22 Ocak 2009 Perşembe

Nazım, Ahmet ve TRT 6

Vasiyet
Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü,
Ölürsem kurtuluştan önce yani,
Alıp götürün
Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni...

Nazım Hikmet (Barviha Sanatoryumu-27.04.1953)

Anadolu'da bir köy mezarlığına sararan bir çınarın altına gömülmek istemişti usta, ama 3 haziran 63'ten beri Moskova'da Novo-Deviçye Mezarlığı'nda. 1951 yılında vatandaşlığından çıkarıldığı ülkesi tarafından tekrar vatandaşlığa alındı ölümünden 46 yıl sonra. Bunun üzerine mezarını da mı getirsek tartışmaları yaşandı son günlerde. Oysa belki de kendisi gayet mutlu orada, üstünde bir kırmızı gül dalıyla...

“Ben bu ödülü İnsan Hakları Derneği, Cumartesi Anneleri, tüm basın emekçileri ve Türkiye halkı adına alıyorum. Çok teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var; şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayınlayacağım albümümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum. Yayınlamazlarsa da Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını da bilmiyorum.”
Ahmet Kaya (Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni-10.02.1999)

Bu sözleri üzerine yaşananları herkes az çok hatırlıyordur sanırım. Başta Serdar Ortaç, Ercan Saatçi, Reha Muhtar gibi şuanda kendilerine bir sıfat bulamadığım daha sonraları da Hürriyet, Kanal D kısacası kendisine hiç ama hiç bir sıfat bulamadığım Aydın Doğan, bu provokasyona ve linç girişimine devam ederek bir sanatçıyı daha belki de hepimizden çok sevdikleri memleketinden uzaklara sürüklediler. 16 Kasım 2000'de O da kalp krizinden öldü Nazım gibi, ve yine onun gibi memleketinden uzakta, Pere-Lachaise mezarlığında, Yılmaz Güney'e, Edith Piaf'a komşu olarak yatıyor mezarında.

tarifi imkansız acılar içindeyim
gurbette akşam oldu yine rüzgar peşindeyim
yurdumdan uzak yağmurlar içindeyim
akşam oldu...sürgün...susuyor


Nazım tamam da Ahmet'ten neden bahsettiğime gelince; Neredeyse onun da vatandaşlıktan çıkarılma aşamasına gelmesine sebep olan kürtçe şarkılar yayınlayacak olan daha doğrusu başta kürtçe (kurmanci, sorani) olmak üzere zazaca, arapça ve farsça yayın yapacak olan TRT 6'nın yayın hayatına başlaması. Yaklaşık on yıl önce, kürtçe şarkı söyleyeceğini ve bunun yayınlanmasını istediğini söylediğinde linç edilmek istenen bir adam ve şimdilerde kürtçe yayın yapacak olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu kanalı. Sanki olsa da olmasa da bu şarkılar söylenmiyormuş ve dinlenmiyormuş gibi !

Memleketiiiimmm Memleketiiiimmm...

6 yorum:

HoAmca dedi ki...

Nazım...

Bu adamı bilen - bilmeyen, anlayan - anlamayan, okyan - okumayan çok sevmeye başladı. Tıpkı Deniz'lerin Mahir'lerin bir parka, bir tv dizisi yapılıp tüketilmeye çalışıldığı gibi Nazım'ı da tüketmeye çalışıyorlar. Ya da Yılmaz Güney gibi direnip direnip de artık bir yerde inkar edemediklerini kabullenme çabası da olabilir. Alpaslan Türkeş'le başlayan Nazım aşkı, Tayyip'le , onun karısıyla, bilimum işbirlikçi ve de en sonunda milletimizin tüm aziz vekilleri ile devam etti. Tüm yurtta bir Nazım uzlaşısı oldu. Ulusal değerler temelinde herkes sevmeye başladı Nazım'ı, ama hangi Nazım'ı. Sms tadında sevdiler O'nu, sevgilime bir Nazım okudum, Nazım'ın şarkısı çok güzel... YKY'den çıkan kitaplarında sansürleyerek okudukları, okuttukları Nazım'a pek bir hayranlar. Bugun sansürledikleri şiirlerini okusalar halkı askerlikten soğutmaktan haklarında dava açılır (pardon açılmaz). Madem o kadar seviyorsun Nazım'ı, kaldır sansürü, bilelim Nazım ne demiş nasıl yaşamış. O zaman sahip çık Nazım'a , inandığı değerlere. Olmadı mı , uymadı mı? Bir elbise giydiriyorlar Nazım'a, vatandaşlığından, mezarından önce o elbiseye bakmalı. Yani benim güzel ülkem, hayatı boyunca sınıf kavgası vermiş, anti-empreyalist safları dizeleri ile omuzlamış Nazım; vatanseverliği artık inkar edilemeyince bambaşka bir temelde değer buluyor, O'nun bir şiirini okuyan da sınıfsal kavgasını, eşitlikçi-sosyalist anlayışını değil vatanseverliğinden nemalanıyor. Hadi ordan. Bugün hayatta olsa seni vatandaş yaptık Usta hadi gel ülkene desek, hepimize bir Can Yücel küfürü savururdu.

