17 Ekim 2011 Pazartesi

Köprüyü Geçmek

Hani doğum yaklaşıyor diye mi bilmiyorum ama sürekli bir aktivite peşinde koşasım var bu aralar. En azından plan programını yapasım var, zira 1 haftadır evden dışarı adımımı atamadım geçen haftaki halısaha maçından sonra. Aldığımız malubiyet beni dertlere saldı. Bu dönemde yaşıtlarımız çoluk çocuğa karışıyor ve sonra da “sıçtın olum çocuk olunca hayatın bitti” diyor ya inadına aktivite, plan program yapasım geliyor. Tamam evcimen bir aileyiz biz de ama o kadar da yaşlanmadık yahu. Yaşlandık mı yoksa?

Misal, inatla gidesim var Avrupa Şampiyonası’na. Hatta düşünen arkadaşlar için duyuru da yapmış olayım, Ukrayna Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda şampiyona ile ilgili çalışan arkadaşlarım bile oldu geçen İtalya seferinde. Sonra dünkü 33. Avrasya Maratonu’nu gördüm. Seneye gencoyu da alıp sarı-laci çubukluyla katılalım dedim. Hanım da tamam dedi (son sözü O söyler ne de olsa). E, o zaman diğer aile babalarına ya da sarı-laci sevdalılarına da söyleyeyim belki bizlere eşlik etmek isteyenler olur dedim. Hem Kiev’de gezerken, hem köprüyü geçerken...

Hiç yorum yok: