
29 Mart 2010 Pazartesi
Selçuk Şahin Hanginiz?
26 Mart 2010 Cuma
Unutulmaz Bir Gol...
Öyle güzel bir açıdan görmüştüm ki bu golü dün gibi hatırlıyorum.
Ve tabi sonrasında gelen ve gol diye zıpladığımız bu serbest vuruşu.
Rap Rap Rapaiç...
24 Mart 2010 Çarşamba
Fenerbahçe 2 - Manisaspor 0

Sakin ve kontrollü başladık oyuna. Öyle de devam etti ve bitti. Manisaspor kalecisi Orkun'un Güiza'ya alda at dediği golden 3 dakika sonra gelen korner organizasyonu ve Deivid'in direk dibine giden kafa vuruşuyla skor da oyun da rahatladı. Bu defans dörtlüsü ile son maçları gol yemeden kapatıyoruz. Umarım bundan sonra da böyle devam eder. Baroni'nin yokluğunda Selçuk onun boşluğunu fazlasıyla doldurdu bugün. Ama sağ ve sol kanatlardaki Özer ve Mehmet Topuz etkisizdi. Güiza çalışkan, Alex her zamanki gibiydi.
Emre'nin sakatlanması ile birlikte oyuna giren Deivid fena oynamadı ama o da Özer ve Topuz gibi daha fazla oynayarak maç kondüsyonu kazanmalı. Emre'nin sakatlanması üzerine derbide oynayamayacağını da varsayarak hayıflanmadım değil. Ama onun yerine geçen Topuz'un sağ kanatta oynadığından çok daha faydalı bir oyun oynadığını görmek zaman zaman yaptığımız Emre'nin o bölgedeki ilk yedeği Topuz olmalı muhabbetlerini doğrular nitelikteydi. Emre'nin derbide oynayamaması durumunda o bölgede kesinlikle Topuz oynamalı ve sağ kanatta da Deivid. Özer etkisiz olsa da 90 dakika sahada kalabilirdi. Böylece rakip sahanın ortasından Volkan'a geri pası yapan Vederson'dan söz etmezdik. Sakat sakat oynuyor, yorulmasın diye çıkardı ise bile Daum, yine de sahada kalabilirdi bence. Ki her ne kadar çok içime sinmese de derbiye Vederson ile başlayıp Özer'i sonradan oyuna dahil edebiliriz diye de düşünmeden edemiyorum.
Görüldüğü üzere benim aklımın derbide olması gibi staddaki taraftarın da aklı fazlasıyla derbideydi. Ve gösterdiler ki gerçekten derbiye hazırlar. Bütün maç bu yönde tezahüratlar eksik olmadı. Ağızlarına sağlık.
Eh o zaman ne diyelim daha; yolcu yolunda gerek...

23 Mart 2010 Salı
Oyuna Gelme, Safını Terketme!!!

Bursa’yı öve öve bitiremeyenlerin yıllardır sayfalarında bir gün olsun eşitlikçi davrandıklarını görmedik. Sürekli İstanbul merkezli çalışıp, bu pazarı kendileri yaratmamış gibi ne zaman Antep, Sivas ya da başka bir Anadolu takımı potaya girse Akmerkez’den alışveriş yapan varoş çocuğu görmüşçesine önce özgüvenine, sonra bütçesine şaşırıyorlar. Şaşırma evresi geçince takip, sonrasında aşırı bir takdir seyrediyoruz. Birkaç ay önce 5 kelime etse 3’ü kırpılan Ertuğrul sayfa sayfa demeç vermeye başladı. Bursaspor’un maçlarını yayınlamayan siz , bir tane yazarınızı Bursa’ya Sivas’a maç izlemeye göndermeyen siz, ama Bursa’nın şampiyonluğunu en çok isteyen yine siz. Şimdi Bursa’yı şampiyon yaparlar mı sorusuyla başka bir gündemin peşindeler. Bu futbolla lider oldularsa şampiyon da olurlar kardeşim. Bu futbolu Fenerbahçe oynasa yerden yere vurursunuz , Bursaspor oynayınca şampiyonluğu hak etmiş oluyor. Evet altyapıdan gelen futbolcuların başarısı veya birkaç sezon önce ikinci ligde oynayan Ozan İpek’in çıkışı başarıdır, takdir edilesidir ama Mehmet Çakır’ı , Musa Büyük’ü unutmadan tek sezonluk değerlendirmeler yapmayalım. Bu abartılı değerlendirmelerin temelinde hep aynı çimento var : para. İstanbul’daki meslektaşlarından az kazanıyor diye ya da elinde daha ucuz bir takım olduğundan Sağlam birden Daum’dan da Riijkard’dan da daha muteber bir hoca oluveriyor. Ozan İpek , Volkan Şen birden Alex’ten fazla saygı görmeye başlıyor. Aynı Ertuğrul Beşiktaş’ın başına geçmedi mi , aynı imkanlarla orada çalışmadı mı? Ali Tandoğan Beşiktaş’ta tepeden baktığı adamlarla yan yana oynuyor diye sevimli mi oldu şimdi? Sadece ekonomik anlamda daha az yer kaplıyor diye Fenerbahçe’ye milyarlık eşekler , Bursa’ya Barcelona muamelesi çekmenin manası var mı? Bursa henüz tamamlamadığımız sezonda üstün bir başarı gösterdi ve kimine göre takdir edilesi bir oyun oynuyorlar. Abartmanın, Bursa’nın şampiyonluğu için maaile kenetlenmenin aşırı bir tarafı yok mu sizce?

