21 Kasım 2008 Cuma

Diego'ya düğün hediyesi


(devam)

90'da vurdular kafeste kuşumuzu, içimiz yanıyor zannettik, asıl acıyı 94'te yaşadık. Yine herkesten iyi başlamıştı , yine herkesten guzel oyunuyordu oyununu. Birden karardı perde ve çekildi Diego. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu kim tartışmaları hep sürdü ama en çok sevileni en çok nefret edileni hiç değişmedi. Çatışmaların adamıydı, politik tarafsızlıkların, önümüzdeki maçlara bakacağızların, büyüklerimiz bilirlerin değil. Futbol dünyasının Tatar Ramazan'ı oldu, Fifa'nın , Havelange'nin oyunlarını bozdu. Yıllar sonra anlamsız bir kararla belirli bir rakımın uzerinde futbol oynanamayacağını buyurdu Fifa, ferman senin dağlar benimdir dedi, orada da gösterdi kendini Başkan Morales'le LaPaz'da oynadı topunu yıllar sonra. 3000 metrenin uzerinde rakımı olan başkentlerinde oynayamacaklardı artık Bolivar'ın mirascıları. Bu kararın alınmasında en etkili kuvvetlerden birisi kendi ülkesiydi oysa. Arjantin ve Brezilya rakımı yuksek olan Ekvador ve Bolivya'da kötü sonuçlar alıyorlardı sürekli, hatta Arjantin 1972-2005 arası galibiyet çıkaramadı La Paz'dan, o dönem de iki dünya kupası aldıklarını da hatırlayalım. Maradona'dan bahsederken bu kararı da inceleyelim arada. Fifa diyor ki 2750 metrenin üzerinde bir yerde maç oynanacaksa bir hafta adaptasyon sureci olmalıdır eğer yükseklik 3000 metre ve üzeri olursa bu süre de iki kafta olur. Saçmalık şu ki Bolivya'nın ortalama yükseltisi zaten 2500 metrenin üstünde, oralarda doğup büyümüş sporcular bir gun içinde deniz seviyesine uyum sağlayabilirler ama Fifa'nın güçlü ülkeleri mi zorluk çeker sadece ? İstatistiklere yazılarından ulastığım Times Online yazarı Marcotti buna ev sahibi avantajı derler diyor, ki katlılmamak elde değil. Yarın bir gün psikolojimiz bozuluyor, panik atak oluyorum topa bile vuramıyorum 100 binden fazla seyirci olunca diye şikayet gelse Maracana'da futbol yasaklanacak mı? Bu futbolcu sağlığını öncelikli görenler Amerika 94’te futbolcular çöl sıcağında maç yaparken neredeydi peki. Diego ordaydı onu hatırlıyoruz. Biraz ayrıntıya girdik ama Maradona'nın Fifa ile son sürtüşmesini atlamak olmazdı.

Tum bunlar neden bu kadar onemli ya da bu yazıda neden vurgulandı diye merak ediyorsanız soyleyeyim, birkaç gün önce İskoçya- Arjantin maçı oynandı , kulübede O vardı. Bolivya’da Fifa’ya baş kaldıran, Futbolun efendisine eliyle gol atan, dünya kupası maç saatlerinin Avrupalı televizyon müşterisine gore ayarlanmasına karşı duran , İtalya’da düzene kızıp Napoli’yi şampiyon yapan Diego kulübedeydi. Arjantin bir kez daha kupaya uzanmak için onun ilahi gücüne bel bağladı ya da teknik direktörlük görevini istediğinde mecbur kalmış da olabilirler, bizi yıkan da bu kararı oldu. Teknik direktörlük meziyetleri tam bir sır bir de üstüne bu kadar isyankar ol, Fifa en büyük kupasını sana verir mi be adam? Şimdi ondan beklediğimiz kalan ömrümüze yetecek bir kaç hatıra daha, bir gol sonrası Messi ile kucaklaşsın, haksız bir penaltı görüp attırmasın ya da yeni İngiliz neslini bir elçisi(damadı) vasıtası ile tokatlasın olmadı kolsuz tişört ile yer alsın kulübede kollarında görelim isyanı... Biz bununla yetinecek olsak da o kupayı onun elinde bir daha görmek; ihtimali bile yeter.


diegoryan günlük:


İskoçya : 0 Arjantin : 1 (Maxi Rodriguez)

19 Kasım 2008

1 yorum:

or-ka dedi ki...

dokturmussun:)