5 Kasım 2010 Cuma

Blaugrana'da Tarihi Galibiyet...

Karşılaşma öncesi maç hakkında konuşurken kazanacağımıza dair içinde en az umut taşıyan doğruyu söylemek gerekirse bendim. Hele Alkolik'in "Barca'yı 66 sayının altında tutabiliriz o zaman da kazanırız" demesi bana oldukça fantastik gelmiş, bu kadar iyimserlik de fazla demiştim içimden. Euroleague'de geçtigimiz sezonların yaralarını bir taraftar olarak üzerimde taşıyordum ve maçla ilgili iyimser beklentim Barca'nin 80 üzeri attığı bizim de 70'lerde atarak 10 sayı civarında bir farkla kaybedeceğimiz yönündeydi. Zira geçtiğimiz sezonlardan aklımda kalan Fenerbahçe erkek basketbol takımı kendinden güçlü rakipler karşısında daha maçın başında yelkenleri suya indiren ve herhangi bir direnç göstermeden yenilgiyi kabul eden bir takımdı. Üstüne rakip geçtiğimiz sezonun Euroleague Şampiyonu ve bu ligde 19 maçtır kaybetmeyen Barcelona olunca ve şimdiye kadar Palau Blaugrana'dan hiçbir Türk takımının galibiyetle ayrılamadığını da göz önünde bulundurunca çok da olumlu düşünemiyordum açıkcası.

Demlendiğimiz Kıtır'dan ayrılıp Alkolik'in evinde televizyonun karşısındaki yerimizi alana kadar maç başlamıştı ve ekrana yansıyan 5-2'lik bir Barcelona üstünlüğü vardı. Ancak sahada kendinden her zamankinden daha emin görünen ve Ukiç'in önderliğinde tempoyu kendi kontrolünde tutmaya çalışan bir Fenerbahçe vardı. Buna bir de savunmada Ömer Onan-Marko Tomas-Gasper Vidmar-Tarence Kinsey'in sertliği eklenince Barcelona karşısında maça tutunmayı başardık. Öyle ki 5.dakikada Ukiç'in basketiyle öne geçtikten sonra Barcelona'nın skordaki üstünlüğü ele alması bundan 23 dakika sonra Lakoviç'in bulduğu basketle olabildi.

3.çeyrekte Barcelona'nın savunmada vidaları iyiden iyiye sıkması skor bulmamızı zorlaştırıyorken bir de bunun üzerine buldukları 6-0'lık seri farkı 4 sayıya kadar çıkarmalarını sağladı. Bu dakikalarda önce Oğuz'un ve periyotun son saniyelerinde de Emir'in çok kritik basketleri takımı ayakta tuttu. Özellikle son haftaların formsuz ismi Emir Preldziç'in son saniye basketi maçın kırılma anıydı. 4.periyotun başlarında hakemlerin Barcelona lehine çaldıkları kolay düdüklerle takım faulü hakkımız bu periyotun hemen başlarında dolunca iş zora girmeye başladı diye geçirdim aklımdan ekran başında. Kaldı ki bu periyotta 16 sayı atan Barcelona bunların 8'ini Lorbek ve Mickael ile faul çizgisinden buldu. Ancak savunmadaki dik duruşumuz çalınan kolay düdüklere rağmen bozulmadı ve önce Mirsad'la sonra da Emir'le üstüste bulduğumuz 3 sayılık basketlerle skordaki üstünlüğü yeniden ele geçirmeyi başardık ve bu üstünlüğü de maçın sonuna kadar korumayı bilerek 61-69'luk sonuçla tarihi bir zafere imza attık.

Dün takımın verdiği mücadeleyi yukarıdaki fotoğraftan daha iyi anlatacak bir kare yoktur. Kısa uzun demeden takım olarak ribaund kovaladık hatta yanılmıyorsam ilk çeyrekte bir ara takımın aldığı 4 ribaundu da Ukiç çekmişti. Savunmada 40 dakika boyunca direnç gösterdik, rakibe kolay basket izni vermedik ve maç boyunca bir saniye olsun geri adım atmadık. Hep savunmasından dert yandığımız Greer bile her topa elini soktu ve ihtiyaç duyduğumuz anlarda sorumluluk aldı. Kinsey, Navarro'ya adeta kelepçe taktı. Ömer Onan her zaman bildiğimiz Ömer'di yine savunduğu oyuncuyu hayattan bezdirdi. Formsuz dediğimiz Emir çıktı en kritik anlarda şutlarını potaya gönderdi. Vidmar savunmanın temel taşlarından olduğunu bir defa daha ispatladı. Süre alan bütün oyuncular ellerinden geleni yaptılar, sadece Lavrinoviç beklediğimiz performansının uzağında kaldı. Yalnız bu maçta ayrı bir parantezi hakeden 2 oyuncu var; Ukiç ve Tomas. Hırvat ikili takımın hem sayı yükünü çektiler hem de takıma liderlik ettiler, özellikle çok net görülen bir şey var Ukiç koçun sahadaki gözü kulağı herşeyi. Koç demişken Sphaija ve Aydın Örs ikilisinin savunma takımı yaratacağını tahmin ediyorduk ama bu takımın daha henüz yolun başındayken Barcelona'yı Palau Blaugrana'da 61 sayıda tutması inanılır gibi değil.

Şimdi sırada Siena maçı var Sinan Erdem'de, grubun 2 namağlup takımı ünvanlarını korumak için mücadele verecek ve Fenerbahçe açısından da gerçek bir test maçı olacak. Fenerbahçe taraftarının bu maçta salonu doldurmaması için hiçbir bahanesi olamaz olmamalı, hele ki bu takım böyle mücadele veriyorken ve geçen seneden Siena'yla kapanmamış bir defter varken...

3 yorum:

Sheila Tequila dedi ki...

Benim katkılarımı unutmuşsun Tarjeta, ben mutfağa gitmeseydim o maçın işi zordu. Ayrıca Alkolik'in yemek sözünü de hatırlatayım buradan.

talen dedi ki...

O fotoğraf biraz da taktiğin sonucu. Haklısın, ilk çeyrek ekrana aldığımız 8 ribaundun 4'ünü Ukic'in aldığı yazılmıştı. Ukic sürekli içeri giriyor, kaçırsa da kendi ribaundunu kovalıyordu. Sphaija Barça'nın ribaund sorununu iyi kullandırdı.

OwNeR dedi ki...

aksam maci seyrederken inanilmaz keyif aldim. taktik olarak cok dogru isler yaptik ve macin neredeyse tamamini onde goturduk. bundan kaynaklanan baskiyi da cok iyi tasidik, kesinlikle panige kapilmadik ve geri adim atmadik. Kritik anlarda Ukic'in sogukkanliligi onemli rol oynadi. Oyuna giren herkes gercekten kazanmayi cok istiyordu. Tomas'in macin sonlarinda kacirdigi suttan sonra gidip koseden topu cevirdigi pozisyon takimin maci ne kadar istediginin acik gostergesiydi. Onemli olan bu seviyede oyunu gelecek maclarda da surdurebilmek. Siena maci cok ama cok onemli. Ortaya koyacagimiz mucadeleyle Barca galibiyetinin tesaduf olmadigini gostermemiz gerek.