Bursa açısından bakarsak ise bu sezonki olası şampiyonluk sürdürülebilir bir başarı değildir. Bugünün futbol zemini buna elverişli değildir; bu koşullar değiştirilmezse, ama üç ama beş sene sonra Bursa komşuları Sakarya ya da Kocaeli’nin kaderine ortak olabilir. Şimdi haklı olarak ayaklar yere basmaz, İstanbul’u eziyoruz, bir devri kapatıyoruz hissiyatı da gayet anlaşılır. Lakin her şey olup bittikten sonra, bu sezonu kupalı - kupasız bitirip, gelecek sezon her şeyin eskiye döndüğünü gördüklerinde öfkelerini bize değil 3 dakikalık görüntü için gece yarısını bekletenlere yöneltsinler. Bizans bizi orada barındırmadı demesinler.

Önümüz Sami Yen ,
önümüz gün,
hele bir ışıklar sönsün,
hele bir kapansın kapılar,
sular durulsun,
bıçak atacağım ta on ikiden...
Johnson’lı maçtan önce , sabahın alkol vaktinde 3 puanı yeminle müjdeleyip ciddiye alınmayan yaşlı amca… Özür dilerim...
Etiketler:
bursaspor,
Fenerbahce,
galatasaray,
sampiyonluk,
tsl
Yeşil Beyaz Bir Umut

2-3 haftadır zaten benim şampiyonluğa dair herhangi bir ümidim kalmadı. Şampiyonluğu rafa kaldırmıştım. Arada kazansak ve hala matematiksel olarak şampiyon olma şansımız olsa da benim için bunun hiçbir önemi ve değeri kalmadı artık. Hatta olmamayı bile ister oldum. Neden mi? Hakettiğimizi düşünmüyorum da ondan. Ne futbolcular, ne yönetim, ne teknik heyet, ne de belki biz taraftarlar yeteri kadar haketmedik bu sene şampiyonluğu. Futbolcularımız terlerinin son damlasına kadar mücadele etmediler çoğu zaman. Teknik heyet ne yapacağını bilemedi, kimi ne zaman oynatacağını, kimi ne zaman değiştireceğini bilemedi. Yönetim desen olmayan transfer politikaları ile avuttu bizi, yeri geldi kendilerini kurtarmak için Aykut'umu attılar aç kurtların önüne, kendi beceriksizliklerini örtbas etmek için uzun konuşmamaların ardından saman alevi parlamalar yaşadılar. Haklıydılar belki bazılarında ama ne faydası ne anlamı vardı zamanında olmadıktan sonra. Şampiyon olup bütün bu eksikliklerin, plansızlıkların, sorunların üzerinin örtülmesini istemiyorum. 3 yıl şampiyonluk sözü yerine, şampiyon olmadan 3-5-10 yıl sonra her anlamda güçlü bir Fenerbahçe olacak sözlerini duymak istiyorum.

Yolunuz açık olsun.
Evlenme Teklifi
1995 Wimbledon
17 Mart 2010 Çarşamba
Aç Kaldığına Değmez...

Gelenin parası Muammer başkan gibi azsa devraldığı enkazı toparlamak için şehrin ileri gelenlerini çağırır. Koca Bursa'da, endüstri şehri İzmit'te, turizmin başkenti Antalya'da, ya da Diyarbakır'da , Bolu'da, Rize'de hep yalnızdır kulüpler. Bu dilenci edebiyatının en tepedeki kulüplerde de bulunduğu düşünülürse çok görmemek lazım. Ama hepi topu bir top, bunun adı oyun. Bu neyin grevi. Eşitsizliğin mi, adaletsizliğin mi, zulmün mü; yoksa hesapsızlığın, lümpenliğin mi...
Açlık grevine rağmen ilgisizlik sürünce ölüm orucuna başlarım ha diyen başkanı hayata döndürüvermezler umarım.
13 Mart 2010 Cumartesi
Kırılma Anı (Mı?)

