2010 dünya kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2010 dünya kupası etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Temmuz 2010 Salı

Dünya Kupası Fantezi Lig Sonuçları

Dünya kupası İspanyolların zaferiyle sona erdi. Her ne kadar finalde Hollanda’yı desteklemiş olsam da kupayı bugüne kadar kazanmamış bir takımın kazanması iyi oldu. Aslında İspanya bu jenerasyonuyla kupayı kazanmayı hak ediyordu. Ama yatıp kalkıp Villa’ya dua etsinler. Tabi portakallar da Sneijder’e.

Kupayla beraber Romantik Kanaryalar Fantezi Futbol Ligi ve Tahmin Ligi de sona erdi. Klasik Lig’de ruyatakım’ın yönettiği illiniKars şampiyonluk ipini göğüslerken, bendenizin yönettiği DiegoL ikinci ve burun farkıyla tarjeta’nın yönettiği Gold Squadron üçüncü oldu.
World Cup Mode’da ise; çeyrek finalde raistlin07’yi ve yarı finalde dreamascan’ı eleyen bendeniz ve çeyrek finalde hoamca’yı ve yarı finalde zephrum’u eleyen ruyatakım finalde karşı karşıya geldi. ruyatakım yine burun farkıyla şampiyonluk ipini göğüsledi. Üçüncülük ise zephrum’un oldu.
Head to head kapışmada ise, bendeniz 6 galibiyet, 1 mağlubiyet ve toplam 18 puanla ilk sarıda yer alırken, 4 galibiyet, 2 mağlubiyet ve toplam 12 puanlı 2 takımdan Gold Squadron ikinci, zapatistaspor üçüncü oldu.
Serkane, hoamca, zephrum, salih06 ve alkolik’in turnuvadaki performansları ise tüm izleyenlerde hayal kırıklığına neden oldu. Kendilerinin daha çok çalışıp bir dahaki turnuvada daha iyi yerlerde olmasını diliyoruz.

Romantik Kanaryalar Tahmin Ligi’nde ise tam anlamıyla raistlin07 rüzgârı esti tüm turnuva boyunca. Serkane ve hoamca’nın yaptığı ataklar da yetersiz kaldı raistlin07’yi tahtından indirmeye. Kendisi açık ara önde tamamladı klasik tahmin ligini. Hoamca ikinci, Serkane ise üçüncü oldu.
Bendeniz ise çok kötü bir tahmin ligi geçirdim. Son dönemeçte tarjeta’ya da geçilerek ancak beşincilikle bitirebildim ligi. Buna rağmen World Cup Mode’da en yüksek puan aldığım tur olan çeyrek finalde raistlin07’yi kupa dışına iterek büyük bir sürprize imza attım. Ancak yarı finalde hoamca’ya 8 puan farkla geçildim ve üçüncü oldum. Hoamca ise finalde rapidos17’ye yenilerek ikinci oldu.
Tahmin Ligi kafa kafaya kapışmasında ise, raistlin07 son turdaki atağıyla aynı puanda olmalarına rağmen Serkane’yi averajla geride bırakarak yarışı önde tamamladı. Bendeniz ise 7 maçta sadece bir galibiyetle son sırada yer aldım.

Son olarak, bu oyuna başlamama sebep olan Arkhe’ye teşekkür ederek blogumuzu temsilen sadece benim ve tarjeta’nın katıldığı Arkhe Ligi’nin son durumu hakkında bilgi vereyim. 38 kişilik ligi bendeniz 7., tarjeta ise 13. sırada tamamladı. Turnuvaya kötü başlayan Arkhe ise yaptığı ataklarla üçüncülüğe kadar tırmandı. World Cup Mode’da ise maalesef ki ilk eleme maçlarında tarjeta ile karşı karşıya geldik. Erken final niteliğindeki bu karşılaşmayı bendeniz kazanarak finale kadar çıktım. Finalde ise Arkhe Lig’inde Arkhe’yi yenmek olmaz diyerekten ikincilikle yetindim. Arkhe head to head kapışmada ise aynı puana sahip olmamıza rağmen bendeniz averajla 9. sırada yer alırken tarjeta ise 11. sırada yer aldı.

Bir dahaki dünya kupasını 4 yıl beklememiz gerekecek ama fantezi futbol için bu kadar beklememize gerek yok sanırım. HoAmca, Şampiyonlar Ligi ve Süper Lig’de kapışmaya devam edebileceğimizi söylemişti. Umarım bu defa daha çok, daha aktif bir katılımla daha güzel bir muhabbet olur.

Bu da bendenizin Panini Virtual Sticker Album'ü...Eksiksiz...

21 Haziran 2010 Pazartesi

Yıllar yılı dert yolunda...

"Ne ilk ne de sonuncusun"
demişti HoAmca senin için.
Ben de devamını getireyim...

Kahrediyor hayat seni
Sen o.ç.'sun...

17 Haziran 2010 Perşembe

İlk Maçlar Üzerine Kısa Kısa

Daha fazla gecikmeden ilk maçlara dair aldığım kısa notları aktarayım hemen.

- Açılış maçından sonra Fransa'nın gruptan çıkamayacağını düşünerek G.Afrika ve Meksika'nın grupta ilk 2'de yer alacağını öngörmüştüm. G.Afrika'nın kondüsyonu ve mücadele gücü iyi görünmüştü. Ama gol atmaktaki sıkıntıları 2.maç sonunda onları biraz sonra başlayacak Fransa-Meksika maçına bağlı olarak kupanın dışına itebilir. Meksika'dan daha ümitliydim ama ancak bir duran topla bulabildiler golü. G.Dos Santos takımda ön plana çıkan oyuncuydu.

- Uruguay'ın kalecisini gayet beğendim. OrKa da izlediyse maçı sevmiştir. Zira genç topu oyuna eliyle veya ayağıyla çok iyi sokuyor. Fransa karşısında birşeyler yapmasını beklediğimiz iyi ayakları sessiz kallmıştı ama G.Afrika maçında o ayaklar konuşmaya başlayınca turun kapısını aralamış oldular. Suarez ilk maç da olmasa da 2.maçta kendisini gösterdi. Fransa ise tamamen etkisizdi. Domenech, Anelka'yı Henry ile Gourcuff ise Malouda ile değiştirdi. Oysa Govou bütün maç boş boş dolanmıştı. Ve hala sahada 2.maç için. Fransa'nın tecrübesi ile gruptan çıkacağını düşünmüştüm kupa başlamadan ama bugün birşeyler yapamazlarsa mümkün değil. Anelka tek oynamamalı.

- Yunanistan ilk maçta doldur Gekas'a adam sürünsün orada felsefesiyle oynamıştı. Grup sonuncusu olacaklardı ama bugün sadece ilk 20 dakikasını izleyebildiğim maçta Nijeryalı oyuncu kırmızı kartı görüp maçı Yunanistan'a verince şanslarını devam ettirdiler. Kalecileri yan toplarda çok kötü. G.Kore kendini bilerek çok akıllı oynadı Yunanistan'a karşı. Kontraataklara mümkün mertebe kalabalık çıktılar ve etkili oldular. Sürprize imza atabilirler.

- Arjantin ilk maça hızlı başlayınca umutlarımız arttı ama sonrasındaki etkisiz oyunla endişelenmeye başladık. Di Mario ve Jonas'tan hiç hazzetmiyorum. Diego'yu da anlamıyorum Jonas sağ bek oynuyor. Zanetti'nin tırnağı olamaz, olamayacak da. Di Mario oyundayken Maxi'nin kenarda oturmasını anlamıyorum. Milito'nun ve Agüero'nun yedekte beklediği kadroda Palermo'nun ne işi var onu da anlamıyorum. Cambiasso olsa güzel olmaz mıydı? Garibim Mascherano'ya yardımı dokunurdu biraz. Higuain ilk maçta etkisizdi ama bugün kendisini 3 gol atarak gösterdi. Yine de hala diyorum benim ilk tercihim Milito olurdu.

- İngiltere'de gruptan rahat çıkar dediklerimdendi ama fiyasko ile sonuçlandı ilk maçları. Hiç üretken değillerdi, olamadılar. Yıllardır çektikleri kaleci sıkıntısını çekmeye devam ettiklerini net olarak gördük. ABD'de pek parlak bir oyun sergilemedi ama gruptan çıkacaklarını düşünüyorum. Bunu bir şekilde yapıyorlar. Kalecileri gayet iyi ve etkili olabilecek futbolculara da sahipler.

- Cezayirli insanlar tanıdığım ve onların kupaya katılma sevinçlerine şahit olduğum için sanırım Cezayir'in bir sürpriz yapıp gruptan çıkmasını diledim. Ama ne Cezayir ne de Slovenya doğru düzgün bir oyun sergileyemediler. Sahadaki 22 kişiden göze çarpan sadece Cezayir'in sol beki Belhadj.

- Sırbistan'ın kadrosu kağıt üzerinde oldukça kaliteli görünüyordu kupa başlamadan. Ama fizik gücü yüksek Gana karşısında etkisiz kaldılar. Hele Krasic. Fener için adı geçerken bu oyununu gördükten sonra sakın gelemsin diye düşünmedim değil. En çok Jovanovic dişe dokunur bir oyun sergiledi ve biraz da Pantelic. Gana da ise defanstaki Pantsil ve forvetteki A.Gyan sonraki maçlar için takımın etkili olabilecek isimleri olarak göründü.

- Japonya diğer Asyalılar gibi dikkatli oynadı ve maçı kazanarak iyi bir başlangıç yaptı. Kamerun'da Eto'o dan çok Webo'dan ümitliydim oysa. Danimarka'nın fena bir kadrosu yok bence.

- İtalya, Fransa'dan beter. Gruptan çıkamazsa hiç üzülmeyeceğim bir takım. Slovakya Yeni Zelanda'nın son dakikadaki gole engel olabilse büyük avantaj yakalayacaktı. Paraguay ile Slovakya'nın çıkmasını isterim gruptan ama İtalya bir şekilde çıkacaktır.

- Almanya ve Hollanda temiz, makina gibi tıkır tıkır. Almaya'da özellikle Mesut göz doldurdu ilk maçta. Bütün forvetler gol attı.

- Portekiz Fildişi maçı beklenenin çok altındaydı. Drogba'nın yokluğu ile alakalı değil ama ben gruptan Portekiz'in ve Brezilya'nın çıkacağını düşünüyordum. Ama Portekiz ilk maçta etkisiz kalınca bir üst tur 2 takım için de hala ortada. Brezilya ise mahallenin çocukları ile oynar gibi oynadı, umursamaz. Tat vermediler pek fazla. Elano'nun yerine Ronaldinho'yu banko oynatırım. Robinho ve Maicon en etkili isimlerdi. K. Kore'nin attığı gole ise onlar kadar sevindim. Atanın benim kadromda olmasının dışında mahallenin çocuklarının gol atmaları ve bu gole sevinmeleri beni de mutlu etti.

- Şili maçını yarım yamalak izleyip bağlantının kesildiği anlarda canlı anlatımdan takip ettim. En güzel maçlardan birisiydi. Honduras da Şili'ye ayak uydurmaya çalıştı, karşılıklı ataklar vardı. Ama Şili'nin gerçekten etkili isimleri varmış kadrosunda, Vidal, Sanchez, Fernandez, Isla. Gruptan çıkarlar umarım. İspanya ise açılış maçlarındaki en büyük şoku yaşadı. İyi hazırlanmış bir İsviçre buldu karşısında. Eren ve Gökhan iyi oyun çıkardılar. Böyle bir Şili varken de grupta İspanya'nın işinin hiç de kolay olmadığını söyleyebiliriz sanırım.

16 Haziran 2010 Çarşamba

Dünyanın Zurnası

Kimi düğün telaşında, kimi sevda yollarında 4 yılda bir gelen şenliği de kovalayınca, bilgisayarın başında zaman geçiresi gelmiyor blog ahalisinin.

Bazen işten, bazen eşten, çokça da kendimizden feragat ederek geçtiğimiz ekranın başında aradığını bulan olmadı henüz. Güney Afrika – Meksika maçı ışık vermişti ama devamı gelmedi. Nefret ettiğim (Federal) Almanya’ya denize düşenin yılana sarıldığı gibi sarıldım. Formaları bile sevimli geliyor artık, 90’ı ve Brehme’yi hatırlatmayın yeter. Hepsi birer Klinnsmann gözümde. Arjantinliyiz tabi ki ; umudu da kesmiş değiliz. Bunun yanında Uruguay , Paraguay, Gana, Fildişi , Kuzey Kore, Şili tekmili birden taraf olduklarımız. Ama biraz da futbol be kardeşim. İple çekiyoruz İspanya sahaya insin artık diye. Öyle istatistiklere takmış değilim, az gol olması da dert değil, gol atmaya çalışan yok yahu.

