18 Şubat 2010 Perşembe

Lille 2 - Fenerbahçe 1

İki haftadır gülmeyen yüzümüz bugün de gülmedi. 2-1’lik skor dünyanın sonu değil. Tercih edilmese de mağlup olacaksan gol at tek farklı mağlup ol, elemeli maçların kuralı bu. Lakin Zico’nun oyun tutan, ülkede ve de ülke dışında kendi oyununu oynayan takımını hatırladıkça geriye gittiğimizi gördük. Top çıkaramayan, tutamayan, oyuna hükmedemeyen bir takım izledik. Grup maçlarındaki serinkanlı takım gitmiş iki pası yapamayan Fenerbahçe geri gelmişti.Yok bu Daum’un takımı da değil olsa olsa Denizli’nin sıfır çeken takımı.


Volkan’dan başlamalı önce. Rüştü abisini aratmıyor önemli maçlarda hep yüreğimiz ağzımızda, on yıl sonra güven verir o da bize nasip olmaz. İlk golde ayakta kalsa , topuğuna çarpacak şut.
İkinci de kalesinde dursa yeter. En kötüsü aynı hata ile kaybettirdiğin bir şampiyonluk var senin, artık sahip çık kalene, terk etme zaruri olmadıkça.

Savunma zaten Allaha emanet, hocanın ilk stepne stoper tercihinin Deniz olması da tartışılır. Bekir ve Önder gibi bu bölgede oynamaya daha alışkın adamlar var kadronda ve baskı yapan bir takıma karşı ilk tercih Deniz, yine de diğer alternatiflerin muhteşem olmadığını düşünürsek çok da üstüne gitmemek lazım. Lakin forvette bu tip maçların adamı denen Guiza’ya 90 dakika nasıl tahammül edebildi anlamak mümkün değil. Diego’nun tabiriyle baban olsa atmaz o pasları sana. Bir golcü ne ister, pas ister. Pozisyona gireyim ister. Al da at ister , ister ister de
top gelince de Allah ne verdiyse der. Kezman’ı aratıyor bu Guiza, ilk topta Alex’e iadesi tam küçük Emrah’lık. Kendine güveni olan golcü o pası aldığında gol gol diye aş erer. Guiza pas veriyor. İyi niyetinden sual olunmaz da bazen bu gönül gol istiyor kardeeeş. Alex o pasları misal Preko’ya atmış olsa senelik 15 asist ortalaması olurdu sana 30 . Adam Nobre’yi kral yaptı , gel gör ki kaderi Kezman’la , Guiza’yla terbiye olmakmış. Din bilimcisi olurum diyordu bu sabırla hidayete erer, eren olur .

Cristian’a söyleyecek sözüm yok, Selçuk’un hakkını yiyor bu adam.
Gören Xavi zanneder , bu kadar süreyi bir tek o alıyor. Cezalı değilse her maç ilk 11, daha bir numarasını görmedik. Emre dışarı çıkıyor Cristian sahada, Alex dışarı Cristian dursun. Maldonado’nun suçu neydi arkadaş.

Arızalar ve arızalı adamlar bildiğimiz gibi, bu
maça etki eden ekstralar Emre’nin Alex’in etkisizliği,ve Özer’in formsuzluğuydu . Gökhan Gönül biz konduramasak da bayadır kötü oynuyor. Santos’un oyunu herşeye rağmen sevindirici. O gamsız hali bu maçlarda işe yarıyor.

Kağıt üstünde güzel görünen bu skorla eve avantajlı döndüğümüzü düşünenler
yoktur herhalde , bunun nedeni de Lille’in çok hızlı bir takım oluşu. Bilica’nın, oynarsa Lugano’nun hızlarını düşünürsek , açık alanda düştükleri durumları da hatırlarsak işimiz zor. Oyunu tutan , rakibi uyutan bir oyun lazım, kulakları tıkayıp Fener bir şey oynamıyor denilen zamana dönmek lazım.Yana pas, garanti oyun, kaptırırsak herkes topun gerisine. Araya bir tane sıkıştırıp geçmek gerek bu turu. Aman gol lazım diye yüklenirsek fena.


5 yorum:

Sekhranikos dedi ki...

Bu volkanın en eski destekçilerinden biriyimdir. u kardeşimizi fenere geldiğinde çizgiden ayrılmayan pozisyonları çizgide bekleyen benim en sevdiğim tipte iyi refleksli bir çizgi kalecisi idi. Buna rüştü abisi ve antrenörler ne ettilerse bu kaleyi terkeden abuk subuk çıkışlar yapan bir adam haline geldi ve dağıldı. Yazık oldu kısacası. Guiza için sövsem yeridir lakin Allah ıslah etsin den başka bişi diyesim gelmiyo.

