28 Ekim 2011 Cuma

Evvela...

Ben, evvela Fenerbahçeliyim. Babamın, annemin oğluyum (ki bununla ve onlarla gurur duyarım) ama evvela Fenerbahçeliyim. Kardeşimin abisiyim ama evvela Fenerbahçeliyim. TC vatandaşıyım ama evvela Fenerbahçeliyim. TC kimliğime göre müslümanım ama evvela Fenerbahçeliyim. Bir zamanlar TSK'nın eriydim ama o zamanlar da evvela Fenerbahçeliydim. Bugün uluslararası bir şirkette çalışıyorum ama evvela Fenerbahçeliyim. Doğu Karadenizliyim ama evvela Fenerbahçeliyim. Arada bir aşık olduk ama aşıktan önce de Fenerbahçeliydik. Bugün yarın bir eş olursak evvela Fenerbahçeli olacağız. Belki bir gün baba olursak, evvela Fenerbahçeli değil ama en azından Fenerbahçeli bir baba olacağız, olmaya gayret göstereceğiz.

Fenerbahçe bizim fırsat buldukça tribünden, bulamazsak da gavur icadı TV'den mutlaka izlediğimiz bir spor kulubu değil, insan olmanın yanına koyduğumuz kimliğimiz, dilimiz, dinimizdir. Kimilerine göre günahların takımı olsak da, onlarla aynı cennette olmaktansa Fenerbahçe sevdalıları ile cehennemin bir köşesini paylaşmayı en azından kendi adıma tercih ederim. İşin özeti günlerce yazsam da ne ben size Fenerbahçeliliği anlatabilirim ne de siz anlayabilirsiniz. Ama 3 Temmuz'dan beri Fenerbahçe sevdalıları günbegün, anbean Fenerbahçe sevdasının farkını ortaya koyuyor, anlayana! Bunu yaparken en büyük gücü de kenarda Aykut Kocaman'dan, sahada Alex'ten ve arkadaşlarından alıyor. Caner hayatının topunu oynuyor. Bekir kötü oynuyor, hata yapıyor ama ağlamaklı oynuyor; dokunsanız ağlayacak. Gökhan'ın en iyisini yapamadığı için kendine duyduğu kızgınlık yüzünden okunuyor. Eskiden hiçbir ağırlığı taşıyamayan Emre, o kadar kötülerini gördü ki artık sahadan ve tribünden gelen her kışkırtmayı içine atıyor. Ve daha niceleri...

En büyük sınavı ise hayatının merkezindeki sevdası üzerine oyunlar oynanan taraftar veriyor. Hayatın ve kaderin bir araya getirmediği insanlar aynı kavganın peşinden koşuyorlar; Fenerbahçe'yi ortak payda yapmışlar. Belki de bizleri diğerlerinden ayıran en önemli noktalardan birisi bu. Sosyal ve kültürel olarak farklı katmalardan olanlar Galatasaray'ı, Beşiktaş'ı ve hatta Trabzonspor'u bile ortak payda yapamazken; Fenerbahçe ortak paydasında neler buluştuğunu hayal bile edemezsiniz. Ki sanki bu yüzden Fenerbahçe halktır, halkın takımıdır...
Fenerbahçe adı şikeye karıştıysa ve elinizde bunun delili varsa çoktan gereğini yapıp Fenerbahçeye gereken cezayı vermeliydiniz. Delile rağmen bunu yapamadıysanız Fenerbahçe kendisine bu lekeyi sürenlerden hesap sorar, gerekirse 1907'ye gider ama siz kimseye bunun hesabını veremezsiniz. Bu süreçteki maddi ve/veya siyasi hesaplarınız, fırsattan istifade edişiniz size bir fayda getirmeyecek bilesiniz. Böyle bir şey varsa bu şikeyi yapanların lekesidir. Fenerbahçe ise gereken cezasını çeker, kendisini ve evinin önünü temizler, hayal bile edemeyeceğiniz kadar kısa bir sürede gelir kaldığı yerden devam eder. İnanın bana, son haftalarda şampiyonluk kaybeden, 30 yıl kupa kazanamayan, günahların takımını özler, arar hale gelirsiniz. Gelgelelim tersi bir durum varsa yaptıklarınız ve/veya yapacaklarınız sadece Fenerbahçe büyüklüğünün ifade edilişini kolaylaştırıyor, bilesiniz. Günbegün tarihe Fenerbahçe'nin ve taraftarının en büyük oluşunun izini bırakıyoruz, bırakıyorlar. Bu son cümlede hepimiz özneyiz.

Anlayacağınız tarih, bugünleri Fenerbahçe düşmanlarının istediğinden çok farklı yazacak.
Yaşa Fenerbahçe...

Hiç yorum yok: