktı ortaya.

Her ne kadar oynadığımız maçlardaki takım savunmamız ve pota altı zaafiyetimiz can sıkıcı olsa da - ki burada kıta dışından oyuncu tercihlerimiz sorgulanabilir- herhangi bir sakatlık olmadığı takdirde sezon boyunca bu 3'lünün dominant performanslarını çok büyük keyif alarak izleyeceğimiz aşikar.

29 Ekim 2010 Cuma

Euroleague'de Deplase Keyifler...

Dün gecenin ilk mücadelesinde erkek basketbol takımımız Zagrep deplasmanındaydı. Euroleague'deki ilk maçından galibiyetle ayrılan Fenerbahçe adına Barcelona ve Siena maçları öncesinde gruba 2'de 2 ile iyi bir başlangıç yapmak önem taşıyordu. Elbette ki bu maçın Hırvat oyuncular Ukiç, Tomas ve ilk koçluk deneyimini Cibona ile yaşayan koç Neven Sphaija açısından ayrı bir önemi vardı. Maç genelinde başabaş bir oyun oynansa da maçın son anlarını iyi oynayarak maçı 68-73 kazanmayı bildik. Rakipte beklenildiği üzere Bogdanoviç ve Stipçeviç ön plana çıkarken takımımız adına Ukiç ve Kinsey performansları ile dikkat çeken isimlerdi.
Erkek takımının maçının bitmesiyle yeni istikametimiz FBTV oldu. Euroleague'de ilk karşılaşmasına çıkan kadın basketbol takımımız Madrid deplasmanında Rivas Ecopolis karşısındandaydı. Maça iyi başlayan İspanyol ekibi farkı bir ara 12 sayıya kadar çıkardıysa da ilerleyen dakikalarda önce maça ortak olduk ve daha sonra da maçın 3.periyotunda öne geçmeyi başardık. Oyuna maçın başından beri ağırlığını koyan Nevriye ve Penny'e son periyotta Taurasi'nin performansı da eklenince maçı 82-91 kazanmayı başardık. Hiç şüphesiz bu üçlünün 77 sayı-23 ribaund-8 asistlik rüya gibi katkısı maçın kazanılmasında en büyük rolü oynadı. Madrid ekibi ise maç genelinde içeriden Paris ve Bonner, dışarıdan ise Valdemoro ile etkili olduysa da bu oyuncuların çabası maçı kazanmalarına yetmedi.

Kadın basketbolcularımız Euroleague 2. maçında 3 Kasım çarşamba günü Caferağa'da bir başka Hırvat takımı Gospic Crotia'ı ağırlarken, erkek basketbolcularımız gruptaki 3. maçında perşembe günü Palau Blaugrana'da grubun ve Euroleague'in favorisi Barcelona ile karşılaşacak.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Sampiyon Fenerbahce...

Son bir hafta icerisinde 2. defa ayni basligi atiyorum blogdaki bir posta. Baska zamanlarda imtina edecegim bu durumdan inanilmaz bir keyif alarak yapiyorum ve de bunu, cunku benim nazarimda vaziyeti daha net ifade edebilecek bir baslik daha yok "Sampiyon Fenerbahce"den baska...
Kadin basketbol takimimiz Turkiye Kadinlar Basketbol Ligi final serisinde ezeli rakibi Galatasaray'i supurerek 2009-2010 sezonunda namaglup sampiyon oldu. Macin kilit noktalarindan biri koc Aydin Uguz'un ilk 2 macin etkisiz ismi Nicole Powell yerine yabanci tercihini Ajavon'dan yana kullanmasiydi ki Matee de ozellikle ilk yaridaki etkili oyunu ve 10 sayi-5 ribaundluk performansiyla bu tercihin ne kadar isabetli oldugunu gosterdi. Seyirci yasagi yuzunden Fenerbahce taraftarinin alinmadigi maca iyi baslayan taraf final serisinin ilk macindaki gibi Galatasaray'di. Sari-kirmizililar macin hemen ilk dakikalarinda 6-0'lik seriyle one firladilar fakat Fenerbahce'nin cevabi ilk mactaki kadar gecikmedi ve periyotun sonlarinda one gecmeyi basardi kizlarimiz. Ilk periyot 16-21'lik skorla tamamlanirken Fenerbahce adina Penny Taylor, Birsel Vardarli ve Matee Ajavon on plana cikan isimlerdi. Bu 3'lunun performansina ilerleyen dakikalarda Batur Abi'nin deyimiyle "Aslan Yurekli Risar" Ebony'nin de performansi eklendi. Devreye takimimiz 33-41'lik skorla onde girerken Penny hucumda skor yukunu cekmesinin yanisira sut yuzdesiyle de izleyenleri buyulemeye devam etti...