Şampiyonluk yarışının içinde alışılanın aksine 4 takım olması ve bu takımların ileriki haftalarda birbirleri ile oynayacakları bir çok maç ligdeki dengelerin her hafta değişmesine olanak veriyor. Gitti denilen bir haftada tekrardan yarışın içine dönebilirken, koptu denilen bir hafta sonra tokadı yiyiveriyor Anadolu'da. Kısaca bu köprünün altından daha çok sular akacak. Ama nedense bu akşamın Fenerbahçe için kırılma anı olduğu hissi dün geceden beri içimi kapladı.
Tarjeta'nın dediği gibi başka diyarlarda takımlar taraftarlarını şampiyonluğa inandırıp motive ederken, Fenerbahçe'de taraftar takımı şampiyonluğa itebiliyor ya da inandırabiliyor. Bu sebeple Fenerbahçe'nin şampiyonluk hikayelerinde taraftarının rolü hep diğerlerine göre fazla olmuştur. Bıçağın diğer tarafında ise malesef Fenerbahçenin kötü anılarındada tribünlerde hep sıkıntılar, homurtular (en büyük olmasa da) etken olmuştur.
Fenerbahçe'de her daim sahada birşeyler eksik olmuş ve bu eksikliği taraftar kapatabildiği zaman başarılar gelmiştir. 12. adam yeterince mücadele etmez, elinden geleni sahaya veremez ise sıkıntılar çıkagelmiştir. Ben, gözlerim gördüğü süreçte seyircinin itici kuvvetine ihtiyaç duymayacak kadar komple, makine gibi tıkır tıkır işleyen Fenerbahçe hatırlamıyorum. Bu nedenle 12. adama hep sahada ihtiyaç olmuştur Fenerbahçe'de.
Kanımca Fenerbahçe'nin bu farklı yapısı bu akşamı bizler için kırılma anı haline getiriyor. Ankara'da ortaya konacak mücadele ve çıkacak 3 puan bindiğimiz geminin yelkenlerini rüzgar ile doldurmaya yetecektir ki arkasına rüzgarı alan Fenerbahce geçmişte bir çok kez olduğu gibi herhangi bir şehirde herhangi bir stadtan şampiyonluğu çıkartabilir. Tersi durumda ise pusulamızı kaybetmiş olacağız. Bu noktadan sonra yarışın içinde olup olmayacağımıza ise ne yönetim ne futbol takımı karar verecek. Fenerbahçe için sezonun devamını ve kaderini taraftar belirleyecek...
Etiketler:
ankara,
Deplasman,
Fenerbahce,
şampiyonluk yarışı,
Taraftar
12 Mart 2010 Cuma
Ankara'da "Iktidar ve Isyan"
Festival programini merak edenler ve festival ile ilgili detayli bilgi almak isteyenler buradan buyurabilirler...
Etiketler:
ankara,
aziz nesin,
cok sevdik,
festival,
sinema
Fenerbahce Final 4'da...

