22 Temmuz 2009 Çarşamba

Sevgiliye Son Mektup...

“Değerli karıcığım.

Biz tarihi son görevimizi yerine getirirken, seni görmek isterdim. Öyle sanıyorum ki hiç haber verilmedi. Veya göstermelik olarak, bilinçli, gecikeceğiniz şekilde haber gönderildi. Bu namussuzlardan farklı bir şey de beklenmez. Göremedim diye üzülmene hiç gerek yoktur. Senden bunu beklerim. Ben hayatım süresince özellikle birlikte olduğumuz zamanlarda gerçek anlamda belli şeyler anlatmaya çalıştım. Ve bu uğurda gücüm oranında üzerime düşen görevleri yerine getirmeye çalıştım. Son olarak da halkımın mutluluğu uğruna canımı severek feda ediyorum. Bu görevimi yerine getirirken size ve halkıma layık olmaya çalışacağım. Son nefesimi verirken dahi köhne düzenin celladına fırsat vermeden halkımın mutluluk sloganını haykıracağım. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Senin bundan sonra özel yaşamın hakkında bir şey söylemek istemiyorum. Sana güveniyorum. Tek başına yapayalnız kalsan dahi doğruluktan, dürüstlükten ayrılmayacağına, namusluca yaşamını sürdüreceğine inanıyorum. Ayrıca sana ve halkıma armağan ettiğim Murat’a da yeterli ilgi göstereceğine, halkına yararlı olacak şekilde yetiştireceğine eminim.

Akyazı onurumuz. Yolumuz Akyazı’da düşenlerin yoludur.

Devrimciler öldü, yaşasın devrim.

Kahrolsun faşizm. Tek yol devrim.”

2 yorum:

S.erdem dedi ki...

30'umuza geldik nerede ise, ve ilk gençlik yıllarında bu insanlara olan önyargım tamamen ortadan kalktı, demek ki nedenmiş "Cahillikten",okumadığım için önyargılarım hep hakim oldu, düşünüyorum ben ne yapardım diye eğer aynı durumda olsam? ve artık eminim bende aynısı yapardım,son "Devrimci" ler O yıllarda kayboldu bence, geriye Kapitalizmin mirası bizler kaldık ve biz bence çocuklarımıza gerçeği göstermezsek onları eğitmezsek ,ileride daha kötüsü olacak. Güzel Halkım her geçen gün daha çok yitiriyor bir şeylerini, öz varlıklarını. Hak için, Adalet için savaşmayı unutuyorlar. Yoksulluk büküyor bellerini. Her iktidar kendi zenginlerini yaratıyor,kendi "ikoncan" larını ve Halkım fakirleşiyor, yozlaşıyor. Kim olursa olsun, eğer adalet ve "Hak" için savaşmış ve güzel hayatlarını kaybetmişler ise mekanları Cennet olsun.

Tarjeta Amarilla dedi ki...

daha once de 17 yasinda daragacina gonderilen Erdal Eren'in ailesine yazdigi mektubu paylasmisti alkolik blogda...benzer noktalar vardi o mektupta da...tam bagimsiz bir Turkiye istegi,bu yolda gozunu bile kirpmadan olume gidebilecek inanca sahip olma,gelecege yonelik umut ve fedakarlik bunlardan yalnizca bazilari...

1980'de amerika ve destekcileri bir nesli kirmak icin elinden gelen herseyi yapti bu ulkede hem de buna Turkiye Cumhuriyet'inin askerini, polisini,yargisini dahil ederek yapti bunu...bu topragin insanlarini yine bu topragin insanlarina kirdirtti...bu ilk de degildi, daha once dusulen tuzaklara birkez daha dusuldu...

bu topragin bu vatanin evlatlari dusledikleri tam bagimsiz Turkiye ugruna ciktilar daragaclarina...kimdi bunun kararini verenler, kimin gudumundelerdi, 17 yasindaki Erdal Eren'in kemik yasini 19 diye gosterenler kimlerdi, neye hizmet ediyorlardi...

yakin Turkiye tarihinin bu ulkede gizlenmesinin, okullarda anlatilmamasinin bir sebebi var, okullarda tarih derslerinde halen tarihte soyle savas kazandik boyle savas kazandiklar anlatiliyor... anadolu topraklarinin kultur medeniyetini anlatmak lazim cocuklara,neden-sonuc iliskilerini kurdurtabilmek lazim..zira anlatilan Kara Murat tarihiyle bir yere varilmaz...

Kisi kendi oturup da ya eyvallah siz bize bu kadar sey anlattiniz da bu ulkede neler oldu son 60-70 yilda kimse bundan bahsetmiyor bize ogretilmiyor demedikce, arastirmadikca ogrenmiyor...ozellikle 1980 sonrasinda dogan genclerin tamami degilse de bircogu maalesef bunu yapmiyor, kendilerine verileni kabul ediyor, sorgulamiyor, televizyonda, medyada kendilerine gosterilenleri aliyor, arastirmiyor... bunun sebeplerini ve dolayisiyla sonuclarini gormek lazim...ders cikartmak, gozleri acmak gerek ki ayni oyunlara bir daha gelmeyelim...