31 Temmuz 2009 Cuma

Sir Bobby Robson...

R.I.P
Robert William Robson
18 February 1933 - 31 July 2009

QTM #5

Iyi Basladik...

Kadikoy'de 2 macta 10 gol...Ozlemisiz...

CK kaldigi yerden devam ediyor...

ve sonunda vizyonda...Daniel Guiza:Pusu...

Green gitti, Greer geldi...

Son gunlerde adi on plana cikan bir isimdi Olympiakoslu Lynn Greer, az once resmilesti transfer...Gun icerisinde Green'le yollarimizi ayirdigimiz haberi de basina yansimis ve Scavolini resmi sitesinden Green ile anlastigini duyurmustu. Bu habere sevinirken esas bomba gecenin gec saatlerinde patladi. Marques Green'den sonra ilac gibi gelecektir Lynn Greer. Solomon ile birlikte dusundugumuzde ust duzey bir guard rotasyonumuz olmus oldu, darisi 4 numaraya...

29 Temmuz 2009 Çarşamba

S.M.

“We learned a long time ago that we should never subject ourselves to the schedules of the powerful. We had to follow our own calendar and impose it on those above.”

28 Temmuz 2009 Salı

Sivas’ın Yollarına…

Kaliteli Turk Medyasinin (QTM) bir deyimi var; ilk macta bir takimimiz turu garantilerse, ikinci mac icin turistik gezi yorumu yaparlar.Bu skordan sonra Anderlecht taraftari Sivas’a turistik geziye gelir mi bilemeyiz. Skordan ziyade sahada sergilenen oyun turk futbolunu yonetenlerin suratina tokat gibiydi. Kimse Sivas’a kizmasin; onlarda futbolumuzu yonetenlerin kurbani oldular…

Turk futbolcusunun temel ozellikleri olması gerekenin cok altında; niye boyle oldugunu futbolumuzu yonetenler iyi analiz etmeli. Naklen yayın için konusulan ve ortada donen paralardan, oyuncu maas ve bonservislerine kadar maddi hersey ise olması gerekenin cok ustunde. Verimlilik acisindan baksak, ligimiz ve futbolumuz Avrupan’nin en geri liglerinden bir tanesi. Bu paraların karsılıgı, sahneye konulan oyunun bedeli ve hak edisi bu degil.

Bugün Ercan Guven Milliyette kosesinde yazmıs. Fenerbahcenin tesis ve butce anlamında geldigi noktanin, 3 yıl Turkiye sampiyonlugu hedefi ile ortusmedigini belirtiyor ve elestiriyor. Hakli oldugu noktalar var, ama turk futbolcusunun aldıgı paralar ile karsiliginda ortaya koyabildigi oyunu gozden kacirdigi kanaatindeyim. Turk futbolcusunun oyun standartlarini yukseltmesi gerek, bunun icinde rekabetin artırılması. Bence gerekli olan, dogru kriteler ile yabanci sayisinin artirilmasi. Abuk subuk afrikaliların, kurnaz yugoslavlarin ve emekli ikramiyesi pesinde ki uyaniklarin gelisini onleyecek mevzuatlar ile yabanci sayisinin kesinlikle serbest birakilmasi gerekli. Turk futbolcusunun oncelikli hedefi Istanbul'a kapagi atmak ve milyon € seviyesine ulaşan kontrat olmamali, futbolcu olmak olmali. Daha dogrusu İstanbul'a ve milyon euro'lara giden yolun, gercek anlamda futbolcu ve sporcu olmaktan gectigini hissetmesi gerekli...

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Egreti Gelin...

Sahane olmus bu forma...Kadikoy'e turuncu formadan sonra mor forma ile cikmasini bekliyorum Galatasaray'in...O da olmazsa bir sonraki sene pembe giyer gelirler artik...

Mercan Restaurant...

Sabah girizgahi raki-balikla yapinca kac zamandir lezzet duraklarimizi paylasmaktan uzak kaldigimiz geldi aklima.En son Muhtesem Tesisleri'nde durmustuk yemek molasi icin. Simdiki duragimiz ise bir defa adim atanin donmek istemedigi, akabinde de hemen yerlesme planlari yapmaya basladigi Kas'in (a.k.a Cennet) olmazsa olmazlarindan Mercan Restaurant. Gectigimiz seneki Kas tatilinde Orka ile birlikte Kas'in diger vazgecilmezleri olan Bilokma, Bahce Balik, Dejavu gibi mekanlari ziyaret etme firsatini bulmustuk. Gunlerimiz Mercan'daki yemeklerin tadina bakmamiza yetmediyse de aklimin bir kenarina Mercan'i not etmistim. Kismet bu seneyeymis...
Kas'in merkezinde marinanin hemen karsisinda bulunan Mercan Restaurant ozellikle kilic, lagos, akya baliklari ve mezeleriyle unlu. Bu baliklari fileto veya sis olarak tatmaniz mumkun, hepsinin tadina bakmak istiyorum yarim sis kilic, yarim sis lagos olsun demeniz ise maalesef mumkun degil zira restaurant baliklarin tatlarin birbirine karismamasi icin karisik servis yapmiyor. Peki biz boyle mi yaptik, 3 kisi oldugumuzdan ve gelmisken hepsinin tadina bakmak istedigimizden farkli siparisler vererek 3 baligi da tatma sansini bulduk. Sonuc olarak balik yiyecekseniz benim onerim mutlaka kilic sisi denemeniz. Mercan Restaurant'in bir diger guzelligi ise resimde de gorebileceginiz uzere baliklarinizin servise hazirlanisini izleyebilmeniz. Mezeleri ise gidip tek tek meze masasindan secebiliyorsunuz, gerci mezeleri gorunce insan kendisini frenlemekte zorlaniyor ama mezeci ablamizin tavsiyesi balik yenecekse cok fazla ceside girilmemesi yonunde. Fiyatlara gelince bu standarttaki bir mekana gore fazlasiyla normal diyebiliriz, hele bir de seflerle muhabbeti iletirseniz cok cok uygun bir hesapla masadan kalkmaniz mumkun.

Mercan Restaurant guzel atmosferi, birbirinden guzel lezzetleri, hos sohbet servis elemanlariyla Kas'a yolunuz dustugunde ugramaniz gereken mekanlardan.

Inadina Raki, Inadina Balik...


"Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (TAPDK) geçen ay çıkan tebliğinde alkollü içecek reklamlarına 'çeki-düzen' vermişti. Buna göre reklamlarda rakı-balık, rakı-peynir gibi klişelere yer verilmesi yasaklanmış, ayrıca reklamlarda alkollü içki tüketiminin ‘coğrafi, tarihi, kültürel ve sanatsal ortak değerlerlerle ilişkilendirilmesi’ de engellenmişti."
Kaynak: Milliyet

Zaten yillardir televizyonda alkol ve tutun urunlerinin reklamlarinin yayinlanmasi yasakti ve hazirlanan televizyon reklamlari yalnizca sinema salonlarinda filmler baslamadan gosterilebiliyordu. Yeni duzenlemeyle bundan sonra sadece (+18) olarak siniflandirilan filmlerin sonunda yayinlanabilecek bu reklamlar da...Bakalim sirada ne var, daha hangi yasaklari gorecegiz bu zihniyetini .iktiklerimden...

Sektorden getirilen yasaklara ilk tepki ise Mey'den, Yeni Raki yasaklara tokat gibi bir cevap verdi yukarida gormus oldugunuz zekice hazirlanmis basin reklamlariyla.

26 Temmuz 2009 Pazar

Olumlu Sinyaller...

Fenerbahce, Kadikoy'e merhaba derken ben de sezon oncesi ilk defa takimin bir macini 90 dakika canli olarak izleyerek Fenerbahce'ye merhaba demis oldum. Sari-lacivert cubuklu ve beyaz sort-konc ile takim sahaya cikarken bos tribunler -boyle bir mac icin 20tl ve 215tl arasinda degisen bilet fiyatlari belirleyenlerin aklindan ne gecmistir acaba- kadar dikkatimi ceken baska noktalar da vardi; kaptanlik pazubandini tasiyan Gokhan Gonul ve 4-2-3-1 sistemindeki 1'i olusturan Deivid...
Daum sahaya surdugu ilk 11'de yeni transferlerden yalnizca Bilica ve Andre Santos'a forma vermis, benim bekledigim 11'deki Mehmet Topuz ve Cristian'in yerlerine ise Kazim ve Deniz'i tercih etmisti. Macin baslamasiyla birlikte yillardan beri devsirme veya sakar oyuncularla idare etmeye calistigimiz sol kanadimizin bu sene Andre Santos-Roberto Carlos ikilisiyle nasil rakipler icin olumcul bir hal alacagini gorduk. Iki oyuncunun da hem bek hem de acik ozellikleri tasimalari, yuksek top teknikleri ve nobetleserek sol kanadi paylasmalari, rakip takimlarin sag kanatlarinin kabusu olacak gibi. Ozellikle Andre Santos, Ugur Boral sonrasinda hucumda takima ciddi bir rahatlama saglayacak ozelliklere sahip bir oyuncu ki attigi goldeki vurus teknigi gorulmeye degerdi. Kadro genisligi acisindan bakildiginda ise sol kanadimizin Andre Santos, Roberto Carlos, Ugur Boral, Vederson 4'lusu ile uzun sureli bir sakatlikla karsilasilmadigi takdirde Turkiye ligi icin kalburustu bir rotasyona sahip oldugunu rahatlikla soyleyebiliriz. Sag kanatta ise Gokhan Gonul-Kazim Kazim ikilisinin, Kazim'in Gokhan'in kademesine girmeye ve defansif anlamda da katki yapmaya calismasindan dolayi, gecen seneden daha uyumlu bir performans sergilediklerini gorduk. 2 oyuncunun uyumlarinin yanisira sahaya yansittiklari istekli futbollari da takimimiz adina olumlu bir gelismeydi. Bu kanatta Daum'un kullanabilecegi alternatifler ise sol kanada gore daha zengin; bek olarak Gokhan, Onder, Ali Bilgin ve Bekir; acik olarak ise Kazim, Deivid, Mehmet Topuz ve Ozer Hurmaci...
Gattuso gorunumlu Emre

