Sıkı sıkıya örtülmüş perdelerden gri bir aydınlık sızıyor salona. Siyah beyaz televizyondan gözünü alamıyor çocuk. Ekrandaki oyunla ilgili binlerce soru sormak istiyor ama babası ondan da büyük bir dikkatle izliyor görüntüleri. Tutkunun kıvılcımı o anda çakıyor ve uçup gidiyor tüm sorular.
Güneşli bir bahar öğleninde heyula gibi stadın merdivenlerinden çıkıyor, babasının elinden tutarak. İçini hareketlendiren bir yeşillik çıkıyor karşısına, devasa tribünleri doldurmuş rengarenk insanlar ve sesler, sesler, sesler...
Önce taraftar olmayı öğreniyor, tribünün kalbine yolculuk ederken. Binlerce kişi bir ağızdan sesleniyor yazdığı tezahüratı. Tehlikenin sınırlarına doğru bir deplasman serüveninden tanık olduğu korkunç cinayete, spor basınında kalem oynatmaktan profesyonel bir futbol takımıyla birlikte unutulmaz bir sezon geçirmeye varıyor seyrüseferi.
Futbol Nedir ki, yitirilmiş bir aşktan -belki de yitik bir ülkeden- kalan bir yabancılaşma öyküsü.
Güneşli bir bahar öğleninde heyula gibi stadın merdivenlerinden çıkıyor, babasının elinden tutarak. İçini hareketlendiren bir yeşillik çıkıyor karşısına, devasa tribünleri doldurmuş rengarenk insanlar ve sesler, sesler, sesler...
Önce taraftar olmayı öğreniyor, tribünün kalbine yolculuk ederken. Binlerce kişi bir ağızdan sesleniyor yazdığı tezahüratı. Tehlikenin sınırlarına doğru bir deplasman serüveninden tanık olduğu korkunç cinayete, spor basınında kalem oynatmaktan profesyonel bir futbol takımıyla birlikte unutulmaz bir sezon geçirmeye varıyor seyrüseferi.
Futbol Nedir ki, yitirilmiş bir aşktan -belki de yitik bir ülkeden- kalan bir yabancılaşma öyküsü.
Barış Tut'u ilk olarak Radikal Futbol'dan hatırlıyorum. Daha sonra henüz okuyamasam da Aykut Kocaman portresi çizen Kocaman Bir Adam ile duydum adını. Futbol Nedir ki de ise kendi hayat öyküsünü anlatıyor kısmen. 1 mayıs 1971 doğumlu. İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı mezunu. Karşıyaka ile başlayan futbol aşkı Beşiktaş ile devam ediyor. Kitapta bu aşkın nasıl başladığını, nasıl geliştiğini, spor basınına nasıl girdiğini ve orada neler yaşadığını anlatıyor kısa kısa. Futbol aşkı, taraftarlık ve tribün kültürü, spor yazarlığı ve spor basını üzerine yaşadıklarından esinlenerek yorumlar, eleştiriler de yapıyor yer yer. Özellikle de sonlara doğru spor basınına dair yazdıkları Ahmet Ercanlar'ı hatırlattı bana. Kitabı İzmir'de okumaya başlamam ise Barış Tut ile birlikte oralarda geziniyormuşum hissini tattırdı.
Kitaptaki 2 ilginç olay ise unutulmayacak cinsten;
Birincisi; Aykut Kocaman'ın portresini hazırlarken İstanbulspor'un Gaziantep deplasmanında futbolcular ve hakem ısınmak için sahaya çıkarken yaşanıyor. İstanbulsporlu Tolga hakem Mutlu Çelik'e başarılar diliyor çıkış tünelinde. Mutlu Çelik'in cevabı ise ilginç; "Tolgacığım, dikkat et seni bu maçta atacağım. İki yıl önce bir Samsunspor maçında Vural'a arkadan müdahale yapmıştın ama ben seni atamamıştım. Bugün bu hesabı kapatacağım".
İkincisi; ise burada.
3 yorum:
kitabı bitirince ver , kocaman bir adamı al.
kitabi istiyorsan getireyim cuma gunu.
kocaman bir adami zaten alacagim ama ondan once okunmayi bekleyen birkac kitabim var.
getir de okuyalım badi
Yorum Gönder