Blog yazarlariyla konusurken hepimizin ortak kanisi bu takimin Fenerbahce'nin herhangi bir bransinda simdiye kadar gordugumuz en dominant takim olduguydu. Sene basinda Eczacibasi'yla oynanan Super Kupa macini da sayarsak Turkiye Kupasi,Turkiye Ligi ve Sampiyon Ligi karsilasmalarinda rakiplere verilen set sayisinin yalnizca 4 olmasi da bunun en buyuk ispati zaten.
Sene basinda koyulan Sampiyonlar Ligi sampiyonlugu hedefine yalnizca 2 mac kaldi. 3-4 Nisan tarihlerinde Fransa'nin Cannes sehrinde oynanacak Final 4'da ilk rakibimiz ev sahibesi Cannes, Cannes'i gectigimiz takdirde ise iki Italyan takiminin (Novara-Bergamo) eslesmesinden galip cikan takimla final oynayacagiz. Final 4'a namaglup unvaniyla gelen tek takim olmamamiza ragmen cogu oyuncumuzun ilk defa Final 4 tecrubesi yasayacak olmasi dogrusu beni biraz endiselendiriyor ki bu noktada Gamova, Nati ve Cigdem gibi isimlere buyuk is dusuyor. Bir diger nokta ise takimimizin sene boyunca 3 seti gecen sadece 3 mac oynamis olmasi, bunlardan biri Super Kupa'da Eczacibasi'na, bir tanesi ligde Vakifbank GSTT'ye ve digeri de Sampiyonlar Ligi'nde Dinamo Moskova'ya karsi. Final 4'da 3-0'lik skorlar gormemiz zor olacaktir, bu noktada yine takimin tecrubeli isimlerinin ve Jan De Brandt'in isler kotu gittiginde takimin direncini yuksek tutmasi oldukca onemli.
Cannes'in ev sahibi avantajini kullanarak taraftar destegini arkasina alacagini, Italyan takimlarinin da Avrupa'nin en ust ligi olan Italya liginde mucadele seviyesi yuksek maclari sikca oynadigini dusunursek isimizin kolay oldugunu soylemek pek de mumkun degil ama bu takim sezon boyunca neler yapabilecegini herkese gosterdi ve bircogumuzun hayal bile edemeyecegi sekilde maglubiyet bile almadan Avrupa'nin en buyuk kupasinda Final 4'a yukselmeyi basardi. Turk spor tarihinin en buyuk basarilarindan bir tanesine imza atmaya sadece 2 adim var, 3-4 Nisan'da fiziksel olarak tribunlerde yer alamayacak olsak da, inaniyorum ki milyonlarca Fenerbahceli ruhlariyla Sari-Melekler'in yaninda olacaklar. Nihan'la birlikte manset alip, Nati'yle her topa atlayacagiz, Gamova smaca yukseldiginde onunla birlikte biz de vuracagiz topa, Eda,Naz veya herhangi bir oyuncumuzla biz de cikacagiz bloga ve 4 Nisan gunu kupa Kaptan Cigdem'in ellerinde yukselirken hep beraber kaldiracagiz o en buyuk kupayi...
Yolunuz acik olsun Sari Melekler...
11 Mart 2010 Perşembe
9 Mart 2010 Salı
İslam Baba Vs Hıncal Uluç

İslam Çupi ile Hıncal Uluç arasındaki fark neyse, Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki fark da odur.
Ligdeki durum, şampiyonluk sayıları, uluslararası futbol tarihi istatistikleri vb. kurumların sıralamaları, kadro değerleri vs. bu durumu değiştirmez. Hıncal ve müridleri her haberin her kelimesinde bir hesap kitap yapıp, kamuoyunu koyun yerine koyup, manipüle etmeye çalışırken; İslam Çupi her daim kendine özel kalemi ve üslubu ile futbolu yorumlamış ve yazmıştır. Bir adım ötesinde İslam Çupi tarafsızlığını her daim korumuşken, Hıncal Uluç bu topraklarda amigo gazeteciliğin tohumlarını ekmiş ve büyütmüştür. İslam Çupi, Türk futbolunu ileriye taşıma ile kafasını yorarken, Hıncal Uluç kendi tarafını ve taraftarlarını ileriye taşıma hevesindedir ve bunun için mevcut sistemi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmek ister. İslam Çupi yeni nesillere yazılarını ve kitaplarını hediye ederken, Hıncal Uluç üzerinde forma olan, manipüle etmeye ve çıkar sağlamaya yönelik taraflı gazetecilere yerini bırakmaya hazırlanmaktadır. İslam Baba halka kapılarını geniş açmaya çalışırken, Hıncal Uluç kendi müridleri ile basında çeteleşip, dolaylı olarak kendi tarafındakilere çıkar sağlamakta uzmanlaşmıştır. İslam Baba ne kadar halktan biri ise, Hıncal Uluç'da o kadar halktan uzaktadır.
Seçilmiş Fenerbahçe Yönetimlerinin asli görevlerinden biri de İslam Çupi’nin temsil ettiği değerlerin Fenerbahçe Spor Kulübü'nde korunması, kollanması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır...
Ligdeki durum, şampiyonluk sayıları, uluslararası futbol tarihi istatistikleri vb. kurumların sıralamaları, kadro değerleri vs. bu durumu değiştirmez. Hıncal ve müridleri her haberin her kelimesinde bir hesap kitap yapıp, kamuoyunu koyun yerine koyup, manipüle etmeye çalışırken; İslam Çupi her daim kendine özel kalemi ve üslubu ile futbolu yorumlamış ve yazmıştır. Bir adım ötesinde İslam Çupi tarafsızlığını her daim korumuşken, Hıncal Uluç bu topraklarda amigo gazeteciliğin tohumlarını ekmiş ve büyütmüştür. İslam Çupi, Türk futbolunu ileriye taşıma ile kafasını yorarken, Hıncal Uluç kendi tarafını ve taraftarlarını ileriye taşıma hevesindedir ve bunun için mevcut sistemi kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmek ister. İslam Çupi yeni nesillere yazılarını ve kitaplarını hediye ederken, Hıncal Uluç üzerinde forma olan, manipüle etmeye ve çıkar sağlamaya yönelik taraflı gazetecilere yerini bırakmaya hazırlanmaktadır. İslam Baba halka kapılarını geniş açmaya çalışırken, Hıncal Uluç kendi müridleri ile basında çeteleşip, dolaylı olarak kendi tarafındakilere çıkar sağlamakta uzmanlaşmıştır. İslam Baba ne kadar halktan biri ise, Hıncal Uluç'da o kadar halktan uzaktadır.
Seçilmiş Fenerbahçe Yönetimlerinin asli görevlerinden biri de İslam Çupi’nin temsil ettiği değerlerin Fenerbahçe Spor Kulübü'nde korunması, kollanması ve gelecek nesillere aktarılmasıdır...
Etiketler:
basın,
fenerbahçe,
galatasaray,
Hıncal Uluç,
İslam Çupi
8 Mart 2010 Pazartesi
Tam Yol Ileri...


Voleybolcular Besiktas karsisinda mucadele verirken, ayni dakikalarda Erkek basketbol takimimiz ise Izmir'de Karsiyaka onundeydi. Bastan sonra onde goturdugumuz karsilasmada Fenerbahce'de tam 6 oyuncu cift haneli sayilara ulasirken maca Andre Smith ile Oguz Savas'in diskalifiye olmalariyla sonuclanan pozisyon damga vurdu.Siradan bir potaalti mucadelesi sonrasinda Andre Smith'in sahasina donmekte olan Oguz'un sirtina attigi yumruk ile baslayan olaylar Karsiyaka seyircisinin sahaya yagdirdi yabanci maddelerle devam etti.Olaylarin devaminda disaridan bakildiginda kilik-kiyafetlerinden iyi bir is sahibi halim selim adamlar olarak nitelendirilebilecek kisiler agizlarindan salyalari aka aka,bizim benche parmaklariyla bogaz kesme isaretleri yaparak sahaya inmeye calistilarsa da basarili olamadilar.Macin son periyotunda Karsiyaka'nin farki eritme cabalari sonuc verdiyse de mac takimimizin 73-84'luk ustunluguyle sona erdi.Karsiyaka'nin gelecek vaad eden genc uzunu Furkan Aldemir maci 16 sayi-14 havatopuyla double-double yaparak tamamlarken,hucum ribauntlarindaki etkinligini bir kez daha gozler onune serdi ve kendisini gelecek yil icin takip eden takimlarin istahini kabartmaya devam etti.Bu galibiyetle ilk yaridaki macin rovansini alarak olasi bir play-off eslesmesinde Karsiyaka'nin 1-0 onde baslamasina mani olduk.Cumartesi oynanan Galatasaray-Efes Pilsen mucadelesinden de ezeli rakibimiz bir surprize atarak Efes Pilsen'i maglup edince basketbolda uzun zaman ayri kaldigimiz liderlik koltugunu averajla da olsa teslim aldik,buyuk bir surpriz olmazsa da ligin son haftasinda Akatlar'da oynayacagimiz Besiktas macina kadar liderlik koltugunu birakacagimizi dusunmuyorum.
Cumartesi gununun tek macinda yenilmez armada Sari Melekler ligde kendilerinden set alabilen tek takim olan VakifbankGSTT ile karsilastilar.Mactan once Rusya deplasmanindan cuma gunu donmeleri sebebiyle yorgun olabileceklerini dusunuyordum fakat Sari Melekler ligdeki en ciddi rakipleri karsisinda da her zamanki tarifelerini uyguladilar.Ilk 2 sette direnc gostermeye calisan VakifbankGSTT, setler 0-2(22-25, 20-25) olduktan sonra 3.sette basina gelecegi kabullenmek zorunda kaldi ve teslim bayragini cekti(13-25).Vakifbank GSTT'de basta Neslihan olmak uzere bazi oyuncularin sayi aldiktan sonra oyuncularimiza bakarak yaptiklari hareketler ve mimikler de boylece karsiligini bulmus oldu.
Pazar gunu ise bir derbiyle basladi,futbol macinin oncesine denk gelmesinin de etkisiyle Caferaga tribunleri daha bir coskuluydu.Maca hizli baslayan Z.K yonetimindeki Galatasaray'di,ilk periyotta ozellikle oynayip oynamayacagi belli olmayan Young ile etkili oldular hucumda.Periyotun 8.dakikasi gecilirken 7-21'lik bir skor vardi tabelada ama kaygi yoktu Fenerbahce taraftarinda.Bu noktada Haydar Kemal Ates'in tam saha baskili savunmasi geldi ve ustuste kazanilan toplarla Fenerbahce aradaki farki eritmeye basladi.Periyot sonunda skoru 15-23'e getirmeyi basarmisti bayan basketbolcularimiz.Macin 2.periyotuna da ayni arzulu savunmayla baslayip hucumda da Ebony ve Nevriye'yi devreye sokunca basketbolda esine az rastlanan bir periyot skoru cikti ortaya 16-2.Ilk yarinin son 12 dakikasindaki 24-4'luk seri, 3.periyotun baslangiciyla 35-4'e kadar cikti.Ikinci yarida Ebony ve Nevriye'nin hucumdaki performanslarina Penny ve Birsel de eslik etmeye baslayinca her dakika fark biraz daha acildi ve fark bir ara yanilmiyorsam 24 sayiya kadar cikti.Bu dakikadan sonra da tribunler basladi makaraya, oynamayacagi belli oldu halde Z.K'nin Caferaga'ya getirdigi Isil'in ve Z.K'nin oznesi oldugu tezahuratlarla costukca costu tribundekiler.Macin son periyotunda farkin verdigi rehavetin de etkisiyle Galatasaray 20'lerde olan farki azaltma sansi buldu ve mac 14 sayilik farkla 76-62 Fenerbahce'nin ustunluguyle sona erdi.Bu galibiyetle 2009-2010 sezonunda Fenerbahce ve Galatasaray arasinda A takimlar duzeyinde oynanan 10.mactan da Fenerbahce galip ayrilmis oldu.
Haftanin kapanisini ise futbol takimi Kadikoy'de Antalyaspor onunde aldigi 1-0'lik galibiyetle yaparken,3 puanin yanira soguk havaya ragmen tribunlerin dolu olusu ve Emre Belozoglu'nun yukselen formunun surmesi diger sevindirici gelismelerdi.
Bu hafta oynanan maclar sonrasinda futbol disindaki butun branslarda takimlarimiz liderlik koltugunda,3-4 hafta oncesine kadar liderlik koltugunun sahibi olan ve sampiyonlugun en buyuk adayi olarak gosterilen futbol takimimizin da kara subati geride birakip baharla birlikte yeniden liderlik koltuguna oturmasi hepimizin ortak dilegi...