3.periyota iyi baslayan taraf Galatasaray'di, Bahar'in ustuste buldugu ekstra sayilar sari-kirmizililarin maca tutunmasini sagladi. Dar rotasyonun getirdigi yorgunluga bir de maci yoneten hakemlerin en ufakta temasta Fenerbahceli oyunculara caldigi fauller eklenince bu periyotta Galatasaray hucumda tam 26 sayi buldu. Buna karsilik kizlarimiz 16 sayida kalinca periyot sari-kirmizililarin 59-57'lik ustunluguyle tamamlandi. Macin final periyotunda savunmayi sertlestirip iceriye daha cok top indirmeye basladik ve kisa surede de one firlayarak bunun karsiligini aldi. Iceriden Nevriye ve Ebony'le buldugumuz sayilara Galatasaray Katie Douglas'la cevap vermeye calisti. Burada dikkat ceken nokta Galatasaray'in yerlilerinin hucumda sorumluluk almaktan kacmasi ve her pozisyonda topu Tamika'ya veya Douglas'a aktarmaya calismasiydi. Mac kafa kafaya giderken Galatasarayli oyuncularin kacirdigi turnikeler ve Zafer Kalaycioglu'nun final serisi boyunca sutunu riske ettigi Ebony'nin ceza atislarini iyi degerlendirmesi -ki cemberin onunden sekip giren 3lugu macin kirilma anidir- son saniyelere Fenerbahce'nin ustun girmesini sagladi. Bu dakikadan sonra da taktik faulleri iyi degerlendiren Fenerbahceli kizlar ustuste 5. toplamda da 8. sampiyonluga uzandilar.

Amator branslarin zirve yaptigi sezonda bu hareketin bayraktarligini yapan Kadin Basketbolcularin sampiyon olmamasi beklenemezdi zaten ama sezon boyunca sakatliklar ve sanssizliklar yakasini birakmamasina ragmen namaglup bir sekilde bu basariya ulasan butun oyunculari ve teknik kadroyu basta Aydin Uguz olmak uzere tekrar tekrar kutlamak gerekir. Final serisi icin bir MVP secmek gerekirse hic kuskusuz bu isim serinin 3 macinda da gosterdigi inanilmaz performansla Penny Taylor olacaktir, dunku karsilasmayi da 28 sayi-7 ribaund-2 assistle tamamlayan Penny de bir Pondexter bir Katie Smith gibi Fenerbahce'yi sampiyonluga tasiyan WNBA efsanelerinin arasina adini yazdirmayi basardi. Darisi onumuzdeki sene Diana Taurasi'nin basina... 2009-2010 sezonunda 3 ana bransta yapilan 19 karsilasmada yalnizca 1 galibiyet goren "Avrupa'ya acilan pencere"nin taraftarlari bu durumu hazmetmek de sorun yasamis olacaklar ki macin bitisiyle birlikte sahanin ortasinda sevinen Fenerbahceli basketbolculara tribunlerden yabanci madde yagmuru basladi. Daha once kafalarina viski sisesi atmisligi da olan bu guruhun davranislarina aliskin olan kizlarimiz bunun uzerine sevinmeyi erteleyip ortundukleri havlularla soyunma odasinin yolunu tuttular. FBTV kameralari bu sevinc gosterilerini canli yayinla izleyecilerine aktarirken soyunma odasinda ozellikle Ebony'nin sevinci gorulmeye degerdi. Soz televizyondan acilmisken maci D-Spor'da (ya da GS-Spor desek daha dogru) anlatan ve yorumlayan sozde tarafsiz(!) arkadaslara da cok guzel bir kapak oldu bu mac...

18 Ekim 2009 Pazar

Penny Taylor Fenerbahce'de...

Cumhurbaskanligi Kupasi oncesi beklenen transfer gerceklesti ve bu sezon Phoenix Mercury ile WNBA'de sampiyonluk kazanan Penny Taylor bayan basketbol takimimiza katildi. Her ne kadar bu transfer henuz resmi sitede yayinlanmadiysa da FBTV bu haberi taraftarlara duyurdu. 2006 yilinda Brezilya'da duzenlenen Dunya Sampiyonasi'nda altin madalyaya uzanan Avusturalya milli takiminin da kadrosunda yeralan Taylor, turnuvanin MVP'si secilmisti. 1.85 boyundaki Taylor, 2-3 numara olarak kullanabilecegimiz ve takimin sıkıstıgı anlarda maca agirligini koyabilecek bir oyuncu. Cok ama cok onemli bir transfer darisi erkek takiminin basina diyelim, bu arada icimden bir ses de bu transferde Cappie'nin etkisi oldugunu soyluyor.