Bir de Jabulani meselesi var tabi. Her turnuva öncesi gına geldi bundan da, ortada futbol oynanmayınca konuşulacak şeyler toplar, havalar, formalar oluyor. Her turnuvaya bir top tasarlanmasına karşıyım, futbolun asli unsuruyla bu kadar oynanmaz. Hiç değiştirmeseniz, sokaktan top alsanız oynasanız nolur: bu kadar olur. Benim mikasamla gol atamayacak adam zaten bu işi bıraksın . Oynamak isteyen yine oynuyor, misal elin oğlu Mesut.

Tatsız tuzsuz futbol yetmezmiş gibi maçların öncesinde ve sonrasında TRT’nin stüdyo işkencesi, Muhsin Ertuğral ve sürekli sırıtan sunucular; maç sırasında ise Üründül zulmü bokun üstüne tüy dikti. Hele sahada gezen adamlardan rahatsız olan elitler konuşuyor ya, ciplerinin benzini Yenidoğan’da biter inşallah. Bir de en büyük sıkıntımız vuvuzelalarmış gibi her fırsatta anmaları/anlatmaları hatta öttürmeye çalışmaları var… Kurban olayım o zurnalara; beterin beteri varmış. Abidin Aydoğdu nerdesin?

10 Haziran 2010 Perşembe

Futbolun Romantizmi....

Ana tema romantizm ise, futbolun romantizmidir Dünya Kupası...

Her dört yılda bir Halit Kıvanç'ın duru sesini duymaktır Dünya Kupası ve her defasında sıkılmadan dinlemektir 17 yaşında kendi halinde bir köşede duran siyahi gençle dünyada ilk röportajı yapışının hikayesini...

Puşkaşlı efsane Macaristan'ın trajik finalidir Dünya Kupası, futbolun 22 kişiyle oynandığı ama sonunda hep Almanların kazandığı...

Pierroların olmadığı zamanlarda İngiltere'nin üst direğe çarpıp kale çizgisine düşen topudur Dünya Kupası bugün bile tartışılan...

Cruyff''lu Hollanda'dır Dünya Kupası, total bir şekilde futbolu değiştiren...

Baggio'nun kaçan penaltısıdır Dünya Kupası, kaçan her penaltıdan sonra hatırlanan ve hatırlatılan...
Futbolun en saf halidir Dünya Kupası. Bir arada yılda 60-70 maç yapıp makine düzeninde oynayan kulüp takımlarına inat gerçek yıldızların sahnesidir...

Ve biz romantikler için çokça Tanrı'nın elidir Dünya Kupası. Her dört yılda bir yaşanan romantizmdir açık mavi ve beyaz çubuklu forma...
Yarın sahne tekrar açılıyor Güney Afrika'da ve romantikler fısıldıyor usulca...

VIVA ARGENTINA...

5 Mart 2010 Cuma

Hazırlık Maçları Üzerine

Çarşamba akşamı malumunuz hazırlık maçları vardı. TV'de izleme şansım olanlardan italyan kanalında italyanca yayınlanan İtalya-Kamerun maçını es geçip Almanya-Arjantin maçı öncelikli olmak üzere Fransa-İspanya maçını da takip etmeye çalıştım dönüşümlü olarak da olsa.
Arjantin kazandı kazanmasına ama sahaya çıkan ortasaha ile nasıl kazandılar ben de şaşırdım açıkçası. Tabi ki bunda Almanya'nın etkisiz oyununun rol aldığını da belirtmek lazım. Ama dünya kupasında formasını sırtımıza geçireceğimiz Arjantin'in bütün maç boyunca topun kontrolünü Almanya'ya bırakması. Ortasahasının etkisizliği ve yetersizliği ile kağıt üzerinde gayet iyi olan hücum hattının da etkisiz kalması haziran ayı için beni umutsuzluğa itiyor. Gutierrez, Veron, Di Maria ortasahası tam anlamıyla rezaletti. Sağ ve sol kanat yoktu. Veron'un zaten ahı gitmiş vahı kalmış. Gutierrez ve Di Maria'nın yerine bizim Uğur'u koy daha iyi oynar. Burada Diego'nun tercihlerini tekrara gözden geçirmesi gerekir bence. Ne bileyim neden bir Maxi yok kadroda mesela ya da Cambiasso, Riquelme. Diego'nun kişisel çekişmeleri ortasahayı yok etmekle kalmıyor bir yandan da ileri hattın etkili olmasını engelliyor ki; o ileri hattında Tevez, Messi, Agüero, Higuan gibi gerçekten tehlikeli adamlar var. Gutierrez'in bir tek artısı güçlü fiziki özelliklerini kullanarak defansına yardım etmesi. Bunun dışında Heinze, Samuel, Demichelis, Otamendi, Burdisso, Rodriguez'den oluşan defans hattı ilerleyen yaşlarına ve kısıtlı yeteneklerine rağmen Mascherano'nun da onlara katılması ile canla başla mücadele edip Almanya'ya boş alan bırakmamaya çalıştılar. Yer yer sertliklere başvurdular ama gol yemeden maçı bitirmeyi bildiler. Defans yapabilmeleri sevindirici ama kupada Almanya böyle oynamaz.

Kısaca Almanya'ya da değinecek olursak; kağıt üzerinde fena bir kadroları yok ama Avrupa şampiyonasındaki gibi ya da bir önceki Dünya Kupası'ndaki gibi hırslı görmedim onları. Tabi sonuçta bir hazırlık maçı idi ama rakip de Arjantin'di. Defansın göbeği ve hücum hattında 2 Türk oyuncu ile kısmen Türklerin de desteğini alacaktır Almanya kupada. Mesut ileride gayet etkili oluyor yeter ki ortasaha biraz destek versin. Defansın göbeğindeki Serdar'ın daha tecrübeye ihtiyacı var ama yine de Löw onu kupaya kadar hazırlayacaktır eminim. Podolski, Schweinsteiger, Ballack ve Klose'nin etkisiz oyunları Almanya'nın topu ayağında tutmasına rağmen etkili olamamasına ve gol ya da gol pozisyonları bulamamasına neden oldu. Ama yine de Lineker'in söylediği gibi: "Futbol, 22 kişinin 90 dakika boyunca mücadele ettiği ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur".

Gelelim Fransa-İspanya maçına. İspanya FIFA listesinde ilk sırada olmasının sebebini ortaya koyan bir oyun oynadı Horozlara karşı. Fransa'nın kadroya bakıyorum, gayet iyi diyorum ama sahadaki oyun o kadar iç açısı değil malesef. Hele bir de kupaya Henry'nin eliyle asist yaptığı gol ile katılmış olmaları onları herkesin gözünde antipatik yapmışken oynadıkları oyun da kötü olunca Stad de France'da kendi evlerinde oynadıkları hazırlık maçlarında dahi tribünlerden tepkiler yükseldi maç içerisinde zaman zaman. Sadece sağ kanatla Sagna ve ilerde Anelka birşeyler yapmaya çalıştılar ama yetmedi bir gol çıkarmaya ve 2 gole engel olmaya.

İspanya ise kendinden emin. Barça ve Madridliler'den oluşan defans sağlam. Xavi, Iniesta, Alonso, Senna, Busquets, Silva, Fabregas, Navas gibi isimlerle hem güçlü hem de alternatifli bir orta sahaları var. Bizim Güiza da dahil Torres ve Villa ile de hüzum hattında gayet etkili olabilirler. Kulüpler bazında en üst sıralarda yer alan ispanyollar milli takım düzeyindeki şanssızlıklarını Güney Afrika'da kırabilir ve mutlu sona ulaşabilirler. Görünen o ki bunun için en güçlü adaylar şu anda.

Son olarak; gecenin toplu sonuçlarına baktığımızda şaşırtıcı skorlar var denebilir. Fildişi'nin -ki birçoğumuz kupada onları desteklemeye niyetliyken- G.Kore'ye 2-0 ile boyun eğmesi, kupaya katılamayan Senegal'in Yunanistan'ı aynı skorla geçmesi ve yine kupaya katılamayan Bosna'nın Gana'yı 2-1 yenmesi gibi.

31 Aralık 2009 Perşembe

Yeni Yılınız Kutlu Olsun!

