9 Eylül 2009 Çarşamba

09.09.2009

12 dev adamla başlayalım. Çok formda bir Tanjeviç; sahaya her şeyini veren, takım olmanın ve takım halinde oynamanın farkında bir milli takım. İsim olmadan herkes herkesin arkasını kolluyor. Takım sporlarında pek de başaramadığımız bir durum bu. Polonya' yı da geçtiler. Yolları açık olsun…
Hücumcuları Alman üst liginde korku salarken, savunmacılarından biri Rıza Çalımbay stoperi. Bosna’nın özeti bu. Gerek hücumcularının bugünkü dağınıklığı, gerekse Volkan’ın performansı savunma yönünden istediğimizi aldık. Biz hücum da ikense aradığımız, umduğumuz pozisyonları, özellikle ünlü olduğumuz dakikalarda bolca bulduk; ama olmadı. Suçu kime atarsanız atın ama statları harbiden uğurluymuş.

Yaşım itibarı ile Boşnak kavramını savaşla, acıyla, bir ülkenin parçalanması ile öğrendim. Kendi başlarına kaldıkları günden bu yana ileriye doğru yürüyorlar. Umarım baraj maçını da geçip festivalde yerlerini alırlar. Arjantin’den sonra destekleyebileceğimiz ikinci bir takım olur. Yugoslavya’dan doğan üç takımın (Sırbistan – Hırvatistan ve Bosna) şansı devam ediyor. Yugoslav altyapıları tekrardan çalışmaya başladı. Kulüplerimize duyurulur.
Ülkenin sporcular bunu yaparken büyüklerimiz neler yaptılar. Milli takım sorumlusu, sakin olup sakinleştirmesi gerekirken yine gerilimden medet umdu ve soluğu tribünde aldı. Acaba telsiz iletişimi sırasında mesaj sonlarında “tamam” demiş midir?

İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı ise bir gün önce Trakya da yaşanan sel felaketini CHP’li belediyelere yükleyip felaketten siyasi rant elde etmeye çalışırken, ertesi güne Allahın sopasıyla uyandı; ama son kez uyananlarda vardı 2010 kültür başkentinde. İstanbul’da yaşananları metre kareye düşen yağmurla ve insanların bilinçsiz ve tedbirsiz davranması ile açıklayıp partisine, genel başkanına ve yönetimine toz kondurmadığı gibi, ana muhalefet partisini felaketten siyasi rant elde etmeye çalışmakla itham etti.

7 yıldır tek başına iktidar olan genel başkanı, gayri milli şef RTE ise dere yataklarını ıslah etme gibi çalışmalarımız var ama yaptırmıyorlar; yaptırmayanlar bunu görsün gibilerinden bir şeyler saçmaladı. Yediniz, içtiniz, sömürdünüz, sattınız; kimse size engel olamadı da mevzu dere yataklarına gelince mi çektiler formanızdan. Hocam sarı kart nerde?
Doğa ile mücadelenin, doğa ile uyumlu yaşamanın ve barışık olmanın partisi, siyaseti olmaz; ilmi olur, bilimi olur, bilinci olur. Bu iş siyasetin ve manifestonun üzerindedir. Bir yaşam biçimidir. Değişik adamlar, değişik görüşler bu ülkede gerek yerel yönetimlerde, gerekse genel yönetimlerde rol aldılar. Sonuç hep aynı; milletimizin başı sağ olsun, devletimiz vatandaşın yanındadır; gereken yapılacaktır. Keşke bahsedilen bu gerekenler gerekmeden gerekenler yapılsaydı.

Karadeniz’de eskiler hep söyler; denizden, sudan çalmayın. Gün gelir fazlasıyla geri alırlar…

1 yorum:

S.erdem dedi ki...

Milli Takım tam anlamı ile fiyasko idi, bizim "ego" muzdan başka bir şeyimiz yok,,