Ahmet...

İstanbul'un allahsız iliklerime işleyen yağmuru yağıyordu öldüğünde, nasıl dedim bir daha şiir okumayacak bir daha şarkı söylemeyecek misin?
Bir acayip adamdı O. Duruşuyla, populerliğiyle ne sagcısına ne solcusuna yaranamadı. "Sagcılar da solcular da beni sevmiyor kim alıyor bu kadar albümü" demişti bi kere.Ben çok özledim Türkiye'li Kürt Ahmet'i.. O'nun sesini, O'nun şarkılarını dinlemeden geçmiyor bir günüm. Çatal Bıçak savaşında ise tamamen yanında saf tutarım Jet-Pa sponsorluklarında acaip bir Kral Tv çizgisine giriyordu ki yine tahmin edilemez bir çıkış yaptı. Aslını buldu diyelim. O bu vatanı, ben de O'nu çok sevdim. İşin özü budur.
"Öldüğümde arkamdan bu ülkeyi sevmedi demsinler, asla demesinler.."



Ercan'a gelince...Bu tiktak Ercan 2003 yılında "ben de solcuydum, Mahir Çayan öldüğünde tabutunu taşıyanlar arasındaydım, hatta beni de nöbetçi diktiler bir gece, su döktüm" demiş. Minik Dev-Ercan yaşıtlarına göre hayli iriceymiş anlaşılan, zira arkadaş 72'de 4 buçuktan 5 yaşında. Ahmet Kaya'ya karşı Türkçe'yi korumak adına çatal - bıçak ekibinin başkumandanı , 10.yıl marşının halay başı olan bu zat soyadını Saatchi yapıp "Rec by Saatchi" markasını yaratır eşsiz yapıtlarında. Ertuğrul'un damadı olması, spor yazarlığı, popzıtar jüriliği.. Ercan tutulacak yanın yok. Sırf Fenerlisin diye senin albümüne para vermiştim ulan ben.

HoAmca dedi ki...

Gülten Kaya röportajı vardı bir de geçen haftalarda, gelmişler Ahmet Kaya'nın kürtçe şarkısını klibini almış TRT şeşçiler, inceliyorlarmış. Uygun görülürse yayınlanırmış. Gülten Kaya'ya soruyorlar ne hissedersiniz?

- hiç bir şey

Daima Fenerbahçe! dedi ki...

hocam hadi nazım'ı geçtim ahmet kaya apo'yu özledim diye şarkı yapmayacaktı.

Adsız dedi ki...

Ahmet Kaya'nın apo posteri altında PKKnın simgesi zafer işaretini yaptığını görünce, Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım dediğinde, PKK ya yardım konserlerinde "kahpe T.C kurşunları " laflarını duyduğumda benim için bitmişti.

Çatal, bıçak az bile fırlatılmıştı...

Alkolik dedi ki...

Ergenekon kapsamına yakında bizde gireriz..En kotu 2 yil yatar cikariz..Cikincada siyasete atilir yada kitap yazariz:)Namimiz ve sanimiz alir gider..Turk siyasi hayatinda bizimde ufak bi yerimiz olur, hikayemiz nesilden nesile gecer:)))
Naim'a saygim ve sevgim sonsuz..
Ama Ahmet Kaya konusunda (turkiye cumhuriyeti ve turkiyelilige olan saygi ve sevgisi acisindan) benimde suphelerim var..

S.erdem dedi ki...

"Ay ışığında yanmış Yavrum benim, O yüzden beyazmış", Geldi geçti iste,