Mac genelinde Boluspor defansimizin arkasina attigi toplar disinda maca giremediginden defansin ve ortasahanin gobegindeki 2'lilere cok fazla is dusmedi. Yine de yeni imajiyla Gattuso'nun ikizi havasi veren Emre'nin ve forma buldugu kisa sure icerinde gecen sene transfer edilen fakat bir turlu sakatliklardan yakasini kurtaramayan Abdulkadir'in hirsli ve istekli futbollari sevindiriciydi. Yeni transferlerden Cristian macin 2.yarisinda Deniz'in yerine oyuna girerken, rahat futbolu ve oyunu kanatlara kolayca yonlendirmesiyle dikkat cekti. Yalniz Edu-Lugano 2'lisinin durumunun belirsizligini korumasi defansin gobegi icin beni ciddi ciddi endiselendiriyor. Bilica-Onder-Bekir rotasyonu degil Avrupa icin Turkiye liginde dahi bize sıkıntı yaratabilecek bir 3'lu ki Daum bu macin son 15 dakikasinda Selcuk'a stoper olarak gorev vermek zorunda kaldi.

Hucum hattina gelirsek, Deivid'in ileride tek forvet olarak baslamasi benim acimdan surprizdi zira kadroyu gorunce hazirlik maclarinda oldugu gibi Kazim'in ileri ucta yeralacagini dusunmustum. Deivid ileride defansin icerisine gomulmeyip ortasahanin onunde forvet arkasi gibi bir rol ustlenince karsi sahada yerden sık kisa paslar yapan, verkaclarla sonuca gitmek isteyen, oyun sıkıstıkca kanat degistiren, 4-2-4-0 formasyonunda bir Fenerbahce cikti ortaya. Bunun sonucu olarak da takimin daha kolay mesafe daralttigini ve rahat top yaptigini gorduk, tabi bunda karsi takimin Boluspor olmasinin da etkisini inkar etmemek lazim. Alex bu sene de takimin vazgecilmezlerinden olacaginin sinyallerini verirken, gectigimiz sezonun en cok tartisilan futbolcularindan olan Guiza'nin oynadigi 45 dakika boyunca sergiledigi performans, yaptigi asistler ve attigi gol onumuzdeki sezon icin umit vericiydi.
Sonuc olarak bunun bir hazirlik maci ve rakibin de Boluspor oldugunu unutmamak lazim, fakat yine de gecen sezon yasanilan kabustan sonra bir hazirlik maci olmasina ragmen takimin bu kadar istekli olmasi ve mucadeleci futbolu oldukca sevindirici. Simdi ise sirada lig baslamadan once verilecek en onemli sinavlar olan Honved ve Besiktas maclari var. Ozellikle lig oncesi Besiktas'a karsi alinacak galibiyet, hem sezona moralli bir baslangic yapmak acisindan hem de aldigi kupalarla bir anda kendisini dev aynasinda gormeye baslayan Besiktas'a yerini hatirlatmak acisindan oldukca faydali olacaktir.

Daum Der Ki #1

"Brezilyalı oyuncular hep pozitiftir, avantajdır bizim için. Sonuçta 11 Brezilyalı futbolcu dünya şampiyonu olmuştu. Bana göre, ülkesine göre futbolcular fark etmez. Ben bir kan grubu tanıyorum o da sarı-lacivert..."

25 Temmuz 2009 Cumartesi

Kosan Alex...

Gelisi olay olmustu, Alex'in kosani olarak tanimliyorlardi onu hatta kimilerine gore yalnizca sag bacagi 3 Alex ediyordu fakat kosan Alex degil kacan Lincoln olabildi yalnizca...

24 Temmuz 2009 Cuma

Kaptan'la Yola Devam...

Nedim Karakas gectigimiz ay icerisinde yaptigi bir aciklamada kulubun dikkatinin futbolda oldugunu soyleyerek, basketbolun 2.planda oldugunu belirtmisti. Gecen senenin sampiyonu Efes Pilsen'in Euroleague Final4 yolunda onemli transferlere imza attigi bu surecte senelerdir hedefinin 2010'da Final4 oynamak oldugunu soyleyen Fenerbahce'deki durgunluk ise dikkat cekici ve rahatsizlik verici. Zira onumuzdeki sezon da Green'in, Vidmar'in, Smith'in yeralacagi bir kadroyla degil Final4 oynamak, gruplardan cikmak bile zor gorunuyor. Gectigimiz sezonu ha oynadi ha oynayacak diye bize papatya fali actirarak geciren Gricek ise hala kocaman bir soru isareti.

