Bizim için cevap anahtarıydı Trabzon deplasmanı. Sorular önceki senelerin soruları olduğundan cevaplara odaklandık; Young Boys, Paok maçları mı gerçekti yoksa Antalya mı? Rakiplerin bizim dişimize dokunur olanlarını gördükten sonra keyiflenmiştik, hayli de umutlu oturduk televizyonun karşısına. İlk çeyrekte iki gol yedik, şanssızlık deyip geçmek mümkün tabi de; 0-0'ken oynanan oyun düşündürücü. Topa sahip olmayı şiar edinmiş bir hocanın takımı kendi sahasında oynadıktan sonra topa sahip olsan ne olmasan ne.
Oyunun geri kalanında gördük ki rakip müsaade ettiği/paniklediği sürece biz oynuyoruz rakip sahada, topa sahip oluyoruz ama izin verirlerse. Golü de bir eksik şekilde çıkardıktan sonra anında yenen golde Lugano'nun ıskası göze çarpsa da arkada 3 düşman niye bomboş bekler anlam veremedim. Hasbelkader Lugano es geçmiş o 3 adamı rahatsız ediversen zaten domino taşı gibi yıkılacaklar. Birbirleri ile çarpışmamaları kör talih. Atışın kaynağı ise çok eski bir hastalık, bize AZ günlerinden bir hatıra.
30'da tekrar başlayan ve iki farkı çıkarmak zorunda kaldığımız maça dair ssöyleyeceklerimiz çok...Daha devre bitmeden oyuna müdahale etme refleksi güzel, Stoch'un katkısı ve ilk yarıda sorumluluğu alıp skora katkı yapması da harika; lakin bu Stoch'u biz iki 90'lık Twente'den ve oynadığı iki maçtan bilirken onu aylardır izleyen, şimdilerde her gün beraber olan hocanın bu adamın farkında olması gerekmez mi? Daha 45 bitmeden bu adama sarıldığımıza göre bir şeyler var, peki hocam niye bu adam kenarda? Geçen hafta savunma yapmıyor dediğimiz adam ilk yarıda pekala adam kovaladı, pres yaptı. Demek ki birincil hastalık olarak işaret ettiğimiz maç seçme devam ediyor. Daha iki maçta bu hüviyete bürünüyorsa Stoch durum çok daha ciddi...
Devre sonunda farkı bire indirdik ardından eşitlik golüne yaklaştık. O arada, rakibin sarpa sardığı bir kaç dakikada golü bulamamak ikinci devrenin gidişatını fısıldadı aslında. Devre başında kopabilirdi oyun önce Teofilo sonra Yattara'nın şansları olsa. Yüklenemeden, baskı kuramadan ve de galibiyete yaklaşamadan bitti oyun.
Aykut Hoca'nın çıkardığı 11 çok eleştirilir, yaptığı değişiklikler keza öyle. Tabi ki gündemin birinci maddesi de Alex olur. Adım adım devrimden söz ederken rakiplerin puan kaybedip sana yolu açtığı şu haftada sahadaki aklını kenara koyman, çok seçenekli bir soruda şıklardan birini kafadan atıp işaretlemene benziyor. Cevabı biliyorsun aslında ama silgin çok iyi silmiyor, ya yanlış yaparsam derdindesin sanırım...Değişim diye Dia'lı, Stoch'lu, Niang'lı kadroyu beklerken biz; sağda, solda, ortada tüm satıhlarda Daum izleri var bir tek kaptan kenarda. Kafası koparılmış kurbanlık dana gibi koşsan ne fayda, bıçak çalınmış bir kere...E sahada aklın olmayınca ne Niang'dan ne Semih'ten bahsedebiliyoruz. Gönül bile bir al ver yapamıyor. Kaptan oyuna girdikten sonra tek bir pas atıyor Niang'a o bile bizi bizden alıyor...
Herşeye rağmen yolun başındayız, hocaya bu kadar giydiriyorsak (gerçekten bilmiyorum) içimizden olduğu ve başarılı olmasını herkesten çok istediğimiz içindir. Ne hizipçidir, ne hesapçı. Aykut Kocaman bir adamdır; inandığı bazı şeylere saplanıp kalmamasını diliyorum, ya da onun inandığı benim inkar ettiğim şeylerin doğru olmasını...
-Bu Cristian'dan Aurelio değil Van Gobbel bile olmaz hoca. Maldonado'yu özledim.
-Uzatmalarda tehlikeli yerlerden serbest vuruş çalınmasın, giden zamanın haddi hesabı yok.
-Gökhan orta yap desem, o zaman Real'de oynarım dersin göt olurum.
Oyunun geri kalanında gördük ki rakip müsaade ettiği/paniklediği sürece biz oynuyoruz rakip sahada, topa sahip oluyoruz ama izin verirlerse. Golü de bir eksik şekilde çıkardıktan sonra anında yenen golde Lugano'nun ıskası göze çarpsa da arkada 3 düşman niye bomboş bekler anlam veremedim. Hasbelkader Lugano es geçmiş o 3 adamı rahatsız ediversen zaten domino taşı gibi yıkılacaklar. Birbirleri ile çarpışmamaları kör talih. Atışın kaynağı ise çok eski bir hastalık, bize AZ günlerinden bir hatıra.
30'da tekrar başlayan ve iki farkı çıkarmak zorunda kaldığımız maça dair ssöyleyeceklerimiz çok...Daha devre bitmeden oyuna müdahale etme refleksi güzel, Stoch'un katkısı ve ilk yarıda sorumluluğu alıp skora katkı yapması da harika; lakin bu Stoch'u biz iki 90'lık Twente'den ve oynadığı iki maçtan bilirken onu aylardır izleyen, şimdilerde her gün beraber olan hocanın bu adamın farkında olması gerekmez mi? Daha 45 bitmeden bu adama sarıldığımıza göre bir şeyler var, peki hocam niye bu adam kenarda? Geçen hafta savunma yapmıyor dediğimiz adam ilk yarıda pekala adam kovaladı, pres yaptı. Demek ki birincil hastalık olarak işaret ettiğimiz maç seçme devam ediyor. Daha iki maçta bu hüviyete bürünüyorsa Stoch durum çok daha ciddi...
Devre sonunda farkı bire indirdik ardından eşitlik golüne yaklaştık. O arada, rakibin sarpa sardığı bir kaç dakikada golü bulamamak ikinci devrenin gidişatını fısıldadı aslında. Devre başında kopabilirdi oyun önce Teofilo sonra Yattara'nın şansları olsa. Yüklenemeden, baskı kuramadan ve de galibiyete yaklaşamadan bitti oyun.
Aykut Hoca'nın çıkardığı 11 çok eleştirilir, yaptığı değişiklikler keza öyle. Tabi ki gündemin birinci maddesi de Alex olur. Adım adım devrimden söz ederken rakiplerin puan kaybedip sana yolu açtığı şu haftada sahadaki aklını kenara koyman, çok seçenekli bir soruda şıklardan birini kafadan atıp işaretlemene benziyor. Cevabı biliyorsun aslında ama silgin çok iyi silmiyor, ya yanlış yaparsam derdindesin sanırım...Değişim diye Dia'lı, Stoch'lu, Niang'lı kadroyu beklerken biz; sağda, solda, ortada tüm satıhlarda Daum izleri var bir tek kaptan kenarda. Kafası koparılmış kurbanlık dana gibi koşsan ne fayda, bıçak çalınmış bir kere...E sahada aklın olmayınca ne Niang'dan ne Semih'ten bahsedebiliyoruz. Gönül bile bir al ver yapamıyor. Kaptan oyuna girdikten sonra tek bir pas atıyor Niang'a o bile bizi bizden alıyor...
Herşeye rağmen yolun başındayız, hocaya bu kadar giydiriyorsak (gerçekten bilmiyorum) içimizden olduğu ve başarılı olmasını herkesten çok istediğimiz içindir. Ne hizipçidir, ne hesapçı. Aykut Kocaman bir adamdır; inandığı bazı şeylere saplanıp kalmamasını diliyorum, ya da onun inandığı benim inkar ettiğim şeylerin doğru olmasını...
-Bu Cristian'dan Aurelio değil Van Gobbel bile olmaz hoca. Maldonado'yu özledim.
-Uzatmalarda tehlikeli yerlerden serbest vuruş çalınmasın, giden zamanın haddi hesabı yok.
-Gökhan orta yap desem, o zaman Real'de oynarım dersin göt olurum.
5 yorum:
Aykut Hoca'nın şansızlığı...Ne zaman aklındaki kadroyu(Stoch hariç) sahaya sürse bi aksilik çıkıyor.
Yenilen gollere bakıp üzülmemek elde değil. Hepsinde defansın hatası var.
Aykut Kocaman'ı eleştirebilmem için bu maç asla kıyas olamaz.
Bu takım Alex'iz oynayacak.Buna inanıyorum.
yenilen 2 golde de bilica nın hatası oldugunu dusunuyorum ben de. birinde kendi alanından kacan yattara yı kovalamadı bile duran topta da rakipten cok topu izledi ve dedigin gibi lugano arkada 3 kisiden once mudahale etmeye calişip ıska gecti.
bundan daha onemlisi ve onceliklisi ise takımın 11 i. istiklal marsi esnasında alex i gorememek bir sorun degil de alex i gormeyip, stoch u da goremememk hatta alex in yerine semih i gormek buyuk surprizdi benim icin. semih yerine stochla yada alexle baslasa bu mac boyle olmazdi diye dusunuyorum ben de.
tamam bir degisim olacak ama bu degisimi yaparken alex i de hic kullanmayacaksin diye birsey yok ki. semih i oynatmaya niyetliysen daha iyisi alex varken elinde ben bunu anlamıyorum.
aksam izleyemememiştim aykut u aciklamaları simdi okudum. paok maci icin alex ve stoch u kenarda baslattım demiş. mac icinde neden bilmiyorum bi an aklıma gelmişti ama yine de turk futbolunun turkiyede oynayan futbolcunun 3-4 gunde bir mac yapmayı ogrenmesi lazım. o da boyle dinlenerek olmaz. ki paok tan da istedigimiz sonucu alamazsak trabzon macı goz gore gore gitmiş olacak.
yine de hoamca nın dedigi gibi inandıgı seylere saplanıp daum da kendini gostren takıntının aykut ta olmaması en buyuk dilegim.
onun haricinde ben inanıyordum en az berabere bitirecegimize hatta mert in o penaltıyı kurtaracagina ama olmadı.
daha vakit var denizde karartının gecmesi, onumuzu gorebilmek icin...
ps. cristian a da daum a da cakayim. bırak artık daum u mudur. 11 oyuncunun 11 ini de degistiremezsin ki daum luktan kurtulmak icin.