Haftanin kapanisini ise futbol takimi Kadikoy'de Antalyaspor onunde aldigi 1-0'lik galibiyetle yaparken,3 puanin yanira soguk havaya ragmen tribunlerin dolu olusu ve Emre Belozoglu'nun yukselen formunun surmesi diger sevindirici gelismelerdi.
Bu hafta oynanan maclar sonrasinda futbol disindaki butun branslarda takimlarimiz liderlik koltugunda,3-4 hafta oncesine kadar liderlik koltugunun sahibi olan ve sampiyonlugun en buyuk adayi olarak gosterilen futbol takimimizin da kara subati geride birakip baharla birlikte yeniden liderlik koltuguna oturmasi hepimizin ortak dilegi...
FenerBlog.com Yayinda...

Uzun zamandir gerek fenerbasket.com'dan gerek baska mecralardan uzerine kafa yorulan ve Fenerbahceli bloglari biraraya getirmeyi amaclayan bir projeydi FenerBlog projesi. Denemesiydi, test asamasiydi derken nihayetinde 7 Mart 2010 tarihi itibariyle hayata gecti www.FenerBlog.com adresinde...
Romantik Kanaryalar olarak bizleri de FenerBlog'a davet eden ve projenin dusunce asamasindan baslayip, olusumuna kadar gecen surecte emegi olan herkese sonsuz tesekkurler...
7 Mart 2010 Pazar
Daum Der Ki # 5

"Maçın tümüne bakarsak, maçı hak ettiğimizi düşünüyorum. Daha fazla topa sahip olduk, en önemlisi de kalemizi gole kapalı tutmamız. O nedenle bu galibiyeti fazlasıyla hak ettik"
Bir Sarkisin Sen...
Fenerbahçe 1 - Antalyaspor 0

Emre'yi ayrıca tebrik etmek gerek. Günün en iyisiydi. Santos da güzel bir akşam geçirdi. Attığı golde topu hızlı oynayarak pozisyonu başlattı ve kendisi gibi yapan Semih ve Emre'nin güzel pasları sonunda da düzgün güzel bir vuruşla golü yaptı.
Defans dörtlüsünün uzun zaman sonra beraber oynamaları maçı nerdeyse pozisyon vermeden bitirmemizi sağladı. Maçın başlarında Semih-Güiza ikilisi iyiydi ama ilerleyen dakikalarda oyundan düştüler.
Gerisi de malum Daum'un skoru korumak için yaptığı değişiklikler topu Antalya'ya verdi ama şükür ki son haftalardaki son 10 dakika gollerinden birini yemeden tamamlayabildik maçı.
Hakeme de ne desek boş. Yine boş geçmediler. Vermediği penaltının ardından itirazların etkisiyle bariz faullere de devam dedi.

Etiketler:
andre santos,
antalyaspor,
emre belozoglu,
fenerbahçe,
Guiza,
Semih Senturk,
tsl
5 Mart 2010 Cuma
Zorlu Haftasonu...

Gelelim cumartesine, 3 kulvarda da yoluna kayipsiz devam eden Sari Melekler bu sezon ligde kendilerinden set alabilen tek takim olan Vakifbank GSTT ile saat 17:30'da yine TVF 50.Yil Spor Salonu'nda karsilacaklar. Persembe gunu Rusya'da oynadiklari macin etkisini uzerlerinden atabilmeyi basarirlarsa rahat bir galibiyet alabilirler, ancak setler uzar ve yorgunluk faktoru on plana cikmaya baslarsa Vakifbank GSTT bu firsati lehine cevirebilecek gucte bir takim.
Pazar gunu ise bizleri haftanin ikinci derbisi bekliyor, saat 15:30'da Caferaga Spor Salonu'nda bayan basketbolcularimiz, Galatasaray'i agirliyorlar. Ligde namaglup unvaniyla lider durumda bulunan Fenerbahce'yi ve 3 maglubiyetle 3. sirada bulunan Galatasaray'i karsi karsiya getirecek mucadelede uzun zamandan beri sakatligi bulunan Nevin Nevlin takimimiz adina forma giyebilecek durumda, Galatasaray'da ise Sophia Young'un durumu belirsizligini koruyor. Bu macin bir baska onemi de eski kocumuz Z.K'yi bir defa daha Caferaga'da misafir(!) edecek olmamiz.
Haftanin son maci ise haftalardir yuzumuzu guldurmekten uzak olan futbol takimimizin. Bu haftasonu oynanacak maclar icerisinde kagit uzerinde en kolayi olmasi beklenen fakat yasanan olumsuzluklar neticesinde en azindan benim nazarimda haftanin en zor maci. Kadikoy'de saat 19:00'da baslayacak karsilasmada Fenerbahce'mizin rakibi ligde son dakika goluyle maglup ettigimiz, kupada ise oldukca cekismeli gecen bir mucadele sonrasinda sahadan 4-3'luk skorla galip ayrilan Antalyaspor olacak.
Bu zorlu haftayla ilgili son soz ise yine tribunlerden gelsin; "O forma icin biz oluruz, siz savasin yeter..."
Hazırlık Maçları Üzerine
Çarşamba akşamı malumunuz hazırlık maçları vardı. TV'de izleme şansım olanlardan italyan kanalında italyanca yayınlanan İtalya-Kamerun maçını es geçip Almanya-Arjantin maçı öncelikli olmak üzere Fransa-İspanya maçını da takip etmeye çalıştım dönüşümlü olarak da olsa.

Kısaca Almanya'ya da değinecek olursak; kağıt üzerinde fena bir kadroları yok ama Avrupa şampiyonasındaki gibi ya da bir önceki Dünya Kupası'ndaki gibi hırslı görmedim onları. Tabi sonuçta bir hazırlık maçı idi ama rakip de Arjantin'di. Defansın göbeği ve hücum hattında 2 Türk oyuncu ile kısmen Türklerin de desteğini alacaktır Almanya kupada. Mesut ileride gayet etkili oluyor yeter ki ortasaha biraz destek versin. Defansın göbeğindeki Serdar'ın daha tecrübeye ihtiyacı var ama yine de Löw onu kupaya kadar hazırlayacaktır eminim. Podolski, Schweinsteiger, Ballack ve Klose'nin etkisiz oyunları Almanya'nın topu ayağında tutmasına rağmen etkili olamamasına ve gol ya da gol pozisyonları bulamamasına neden oldu. Ama yine de Lineker'in söylediği gibi: "Futbol, 22 kişinin 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur".

İspanya ise kendinden emin. Barça ve Madridliler'den oluşan defans sağlam. Xavi, Iniesta, Alonso, Senna, Busquets, Silva, Fabregas, Navas gibi isimlerle hem güçlü hem de alternatifli bir orta sahaları var. Bizim Güiza da dahil Torres ve Villa ile de hüzum hattında gayet etkili olabilirler. Kulüpler bazında en üst sıralarda yer alan ispanyollar milli takım düzeyindeki şanssızlıklarını Güney Afrika'da kırabilir ve mutlu sona ulaşabilirler. Görünen o ki bunun için en güçlü adaylar şu anda.

Etiketler:
2010 dünya kupası,
almanya,
arjantin,
fransa,
güney afrika,
ispanya,
maradona
4 Mart 2010 Perşembe
Final 4'a 1 Kala...

Zarechie Odintsovo:0 - Fenerbahce:3
Alinacak her setin hatta her sayinin oneminin oldugu boylesine bir macta, hem de deplasmanda hem de bir Rus takimina karsi Final 4 mucadelesine cikacaksin ve 0-3 ile Final 4 biletini cebine koyup doneceksin. Bu kadari ancak Sari Meleklere yakisirdi, yakisti da...
Zarechie Odintsovo da bu skordan sonra onumuzdeki hafta Istanbul'a gelecegine, dogrudan Antalya'ya gitsin, en azindan oyuncular ve teknik kadro tatil yapmis olur...
3 Mart 2010 Çarşamba
Çok Biliyorsunuz!
Öyle veya böyle gazetelere göz gezdirirken doğru düzgün birşeyler bulabilirmiyim diye bakınıyorum hergün. Ama nerdeeee. Varsa yoksa ahkam kesenler, boş konuşanlar, saçma iddalar vs. vs.
Alın size 2 örnek.
Atilla Gökçe efendi bugün "Fenerbahçe'nin Formülü Yanlış" başlıklı yazısında takımdaki bütün yabancıların latin kökenli olduğundan ve bunların da takıma bir aidiyet duygusunun olmayışından ve takımın asıl sorununun bu olduğundan bahsediyor. Neymiş efendim türk futbolcular olacakmış bu aidiyet duygusunu oluşturacak. Onlar da bu özelliği gösterememişler.
Be adam ülkelerinde yabancı sınırlaması olmayan ve takımlarında tek tük yerel oyunculara rastlanan ve buna rağmen dünyanın en büyük kulüpleri olarak anılan kaç takım var otur da onları bir say. Belki sonra boş konuşmayı, laf olsun diye yazı yazmayı bırakırsın. Takıma, yönetime, Aziz Yıldırım'a kulp takmaksa niyetin bari bunu elle tutulur bir sebebe dayandır.
Bir de büyük Denizli var. Kendi takımının, futbolcusunun ne halde olduğuna bakmadan sağa sola bok atan. Neymiş Daum'un sisteminde Güiza’nın başarılı olması zormuş. Beşiktaş’ta oynasaymış kendisi Güiza'yı kral yaparmış. Yıldız oyuncuları değerlendirmekte üstüne yokmuş.
Kimin ne mal olduğunu gayet iyi biliyoruz biz Sayın Denizli. Ama çok istiyorsan Güiza'yı, al senin olsun, tepe tepe kullan.
Alın size 2 örnek.
Atilla Gökçe efendi bugün "Fenerbahçe'nin Formülü Yanlış" başlıklı yazısında takımdaki bütün yabancıların latin kökenli olduğundan ve bunların da takıma bir aidiyet duygusunun olmayışından ve takımın asıl sorununun bu olduğundan bahsediyor. Neymiş efendim türk futbolcular olacakmış bu aidiyet duygusunu oluşturacak. Onlar da bu özelliği gösterememişler.
Be adam ülkelerinde yabancı sınırlaması olmayan ve takımlarında tek tük yerel oyunculara rastlanan ve buna rağmen dünyanın en büyük kulüpleri olarak anılan kaç takım var otur da onları bir say. Belki sonra boş konuşmayı, laf olsun diye yazı yazmayı bırakırsın. Takıma, yönetime, Aziz Yıldırım'a kulp takmaksa niyetin bari bunu elle tutulur bir sebebe dayandır.
Bir de büyük Denizli var. Kendi takımının, futbolcusunun ne halde olduğuna bakmadan sağa sola bok atan. Neymiş Daum'un sisteminde Güiza’nın başarılı olması zormuş. Beşiktaş’ta oynasaymış kendisi Güiza'yı kral yaparmış. Yıldız oyuncuları değerlendirmekte üstüne yokmuş.
Kimin ne mal olduğunu gayet iyi biliyoruz biz Sayın Denizli. Ama çok istiyorsan Güiza'yı, al senin olsun, tepe tepe kullan.
Etiketler:
atilla gökçe,
Fenerbahce,
Guiza,
medya,
mustafa denizli
2 Mart 2010 Salı
Subat'a Dair...


Etiketler:
amator branslar,
basketbol,
Fenerbahce,
futbol,
voleybol
Juventus:0 - Fiat Iscileri:2

Fabrizio Miccoli
Kaynak: sendika.org
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)