1 Haziran 2010 Salı

Akşam Akşam...

Kalbimde çok sevda yoktur; Fenerbahce sevdasının karşılıksız sevdaların en büyüğü olduğunu yaşayarak bildiğimize göre de kalbimdeki sevdaların hiç birinin karşılığı da yoktur. Varsın olmasın; sevilmek için sevmek ya da sevinmek için sevmek bizim işimiz değil zira. Dinlemektir bizim sevdamız; dertlerine derman olabilmek, hayata karşı beraber durabilmektir. “Sağım solum sobe, saklanmayan ebe” felsefesinin kolaycılığı yoktur bizim sevdamızda. Gerekirse hep ebe oluruz. Amacımız saklanıp ebe olmamak değil; sevdiğimizin ebe olmasını engellemektir...

An itibarı ile; yarıştığı her branşta zirveye oynayan bir sevdamız var. Karşısında spor kulüpleri olduğu kadar, tek hedefe odaklanmış önemli marka ve kuruluşlar var. Bunun da ötesinde, zirve ile uzaktan yakından ilgisi olmayan kulüp ve kuruluşlar bile en büyüğe çelme takarak bu rekabette iz bırakmak istiyorlar. Bir de 70 milyonun içinde yarış ve rekabetle hiç alakası yokken, sevdamız başarısız olduğunda ortaya çıkan yancı bireyler var ki sormayın. Kahvedeki masa yancılarının bile bir adabı olur; bunlarda o da yok. Gün gelir, memleketteki aptal sarışınlar bile Fenerbahçe’yi konuşur...

Mayıs-haziran dönemindeki sonuçlar ne olursa olsun dik durmak da, övünmek de hakkımız. Bizim sevdamızın rengi de, adı da bellidir. Yarıştığı her branşta, bize yılın 12 ayı şampiyonluk telaffuz ettirir. Bizi, ezeli rakipleri olarak görenleri sahada ve salonlarda, karada ve denizde hezimete uğratmakla kalmaz; formadan formaya, renkten renge sokar. Fenerbahçelinin sevinmeye de üzülmeye de 24 saat hakkı vardır, daha fazla değil. Fenerbahçeli için her yeni gün yeni bir rekabet, yeni bir rakiptir...

Yarın da yeni bir gün, yeni bir rakip. Yarın sadece Efes'le değil mücadelemiz; yarın mavi – beyaz değil tek rakibimiz. Bununda ötesinde sadece bir spor kulübu ile de değil yarın mücadelemiz. Bu formayı giyen sporcularının emeğini, bu renklere sevdalı yüreklerin mutluluğunu kanunsuz ve ahlaksız yollarla çalan zihniyetle...

Önümüzdeki yıllarda da bu durum değişmeyecek. Unutulmasın ki yayın ihalesi öncesinde Aziz Yıldırım’dan medet umanlar, kulüpler birliğini bırakmaması için diplomasi yapanlarla, sezon sonuna doğru her fırsatta Fenerbahçe’ye dil uzatanlar aynı insanlar. Önce Fenerbahçe’den rant sağlamaya çalışıp, olmayınca düşman olanları da biliyoruz hepimiz. Fenerbahçe konuşarak, Fenerbahçe düşmanlığı yaparak hayatını first-class idame ettirenler var bu ülkede...

Sarı Lacivert sevdanın yanında bir sevda daha var yüreğimde, bu son satırda akşam akşam aklıma düşen. Belki de facebook’ta bir profil fotoğrafı yüzündendir sadece. Bazen gavur icadı bir sosyal mecra yüzünden, bazen hafif alkol. Bazen akla gelen bir anı bazen de dostlar hatırlatır; unuttuğunu zannedersin ama düşer işte... Buraları bile okumaz; başka bir dünyanın insanıdır. Bir mucize sonucu okusa bile, ben olduğumu da bilemez. Deyin ki masal, bildi. Bilse bile bu hiç bir şeyi değiştirmez. Değişmeyeceğini bile bile akla da yüreğe de düşer işte... Bize de gidip, dolaptan bir Tuborg daha açmak düşer...

4 yorum:

Diego dedi ki...

sasirtiyorsun beni bazen. belki de bugune kdr pek bire bir sevdalardan bahsetmedigimizden ve senin de kalabalıklarda icindeki atesi icinde tutmandan.

tribunlerde yada mac izlerken sende gordugum sari lacivert sevdadan daha farklı burda bahsettigin.

eline saglik.

"seni aklıma düşüren yerçekimi değildi"

S.erdem dedi ki...

"Mucize" , bir gun gorur, bir gun gelir. Hayat bu yuzden guzel :)

HoAmca dedi ki...

ellerine sağlık gönül adamı...



ezcümle:
herkese "gidip, dolaptan bir Tuborg daha açmak düşer... "

Tarjeta Amarilla dedi ki...

"sonra da sirtimizi doner yatariz" gibi olmus "gidip dolaptan bir tuborg daha acmak duser" :)

su finallerim bir bitsin, zaten yaz da geldi, rakiya oturalim soyle guzelinden erigiyle kiraziyla...