Bitti , bitiyor , ne çabuk geçti derken 2009'u da devirdik. Her senenin bir öncekinden çok daha güzel olacağına dair masallara inanmaya yaş artık musait değil. Lakin temenni etmek bile bir hoşluktur.

İstiyoruz ki; yeni yıl gideni aratmasın. Dunya geneline barış, ihtiyacı olana devrim getirsin, herkesin gönlüne göre bir iklim versin.

Arayan aşkı bulsun hiç bırakmasın; aramayan gününü gün etsin, hayat onun olsun. İsteyene hayat daha bir anlamlı, dopdolu olsun.

Top yine yuvarlak, ama kupalar bizim olsun. Futbolcularımız daha azimli, hakemler daha adil, yöneticilerimizin zihni açık olsun.

Bir de upuzun haziran - temmuz ayı isteriz. Dünya Kupası şöleni beklenildiğine değecek şekilde, yepyeni yıldızlarla, şaşırtan skorlarla, harika maçlarla gelsin , mümkünse gitmesin. Ezilenler mumkunse sahada ezmeyi bilsin.

Biz yeşil kalan çamlarımızla , sararan çınarlarımızla burada olacağız. Birilerinin buralarda dolaştığını bilerek paylaşmaya devam edeceğiz. Bekleriz...

Bu blogu okuyan güzel insan, kadehte rakı, közde biber. Senin de yeni yılın güzel, keyfin gıcır olsun...

Romantik Kanaryalar

15 Ekim 2009 Perşembe

Uruguay 0 - Arjantin 1...Geliyoruz!

"I can't say I enjoyed the game because I was aware throughout of how strong Uruguay were. I'd like to thank the players from the bottom of my heart because today was the day they made me a coach. I'd also like to dedicate our qualification to the people of Argentina, my family and to nobody else..."
Maradona

Tamam ahım şahım top oynamıyoruz ama yine de Arjantin'siz bir dünya kupası olmazdı. Yeni teknik direktör Maradona ile turnuva öncesinde 1 yıl zaman var. Herşey güzel olabilir. Formalarımız hazır, sıra biletlerde...

Lugano için üzgünüm ama şansları hala devam ediyor. Umarım onları da görürüz Güney Afrika'da.

11 Ekim 2009 Pazar

Arjantin 2 - Peru 1

Öldük öldük dirildik gecenin bu saatinde.

Gonzalo HIGUAÍN (48') (1-0)
Hernan RENGIFO (90') (1-1)
Martin PALERMO (90'+3) (2-1)

Maç sakin sakin al gülüm ver gülüm giderken son 20 dakikada önce rüzgar sonrada şiddetli yağmurla birlikte gaza gelen Peru göz gözü hatta kamera sahayı görmez bir haldeyken 90.dakikada golü buldu.

Bu beraberlikle Arjantin'in gruptaki şansının devam edip etmeyeceğine bakmak için bilgisayarı elime aldığımda ise sahneye Palermo çıktı ve 90+3 te başta Maradona olmak üzere tüm Arjantinlileri hayata döndürdü, sevince boğdu.

O kadar ki; Maradona golü kendi atmışçasına yüzüstü kayıverdi ıslak çimlerin üzerinde. Tıpkı Serhat Akın'ın 4.golü attıktan sonra yaptığı gibi...

Gruptaki son durum ve kalan maçlar ise şöyle:

7 Eylül 2009 Pazartesi

Arjantin 1 - Brezilya 3

Yeğenler bizdeydi dün gece. Maç saatine kadar PES'te çarpıştık çocuklarla. Maçtan önce sahurumuzu yaptık sonra da geçtik televizyonun karşısına. 2 Arjantinliye karşı 1 Brezilyalı. Sevinen Brezilyalı olacaktı, maçın sonunu getirebilseydi eğer.

Tamam Brezilya'yı da severiz, belki sarısından, belki mavisinden, belki de her daim keyif veren güzel futbolundan ama Arjantin'in yeri başkadır. Hele de Diego takımın başındayken.

Messi'yi, Diego'yu, Arjantin'i yakından izlemek için 2010'da Güney Afrika'ya gitme hayalleri kurarken dün geceki mağlubiyet canımı sıkmadı değil, her ne kadar sıralamadaki yerleri değişmese de. Ve tabi ki hala şansları var hem de sonuna kadar ve inanıyorum ki Arjantinsiz bir dünya kupası izletmeyeceklerdir bize.