28 Aralık 2009 Pazartesi

Zil, Şal ve Gül

80 kuşağı sever nostaljiyi, eskileri, şimdilerde gençlerin pek dinlemediği sanat müziğini. Her geçen gün daha da güzel gelir bu şarkılar. Ud, keman, klarnet, kanun, darbuka...

Soğuk bir kış akşamı evlerinde oturmuş çaylarını yudumlamaktadırlar, otuzlarına merdiven dayamış bir kadın ve bir erkek. Erkeğin 2 günlük iş seyahati sırasında nedendir bilinmez kadın örgüye başlamıştır.

Kadın: Bere örüyorum.
Berenin kendisine örüldüğünü düşünen erkek gülümser.
Kadın: Ama sana değil, anneme.
Erkek:.......
Kadın: Acemiliğimi atayım bununla, sana da örerim. Hangi renk olsun?
Erkek: hmmm...renkli olsun.
Kadın: Sarı lacivert diyeceksin değil mi? :)

Bu arada erkek televizyonda zap yapmaktadır. TRT Müzik’te “Haydi Dostlar Vakit Tamam” adlı programa denk gelir.

Seni ben ellerin olsun diye mi sevdim?...

Ud, keman, klarnet, kanun, darbuka...
Programa kaptırıp kendilerini bere, örgü muhabbetini unutmuş çoktan eşlik etmeye başlamışlardır bu güzelim şarkılara.

Duydum ki unutmuşsun gözlerimin rengini...

TRT sanatçıları, birisi Tarkan’a benziyor, bir diğeri Muazzez Abacı’ya, bir başkası ise Ahmet Özhan’a. Sıranın başında ise Mustafa Keser abimiz.

Zil, şal ve gül...

Kadın: Zil, şal ve gül...
Erkek: !? Ben bilmiyorum bu şarkıyı be ihtiyar.
Kadın: İhtiyar mıyım ben?... Gözlüklerimi getirir misin? :)

Seninle tattım ben her mutluluğu
Bırakıp gidersen bil ki yaşamam
Ömrümden, canımdan ne istersen al
Gülü susuz seni aşksız bırakmam...

ile devam eden program, “Fikrimin ince gülü” ile kapanıyor.

5 yorum:

Tarjeta Amarilla dedi ki...

sabah sabah bloga gireyim dedim, karsimda mustafa keser'i gordum, kalbime iniyordu :D

Diego dedi ki...

o niye ki?

HoAmca dedi ki...

guzelmis ihtiyar.

Diego dedi ki...

aslında alttaki resmi size daha cok benzettim ben :)

Alkolik dedi ki...

yalniz evde çay içmek yerine kulup rakısı içseler; daha bi romantik olurmuş sanki...