14 Ekim 2010 Perşembe

Derya Restaurant'ta Bir Fener'sin...

Dunden ve mactan bahsetmeden once Basketbol Federasyonu'na bir selam etmek gerekir diye dusunuyorum. Cok degil daha 1 ay once Dunya Sampiyonasi duzenlemis ve buradan da gumus madalyayla ayrilmayi basarmis bir ulkede oynanan Cumhurbaskanligi Kupasi macinin -gerci "Cumhurbaskanligi" kavrami da sadece sozde kaliyor ya neyse- yayin hakkini yalnizca D-Smart platformunun kanali SportsTV'ye vererek bircok basketbolseveri bu mucadeleden mahrum birakan Federasyon'dan bahsediyorum evet. Dunya Sampiyonasi'nda yeterince mac izlediler zaten bunu izlemeseler de olur diye mi dusunduler bilemiyorum ama dun bizim gibi maci izlemek icin yollara dusenlerden agiz dolusu kufurler yediler, orasi kesin.

Gectigimiz senelerin basketbol maclarindaki favori mekani Cizgi Bar'in kapanmasindan sonra dunku istikametimizi Tunali'daki BeerStation olarak belirlemistik. Macin baslamasina yarim saat kala bir anda bardaktan bosanircasina yagmaya baslayan yagmurun azizliginden midir nedir mekanda D-Smart yayinlarinda problem yasaninca kisa sureli bir kriz anindan sonra rotamizi Cevre Sokak olarak belirledik. Belirledik belirlemesine ama yagmurun da etkisiyle arap sacina donen trafikte yeni careler aramaya baslamistik ki HoAmca'nin aklina Esat Dortyol tarafinda kucuk bir meyhane olan eski adiyla Derya Pilsen yeni adiyla Derya Restaurant geldi. Arabayi trafikte sıkıstıgımız sokaga park ettikten sonra D-Smart yayinin olmasi umuduyla yuruyerek 5-6 dakika mesafedaki mekana dogru HoAmca ve aynovkungfu ile yagmur altinda yol almaya basladik. Tavaninda asili balik aglari, duvarlarda yer alan nostaljik album kapaklari ve los ortamiyla tam bir aksamci meyhanesi gorunumundeki mekana girince ilk sorumuz elbetteki "D-Smart yayininiz var mi?" oldu. Sorumuza olumlu yanit alinca "Ne maci var yahu?" seslerinin arasinda hemen mekanda bulunan dev projeksiyon perdesinin onundeki masada yerimizi aldik ve Zeki Muren sarkilari esliginde maci izlemeye koyulduk. Boyle bir mekani bulmusken raki icmemek olmaz deyip rakimizi ve mezelerimizi de soylemeyi ihmal etmedik tabi ki.

Macin ilk dakikalarini kacirmis olmanin moral bozuklugu ekrana yansiyan skorla birlikte neseye donusmustu. Ozellikle pota altindan Oguz'la buldugumuz basketler ve yaptigimiz iyi savunma dikkat cekiciydi ilk periyotta. Oguz demisken milli takim kampinda verdigi kilolar ve oyun alaninin genislemesi Oguz'a oldukca yaramis gorunuyor, bunu Turkiye Kupasi maclarinda oldugu gibi dun de cok net olarak gozlemledik, ancak halen ribaund konusundaki eksikliginin devam ettigini soyleyebiliriz.

Ikinci periyotta daha dengeli bir oyun vardi sahada ancak bu periyotta da isler iyi gidiyordu Fenerbahce adina, devrenin son saniyelerinde yenilen 3 sayilik baskete ragmen soyunma odasina 11 sayilik farkla gidiyorduk. Mekandan ve skordan fazlasiyla memnunduk ve Hido'nun dedigi gibi "moraller gayet iyi"ydi. Devre arasinda muhabbet mactan uzaklastiysa da onceki senelerden kalan 3.periyot fobimizden de dem vurarak 3.periyotun baslamasiyla maca donus yaptik. Bu periyotla beraber Or-Ka masadaki yerini alirken, is nedeniyle maci izleyemeyen Alkolik telefonla skoru takip ediyordu. Periyota firtina gibi basladik ama firtinanin devamini getiremeyince macin son ceyregine yalnizca 2 sayilik farkla onde girebildik. Efes Pilsen, Kerem Gonlum ve Kerem Tunceri'nin yani sira yeni transfer Roberts'la maca ortak olmayi basarmisti.
Macin son periyotunda farki tekrardan acmamiza ragmen macin sonlarinda yasadigimiz akil tutulmasiyla 39 dakika onde goturdugumuz maci kendi ellerimizle Efes'e verdik. Tabi bu noktada Efes Pilsen'in yaptigi sertlik dozaji yuksek ve yer yer faullu savunmaya goz yuman fakat ayni toleransi Fenerbahce'ye gostermeyen hakemleri de atlamamak gerek diye dusunuyorum.

Son periyotta mac kafa kafaya geldiginde Damir ustunu degisip sahaya girip 1-2 ucluk sallasa diye aklimdan gecirmedim degil, onun veya benzer tipte bir oyuncunun eksikligini hissedecegiz gibi bu sene. Bu arada ilk ciddi sinavina cikti koc Spahija takimin basinda, macin ivmesinin Efes'e dondugu anlarda mola almakta gecikti ama elbette ki takimin oldugu gibi onun da zamana ihtiyaci var. Sonuc olarak ne olursa olsun 16 sayidan bu maci Efes Pilsen'e vermememiz gerekiyordu, mac sonunda kameralar basta Kerem Gonlum olmak uzere Efesli oyunculari gosterirken 2 onceki kirmizi kazakli cengaver agabeyi anmadan gecemedim ne yalan soyleyeyim. 3 seneye yakin Efes'te calismis olmama ragmen inanilmaz derecede tiksiniyorum Efes Pilsen'den ve sozde taraftarlarindan. Belki abarti gelecek ama Kadikoy'de Galatasaray'a kaybetsek dun geceki kadar uzulmezdim. Her acidan agir bastigimiz boylesine bir macta taraftar destegini de arkamiza almisken alinan bu maglubiyet takimiza yakismadi. Mactan sonra ise tesadufen de olsa buldugumuz ve hepimizin cok sevdigi Derya Restaurant'tan bir sure daha ayrilmayip Eowyn ve Alkolik'in de katilimiyla kendimizi muhabbetin ve muzigin akisina biraktik.

Bugun ise yeni bir gun...Dun dunle beraber gitti cancagizim, yeni seyler soylemek lazim deyip Baskent Voleybol Salonu'nda yerimizi alacagiz. Gecen sezon kupayi kaldirdigimiz yerde aciyoruz voleybol sezonunu, gunun ve sezonun sonu yine kupa olsun...

1 yorum:

or-ka dedi ki...

sonuç kötüydü ama ankara'da aradiğimiz meyhaneyi bulduk sanırım. bundan sonraki yeni adresimiz belli.