Neyseki sonunda basketbol subesinde yaprak kimildadi ve son zamanlarda kulupte pek rastlamadigimiz bir vefayla takim kaptanimiz Damir Mrsic'in sozlesmesi 1 yil daha uzatildi. 39 yasinda dahi mac cevirebilen, gerek idmanlarda gerekse de maclarda genclere tas cikartan, Fenerbahce formasi altinda sergiledigi efsanevi performanslar ve kalpten oyunuyla taraftarin sevgilisi olan 1970 dogumlu Mrsa boylece 40. yasini da sari-lacivertli formayla kutlayacak. Ilerisi icin Fenerbahce teknik kadrosunda yer alip almama gibi bir plani var mi bilmiyorum ama ben her zaman icin Mrsa'nin benchte genclere role-model olarak bulunmasini ve Fenerbahce yonetiminin de Fenerbahce formasiyla efsanelesmis Kaptan'inin 12 numarali formasini muhtesem bir jubileyle, bir ilki gerceklestirerek emekliye ayirmasini isterim.

Ruhumuzun Dilberi...

Darius Vassell ve Ankaragücü

Yer yerinden oynadı Darius Vassell Esenboğa havaalanına indiğinde ve yüzlerce Ankaragücü taraftarı tarafından karşılandığında. Ancak o günden sonra bir türlü resmi imzanın atılmaması akıllarda değişik sorulara ve düşüncelere sebep oldu. Mesela ben transferin eninde sonunda gerçekleşeceğine inansam da acaba sadece reklam amaçlı bir hamle miydi diye de düşünmedim değil inceden.

Ama 2 gün önce gelen resmi imza konu ile ilgili bütün spekülasonları sonlandırdı. Renkdaşımız Ankaragücü'nü öncelikle bu transfer için ardından bu sene kutlayacakları 100. yılları için can-ı gönülden kutluyorum. Umarım onları bu sene daha üst sıralarda görürüz.

Eminim bu transfer HoAmca'yı da en az Gecekondu kadar heyecanlandırmış ve mutlu etmiştir. Yarın birgün arar da kombinemizi alalım kanka der diye bekliyorum.

23 Temmuz 2009 Perşembe

Fenerbahce 2009-2010 Formalari...

Beklenen lansman gerceklesti ve Fenerbahce Futbol takiminin yeni sezonda giyecegi formalar FBTV'den de canli yayinlanan defile ile taraftarlarin begenisine sunuldu. Acikcasi formalarla ilgili postu carsamba aksami yazmayi planliyordum fakat daha kollardaki Turk Telekom reklamlarini sindiremeden formalarin sirtinda kocaman Ulker yazisini gorunce basimdan asagi kaynar sular dokuldu. Sinirimin forma degerlendirmelerine yansimamasi icin ve formalarin daha detayli hallerini gorup oyle yorum yapmanin daha dogru olacagini dusundum ki bu yaziyi 2 gun once yazsam hayal kirikliklariyla dolu satirlar okuyacaginizi garanti edebilirdim. Oyle ki Hayatim Fenerbahce'deki formalarla ilgili basliga yaptigim yorumlar da bunu gosteriyor zaten...
Kiminin ruyasi, kiminin kabusu; Fenerbahcemizin alamet-i farikasi klasik sari-lacivert cubuklumuzla baslayalim. Cubukluya yakisir son derece şık ve sade bir tasarim. Gectigimiz sezonlara gore birkac farklilik var elbetteki. En onemli degisiklikler formanin yakasiz olmasi ve gogus kismindaki avea reklaminin cubuklari keserek degil de konturlu olarak formada yerini almasi. Cubukluyla ilgili temennim ise kendini en iyi sekilde tamamlayan beyaz sort-beyaz konc ikilisiyle sahadaki oyuncularimizin uzerinde olmasi.
Fenerbahce tarihine bir saygi durusu; 2 sene oncesinin en begenilen formasi sari-beyaz cubuklunun donusu...Sari-beyaz da sari-lacivert cubuklu gibi bir Fenerbahce klasigi olma yolunda ilerliyor. Gecen sezonki enine cubuklu forma da oldukca basariliydi ama CL'de ceyrek final oynayan Zico'nun Fenerbahce'siyle ozdeslesen ilk sari-beyazin yerini tutmamisti. Hatirlarsaniz o sezon ligde ve CL'de girdigimiz kurulus formalarinin omuz cizgilerinin renkleri farkliydi ve CL'de giydigimiz lacivert cizgili forma bircok kisinin favorisiydi. Kurulus 2009 formasinda omuz cizgileri lacivert ve bu formada da cubuklu formada kullanilan tasarim tercih edilmis, tek bir farkla. Ki bu fark bence formanin butun albenisini yok eden ve guzelim formanin carsida pazarda satilan sahte formalara benzemesine yol acan ozensiz sari-lacivert seritli yaka. Hayatim Fenerbahce'de Onore konuyla ilgili olarak omuz seritlerindeki lacivertin yaka olmadan sari-beyaz uzerinde cok patladigini, bu yuzden yakanin tercih edildigini soylese de maalesef formalar arasinda bende en cok hayal kirikligi yaratan forma Kurulus2009 ve bunda da kullanilan yaka cok buyuk pay sahibi.
Antrasit surpriz; kulup olarak isin pazarlama yonunu kaptigimizin bir kaniti da 100.yildaki gumus formayla baslayip, turkuaz, neon ve bayrak formayla devam eden alternatif formalardaki basarimiz. Antrasit renklerdeki 3. formamiz olan Arma forma sezonun en cok satan formasi olmaya aday. Arma forma yalnizca rengiyle degil uzerine biraz daha koyu bir tonda islenmis Fenerbahce armasi ve neon cizgileriyle de farklilasiyor. Tek kotu yani ise -yine bence- bu formanin da yakali olmasi gerci forma renk itibariyle takim elbiseyle giyilebilecek bir forma :) ama yine de kimsenin kravat takmak isteyecegini zannetmiyorum.
Tarjeta'nin favorileri; bu sezon icin olumlu bir gelisme de kaleci formalarindan 2 tanesinin satisa sunulacak olmasi. Ozellikle benim gibi yakali formaya takintisi olanlarin imdadina yetisiyor bu formalar. Tanitimda Babacan'in uzerinde ve yukarida resmi olan Lacivert uzerine sari cizgili O yaka forma ve Demirel'in tanittigi Arma formayla detay rengi farkli olan turkuaz cizgili O yaka forma taraftarlara sunulan oldukca şık alternatifler. Acik renk olacak diger 2 kaleci formasi ise satisa sunulmayacakmis.
Gelelim formalarla ilgili diger detaylara, oncelikle Fenerbahce marsindan dizelerin yer aldigi etiket oldukca dikkat cekici ve iyi dusunulmus bir ayrinti. Benzer bir etiket kullanimini Barcelona'nin formalarinda da gormek mumkun. Ayrica onceki senelerden farkli olarak formalarin etek kisimlarinda Fenerbahce Spor Kulubu 1907 yazisini ve Fenerbahce logosunu gormek mumkun. Bir diger degisiklik de hologramda, formanin hemen sagalt kosesinde bulunan hologram bu sene cubuklu forma seklinde tasarlanmis.Formalarin fiyatina gelince, ilk defa isi birakip master yapma karari vermekle iyi yapip yapmadigimi sorgulatiyor bana; 89 TL...Hele ki benim gibi forma fetisi olan bir insan icin cidden zor bir durum, ne yapalim en begendigimiz 1-2 taneyle yetinip kolleksiyonda bazi parcalarin eksik kalmasina goz yumacagiz artik.

Formalar arasinda bir siralama yapmak gerekir ise benim tercihlerim soyle olacak, sizin de tercih siralamanizi yorumlarda bekliyorum;

1)Kaleci arma 2)Cubuklu 3)Kaleci Lacivert 4)Arma 5)Kurulus

22 Temmuz 2009 Çarşamba

Opucuk...

Son aylarda tebdil-i mekanda ferahlik vardir deyip yollara dusmemle haliyle uzak kaldim hem gundemden hem de blogdan. Ama her transfer sezonunda oldugu gibi yine isimlerin havada ucustugunu gozlemleyebiliyordum az cok...Robben geliyor, Ronaldinho gidiyordu, Schevchenko gonlum Fener'de derken, Sercan isi arapsacina donuyordu, Hamit-Halil sesleri yukselirken, yonetim resmi site araciligiyla yalanlamaya devam ediyordu haberleri, tabi bir taraftan da ikna edilmesi gereken futbolcu esleri vardi...Zaten ne cekiyorsak transfer doneminde alacagimiz futbolculardan degil de eslerinden cekiyoruz...
Gecen sezon sonu itibariyle kendi icimizdeki konusmalarda ve blogda cesitli fikirler vardi. Bunlardan bir tanesi de Alkolik tarafindan siddetle savunulan takimdaki Brezilyalilarla yollarin ayrilmasiydi. Aziz Yildirim birkez daha baskan secilip, "revizyon" dediginde, tamam dedik biz de gozunu karartti yine. Mucadele dedi, isiran, open takim dedi...Bekir, Bilica, Topuz, Ozer derken biraz once de yabanci transferlerimiz Istanbul'a indiler. Gecen sene sonunda takimdaki Brezilyalilarin coklugundan sikayet ederken; Bilica, Andre Clarindo Dos Santos ve Cristian Oliveira Baroni ile birlikte 3 Brezilyali daha eklemis olduk kadromuza. Boylece Alex, Carlos, Deivid, Edu ve Vederson'u da sayarsak Brezilyali futbolcu sayimiz 8'e yukselmis oldu.
Yeni Brezilyalilari degerlendirmek gerekirse dogru mevkilere yapilan transferler olduklari zaten asikar,senelerden beri devam eden sol acik sıkıntımızın giderilmesi ve Appiah-Aurelio ikilisi gittikten sonra ortaya cikan aciginin kapatilmasi acisindan faydali olacaklarini dusunuyorum. Yapilan transferlere genel olarak baktigimizda ise buna bir revizyon denilebilir mi? Iste orasi supheli zira hazirlik maclarindaki kadroya baktigimizda goruyoruz ki sahadaki kadro ayni, degisen sadece teknik kadro.Eger Aziz Yildirim teknik kadro icin soylediyse revizyon ve savasan gibi kelimeleri orasi dogru. Daum-Aykut ikilisinin goreve getirilmesi ciddi anlamda bir revizyondur, Aragones'le karsilastirildiginda Daum'un cidden savasan bir TD oldugunu da soyleyebiliriz.

Daum'un kampta yaptigi aciklamalardan da takviye istedigini kolaylikla anlayabiliyoruz. Gecen sene uzun lig maratonunda yasadigimiz sıkıntı, Edu'nun durumunun belirsizligini korumasi ve forvet hattinda yasanan alternatifsizlik bu istegin temel nedeni diye dusunuyorum. Hazirlik maclarinda oldugu gibi forvette kullandigi Kazim'i ve Sakaryaspor'dan gelen genc Furkan'i yeterli gormeyecektir Daum, bunu daha once gorev aldigi senelerde, sezon basladiktan sonra gerceklestirdigimiz transferlerden anlamak mumkun. Kadroya yabanci bir stoper ve yerli bir forvet takviyesi yapilacagini dusunuyorum, dusunmekten de ote yapilmasini istiyorum. Yapilir yapilmaz orasi ayri ama Daum'un eline alternatifli bir kadro vermemiz Aziz Yildirim'in bahsettigi o opucugun siddetini de belirleyecektir. Bekleyip gorecegiz, takim sahada opermis gibi yapip sadece dudagini dokundurup cekecek mi, yoksa dilini karsi takimin bogazina kadar degdirecek mi...

Formalar Gorucuye Cikarken...

Sezon oncesi transferlerle birlikte beni en cok heyecanlandiran konu yeni sezonda takimin giyecegi formalar olmustur herzaman icin...Formanin bir sekilde tribundeki taraftarlar ve sahadaki takim uzerinde olumlu veya olumsuz etkisi oldugunu dusunuyorum.Fenerium'un isi devraldigi 2000-2001 sezonundan sonrasini degerlendirmeye aldigimda, Fenerium'um bebek adimlari olarak gordugum ilk 2 sezon haricinde formalarimizin -tamamen kisisel anlamda- estetiginin (renk kullanimi, tasarim, yaraticilik, vb.) ve takim performanslarinin benzerlikler gostermesi bu dusuncemi temellendiren etken.
Gectigimiz sezonun formalarina baktigimizda enine sari-beyaz, bayrak ve neon formalar fikir olarak basarili gorunse de uygulamada onlerindeki kocaman Avea yazisi ve her tarafa serpistirilen 3 yildiz sacmaligi yuzunden son senelerdeki en basarisiz formalar oldugunu dusunuyorum, keza Werner Lorant'la baslayip Oguz Cetin ve Tamer Guney'le devam eden ve ligi 6.sirada tamamladigimiz 2002-2003 sezonunda da giydigimiz formalardan 0-yakali duz sari ve v-yakali beyaz formalar sade tasarimlariyla fena formalar olmamalarina ragmen o sezon sıklıkla giyilen saks mavisi-sari cubuklu forma sezon performansi gibi kabustu.
Sonraki senelerde takim performansiyla birlikte 2003-2004 sezonunda Fenerium'un, sonraki yillarda ise Fenerium-Adidas isbirliginin gercekten guzel isler ortaya koydugunu gorduk. Ozellikle Daum'un ilk senesinde kulubun markalasma yonunde attigi olumlu adimlarla birlikte kulup logosunun lacivert icin olan pantone kodunun formalarda da saks-mavisi yerine kullanilmaya baslanmasi , tercih edilen dupont kumas ve cubuklu formadaki dar kesim belki de gelmis gecmis en guzel cubuklu formalarimizdan bir tanesinin ortaya cikmasini sagladi. O sezon tercih edilen yakali Lacivert royal ve yakali beyaz formalar da sade tasarim ve altin sarisi islemeleriyle normal hayatta da rahatlikla giyilebilecek guzellikte formalardi.
2004-2005 sezonuyla birlikte Fenerium'un satis ve tasarim anlamindaki basarisi Adidas'in da istahini kabartmis olacak ki Fenerbahce futbol takiminin formalari Fenerium-Adidas isbirligiyle uretilmeye baslandi. Adidas faktoruyle kullanilan 3 cizginin de etkisiyle tasarim olarak onceki sezonun altinda kalinsa da yine klasik cubuklu, duz beyaz, duz sari ve lacivert agirlikli-altin sarisi cizgilere sahip 4 adet formayla sezona giren Fenerbahce bir onceki sezon oldugu gibi sampiyonlugu elde etmeyi basardi.
Gelelim bu gozlerin gordugu en guzel Fenerbahce formalarina...2005-2006 sezonu bircok Fenerbahceli icin unutulmaz bir sezondu, butun sezon boyunca ortaya konulan dominant futbol Fenerbahce'yi ligin tartismasiz favorisi yaparken; Alex, Appiah, Aurelio, Tuncay, Nobre, Anelka gibi oyuncular performanslariyla yildizlasiyor, fakat bunlar Fenerbahce'yi sampiyon yapmaya yetmiyor ve sampiyonluk son dakikada Denizlispor deplasmaninda kaybediliyordu. Sonuc ne olursa olsun geriye donup baktigimda hatirladigim sezonlar icerisinde en rahat mac izledigim, takim geriye dustugunde bile bir sekilde bu maci ceviririz dedigim sezonlardan bir tanesiydi. Takimin oynadigi futbol kadar giydigi son derece şık formalar da goz kamastiriyordu. Ozellikle farkli yakasi ve kol alti fileleriyle cubuklu, simdiye kadar yapilan en guzel alternatif forma olan gumus-lacivert dayanamayip 1'den fazla aldigim 2 formadir. Bu formalarin yanisira cubuklu formanin yakasina benzer yakalariyla kaleci kazaklarimiz ve v-yakali duz sari renkli 3. formamiz da oldukca dikkat cekiciydi.
2006-2007 sezonu ise Fenerbahce icin buyuk onem tasiyan cok ozel bir sezondu. Kulup 100.yilini kutlayacagi bu sezon icin Adidas'la masaya oturmus ve cok buyuk pazarliklar sonucu 100.yil efsane formasina Adidas'in alameti farikasi 3 cizgisinin yeralmamasini saglamisti. Formalardaki bir diger surpriz ise taraftar icin cikartilan cift tarafli formaydi. Formanin bir tarafinda Fenerbahce kurulus armasi ve mevcut Fenerbahce armasiyla klasik Fenerbahce cubuklusu yer alirken, diger tarafinda Fenerbahce tarihini yazan -bazi- isimlerin bulundugu altin sarisi forma mevcut arma ve 100.yil armasiyla yerini almisti. Alternatif forma olarak ise Adidas'in klasik dizaynlarindan bir tanesinin ince sari-lacivert cizgilerle suslenmis, gumus rengi versiyonu secilmisti. 100.yil formalarindaki bir onemli degisiklik de Fenerbahce armasinin altina yerlestirilen ve sonraki senelerde de formalarda gorecegimiz "1907-2007 Mazinde Bir Tarih Yatar" yazisiydi. Bu formalarla ilgili hosuma gitmeyen sey ise kimilerince kucuk bir ayrinti olarak gorulen fakat bence cok daha buyuk bir anlam-sizlik- tasiyan ve maalesef 2007-2008 sezonundaki formalarin da kollarinda bulunan cola-turka reklamlariydi.
Futbol takimimizin CL'de tarihinde ilk defa ceyrek final oynadigi 2007-2008 ise isin pazarlama yonunun biraz daha agir bastigini gordugumuz bir sezondu. Zira simdiye kadar hic kullanmadigimiz bir renk olan Turkuaz hem formalarimiz da hem de Fenerium urunlerinde sıklıkla kullanilmaya baslandi. Fakat bu sezonun en cok dikkat ceken ve en cok sevilen formasi hic suphesiz ki Kurulus formasi olarak adlandirilan sari-beyaz cubuklu formamizdi.Fenerbahce'nin renklerinden esinlendigi sari-beyaz papatyalardan yola cikilarak hazirlanan bu formanin basarisi bir sonraki sene kullanilacak olan enine cubuklu sari-beyaz formaya da zemin hazirlayacakti. Cubuklu formamiz ise yakasiz ve darkesim olmasi nedeniyle begendigim formalar arasinda yeraldi.

Taraftar forumlarinda herkes kafasina gore formalar yapadursun, 2009-2010 sezonu formalarimiz aylar oncesinden hazirdi. Formalar bugun 21.30'da Fenerium tribununde yapilacak ve FBTV'den canli yayinlanacak defileyle bizlerin begenisine sunulacak. Bu seneki formalarin kollarinda yeralacak olan Turk Telekom reklamlari her ne kadar sinir bozucu olsa da Daum'un takimin basinda oldugu senelerde hep şık formalarla sahaya ciktigimizdan ve gelen duyumlardan formalardan umitliyim. Ama elbetteki en net karari Fenerium'a gidip formalari uzerimize gecirdigimizde verebilecegiz...

Sevgiliye Son Mektup...

“Değerli karıcığım.

Biz tarihi son görevimizi yerine getirirken, seni görmek isterdim. Öyle sanıyorum ki hiç haber verilmedi. Veya göstermelik olarak, bilinçli, gecikeceğiniz şekilde haber gönderildi. Bu namussuzlardan farklı bir şey de beklenmez. Göremedim diye üzülmene hiç gerek yoktur. Senden bunu beklerim. Ben hayatım süresince özellikle birlikte olduğumuz zamanlarda gerçek anlamda belli şeyler anlatmaya çalıştım. Ve bu uğurda gücüm oranında üzerime düşen görevleri yerine getirmeye çalıştım. Son olarak da halkımın mutluluğu uğruna canımı severek feda ediyorum. Bu görevimi yerine getirirken size ve halkıma layık olmaya çalışacağım. Son nefesimi verirken dahi köhne düzenin celladına fırsat vermeden halkımın mutluluk sloganını haykıracağım. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Senin bundan sonra özel yaşamın hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Sana güveniyorum. Tek başına yapayalnız kalsan dahi doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayacağına, namusluca yaşamını sürdüreceğine inanıyorum. Ayrıca sana ve halkıma armağan ettiğim Murat’a da yeterli ilgi göstereceğine, halkına yararlı olacak şekilde yetiştireceğine eminim.

Akyazı onurumuz. Yolumuz Akyazı’da düşenlerin yoludur.

Devrimciler öldü, yaşasın devrim.

Kahrolsun faşizm. Tek yol devrim.”

21 Temmuz 2009 Salı

Bugün Dost Yaralanmış,Yine Gönlüm Hoş Değil...

Sessiz sedasız gitti, çocukluğumdan itibaren bir Beşiktaşlı olarak gönülden sevdiğim spor adamlarından biriydi. Herkesin sevgisini,saygısını kazanmıştı ve güzel olan şey de buydu. Allah rahmet etsin.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Sol Kanattan Bindirenler -III-

90'lı yılların çilekeş takımında çubuklunun en çok yakıştığı , en şık abilerimizdendi Kemo. Üstün yetenekleri ile olmasa da tekmeye kafa sokan, ısıran, tuttuğunu koparan; emek yoksa ekmek yok şiarıyla 90 dakika soluklanmadan oynardı. 3 yıl üstüste şampiyonluk sözüyle bit pazarına trilyonluk nur yağdırırken, rakibini öpen Kemalettin ne giderdi şimdi, Rakı yanına buz gibi kavun.

Kemalettin Şentürk'ü benzerlerinden, çağdaşlarından, meslektaşlarından (Şabanlar, Şaşlar, Sergenler) ayırmam Televole sayesinde olmuştu. Futbolcuların evlerini TV'ye açtıkları dönemde mütevazi evinin zengin kütüphanesi önünde "saçlarına yıldız düşmüş koparma anne" dediğinde mest etmişti beni. Sonrasında İP'nin Atsız'a bu denli yaklaşmadığı dönemlerde, gazete ilanlarında Kemalettin Şentürk (FB'li futbolcu) ilanları ile irkildik. Artık iyiden iyiye çemberin dışına çıkan Kemo Nijeryalı kankası Uche'nin Türk vatandaşlığına geçeceği dönemde bir kez daha araya girdi topu kaptı. Hacı Uluç olarak belirlenen ismi beğenmeyip, "Deniz koydu adını..." Aynı Deniz Uygar
bir Ebru Gündeş klibinde oynayınca ben de Ahmet Kaya klibinde oynarım diyerek Fenerbahçe formasıyla son kez bindirdi sol kanattan.Bir görünüp bir kaybolarak geçti kalan futbol hayatı. önce Gaffar Okan'ın Diyarbakır'ında eski Antepli B.Hasan'la siyasi bir kavgaya tutuştu saha ortasında. Akabinde Ege'nin karşı kıyısında " sakallı bir resimdi ne kadar mütebessimdi" edasında göründü elbette halkların ve uzonun rakının kardeşliğinden kelam ederken... Sessiz sedasız bıraktı futbolu diyorduk ki Artvin'in başkalaşmış ilçesi Hopaspor'a transfreini gördük gazetelerde sana da bu yakışırdı dedik. Mücadelesi hiç bitmedi Kemo'nun , yorumculuğunu gördük nadir de olsa, diğer futbolcu eskileri gibi 4 3 3 , 4 4 2 derdine düşmedi, diğer topçu eskileri gibi biz kopenhagdayken , torinodayken mavalları okumadı, sporcuların örgütlenmesi ve sendikalaşması üzerinde durdu. O'nu son görüşümüz de böyle oldu.

Kemalettin saha dışında saha içinden çok daha renkli, istikrarlı oldu belki ama yeşil sahalardan da işgal edilmiş Filistin topraklarında kaldırdığı zafer işareti, adaleti ne öte dünyaya ne hakeme bırakan bir öfke ve de Hayrettin'e attığı güzel bir kafa golü bıraktı geriye...

"Yani kısacası benim güzel annem..." Kemalettin Şentürk çıkarıp yüreğini ortaya koyan bir adam oldu vesselam...

10 Temmuz 2009 Cuma

Selçuk ve Volkan

Selçuk'a lafım yok ama Volkan'a Ziyaaaa'nın abisine yaptığı "bak giderim, gidersem gelmem" muamelesini Fener'e yapması sinirlerimizi bozmadı değil. Gidersen ekime gitmezsen kasıma kadar dedik. Denebilir ki Volkan da fedakarlık yapmıştır Fener'de kalmak için ve bu doğru da olabilir. Ki hakettikleri parayı da almalı tabi ki futbolcular ama bulunduğun yerde mutluysan ve de Fenerbahçeli de olduğunu idda ediyorsan bu kadar uzatmamalısın.
Neyse hayırlı olsun.

Bu konuya benzer olarak şu sıralar Lugano'nun da geri dönmek istediği yazılıyor. Başkan istemiyoruz demiş geyiklerini bir kenara bırakalım bence Lugano'nun istediği 4 milyonun yarısını keseceksin teklifini öyle sunacaksın bundan sonra. İstemezse yine gidip İtalyan kulüpleri ile anlaşabilir. Ha Lugano 2'den fazla hakediyordur o ayrı mevzu. Hadi bir 0,5'te bizden olsun 2,5 olsun...