Alkolik dedi ki...

maç yazısı süper olmuş, ellerine sağlık. Guiza için artık söylenecek birşey kalmadı, sözün bittiği yerdeyiz. Taraftarın aksine yönetim ve teknik kadro gayet emin ve sakin görünüyorlar. Bu sakinliğin futbol takımına ve sonuçlara nasıl sirayet edeceğini göreceğiz. Kadronun olması gerektiği gibi olmadığı aşikar. 3 kulvardada yola devam ediyoruz ama sahada hep bir şey eksik kalıyor. O eksikliği ortadan kaldırmadan hedeflere ulaşmak için mücadeleden daha fazlasına ihtiyacımız var. Ancak asıl sorun eksikliğin günden düne değişmesi. Bir hafta iyi yaptığımız bişeyi ertesi hafta çok kötü yapıyoruz. Buda sahada oyun olarak istikrarı yakalamamızı engelliyo, dolayısıyla ikinci maç için hiçbir tahmin yapamıyoruz. Bu sezonu gunluk performanslarla bitirmeye çalışmaktan başka yapacak bir şeyimiz yok. Hergün bir kahraman bulmak zorundayız...

Diego dedi ki...

Zico'nun takımını andıran tek şey Vederson'un attığı gol idi, Deivid'inkileri anımsatması açısından.

Deniz tercihi de kesinlikle yalnıs. sen stoper olarak aldigin bekir i sag bek yapmaya caliş, stoper olarak deniz den cok oynamıs onder i kovduktan sonra affet ama yine de git deniz i oynat stoper de. boyle sacma birsey yok.

bununla beraber, deniz in selcuk un volkan in guiza nın maldonado nun vederson un hatta edu nun boyle kritik maclarda surekli aynı salak hataları tekrarlamaları canıma yetti. ulan ya adam gibi verin vereceiniz pası yada vurun daglara taslara allah ne verdiyse gitsin. nedir sizden cektigimiz.

cristian in ne ise yaradigini ilk kez sorguladim bu macta. hicbir sey yapmadi ne topa basti ne bir adam gibi pas atti.sifir.

bilica nin kendinden emin hareketlerini cezalandiracak pek cikmadi bugune kdr ne tsl de ne de bundan onceki avrupa maclarinda. ama karsidaki takim iyi alan savunmasi ve pres yaptiginda bilica nin ve butun takimin nasil bocaladigini gorduk top cikarirken. ve de ne kdr agir kaldigimizi. gervinho nun son dakikalardaki poziyonda topu 10 metre ileri atipda attigi topa 3 metre mesafede olan bilicadan once sut gecmesi icler acisi.

Tarjeta Amarilla dedi ki...

Herkes soylenecek seyleri soylemis aslinda, yine bildik tanidik seyler yasadik bu macta...Guiza'nin gol kacirmasi, Deniz'in ve Volkan'in kritik hatalari, Bilica'nin dengesiz performansi, temposuz bir Fenerbahce. Bunlara bir de Ozer,Cristian,Emre gibi oyuncularin etkisizligi eklenince maci kazanmamiz mucizelere kaldi.

En azindan skoru 1-1'de tutabilseydik Kadikoy'deki mac icin daha umutlu olabilirdik ama belirsizlige yelken acmayi tercih etti takimimiz...

PIERREMANU dedi ki...

Aziz Yıldırım senelerdir başkanımız. Sevilir sevilmez, saygı gösterilir gösterilmez bilemem ama oluşturduğu takımların her daim ortak bir yanı var. Aziz Başkanın takımları hep ite kaka, hep ıkına sıkına top oynayan takımlar. Yıllardır şöyle çatır çatır top oynayan, güçlü, fizikli, tuttuğunu koparan, omzunu koyduğunu deviren, vurduğunu yıkan, gözünden alevler fışkıran bir takım yapmayı beceremedi. İstisna maçlar ve istisna periyotlar var ama geneli böyle. Aziz Yıldırım'ın takımları bizleri sürekli soru işaretleri ile yaşattı, hep acabalarla gittik tribünlere veya oturduk ekranların başına. Bugün kaçarı yok vuracağız rakibin ağzına ağzına, rakip kralını da oynasa çimlere yığacağız diyemedik gönül rahatlığıyla. Tekrar söylüyorum istisna maçlar veya dönemler dışında böyleydi bu. Bilmiyorum hem iyi hem de gözünden ateş çıkan takım oluşturmak bu kadar zor mu? Belki de gerçekten zordur da benim haberim yoktur. Sanıyorum 4-0'lık Efes Pilsen serisinin ikinci maçından sonra Aydın Örs'ün basın toplantısında söylediği bir laf vardı. "Bugün takımımız o kadar motiveydi, o kadar hırslıydı ki biraz dizginlemesek neredeyse parkeyi yiyeceklerdi" demişti. Bunu Aziz Yıldırım yönetimlerinin oluşturduğu futbol takımlarında yaşayamıyoruz maalesef. Çok şey mi istiyorum bilmiyorum ki? Hem iyi hem de hırslı bir takım isteyerek arsızlık mı yapıyorum acaba? Haddini aşmak mı benimkisi bilemiyorum.