Oyunculara dair birkac satir karalamak gerekirse;
Mert: Yedigi 1. ve 3. gollerde yapacagi cok birsey yoktu, belki 2.goldeki cikisi icin elestirebilir ama bu elestiri de ligin en zor deplasmanlarindan birinde ilk defa ilk 11 cikan genc bir kaleci icin yersiz olur. Kurtardigi penaltida gosterdigi refleks olumlu,kalede durusuyla yollari ayirdigimiz Babacan'dan cok daha fazla guven veriyor.
Gokhan Gonul: Seyrettigim en kotu performanslarindan bir tanesiydi, tabi bunda onunde oynayan Mehmet Topuz'un da etkisiz futbolunun etkisi vardi. Yaptirdigi penalti ise tek kelimeyle gereksizdi, adam kaleden uzaklasirken boylesine acemice bir hareket Gokhan Gonul gibi bir oyuncuya hic yakismadi.
Lugano: Uzun top sevdasindan ne zaman vazgececek merak ediyorum, onundeki bos duran adama 15 metrelik pas atmak varken, tutup 60-70 metrelik isabetsiz pas atiyor.
Bilica: Bir mac iyi bir mac kotu. Guven vermiyor, her an ne yapacak bakalim simdi korkusu yasatiyor. Yedigimiz son golde Lugano ile birlikte ne yapiyorlardi diye halen merak icerisindeyim.
Andre Santos: Rahatlikla yavsaklik arasinda bir cizgide dolanip durdu mac boyunca. Tam randimanla bile oynamayan bir Yattara karsisinda aciz durumlara dustu, kac hafta oldu got gobek yerinde duruyor. Tek alternatifi olan Caner'in de savunmada ciddi sıkıntıları var zaten ama bu rahatligin tek sebebi alternatifsizlik degil diye dusunuyorum. 2.yarida Niang’in akil dolu pasiyla kaleciyle karsi karsiya kaldigi pozisyonda yaptigi vurusun ise bir tarifi yok bende.
Emre: Takimin iyilerindendi, mac boyunca didinip durdu. Trabzon'un orta sahadaki 3lusuyle neredeyse tek basina mucadele etti, Cristian'in kendisini yalniz birakmasi nedeniyle de ne hucumu tam dusunebildi ne de savunmayi.
Cristian: Geldiginde kendisinden cok umitliydim hatta gecen sene parlak performanslarini da izlemistik ama bu sene tam rekafatci rolunu ustlenmis durumda. Ne etliye ne sutluye karisiyor. Takimin en buyuk eksigi Emre'nin yanina onu temposuna yakin (cok klasik olacak ama) oyunun her iki yonunu de (savunma agirlikli) oynayabilecek bir oyuncu ve maalesef Cristian bu oyuncu olmadigini ve olamayacagini her hafta gozumuze gozumuze sokuyor.
Mehmet Topuz: Fizik gucunun yarisi kadar zeka pariltisi gosterebilse keske. Tek forvetli sistemde kanat oyuncularinin katkisinin onemi asikarken kendisinden cok daha fazla sey beklememiz dogal. Evet dun golunu atti diyebilirsiniz ama gol vurusu dusunerek yapilmis bir vurus degil daha cok kaleci hatasi. Kafasini kaldirip bakmiyor bile kaleye, kaldi ki golden hemen sonra ilk yarinin sonlarinda benzer pozisyonda topa sag ayaginin disiyla dengesizce vurmasi(abanmasi) da kendisi hakkindaki goruslerimi dogruluyor diye dusunuyorum.
Ozer: Beklentilerin altinda kalan bir baska isim. Maca solda basladi, Semih’in sakatlanmasiyla forvet arkasi oynadi, maci da sagda bitirdi ama hicbir mevkide kendinden bekleneni veremedi. Aykut kendisine cok guveniyor bunu hepimiz biliyoruz ama surekli zoru deneme arzusu kolay olani yapmasina engel oluyor her nasilsa. Bu arada ilk yarida kullandigi kornerler tek kelimeyle felaketti. Hele bir tanesinde topu oylesine havadan bir sekilde ceza sahasinin disina kesti ki o top kalemize kontra olarak dondu.
Semih: Sakatlanip cikana kadar cok fazla etkili oldugu soylenemez ama Lugano’ya yaptigi assistteki top takibi basariliydi. Niang’la nasil bir ikili olacaklarini gormek icin birkac mac daha sabretmek gerek.
Niang: Kezman, Guiza gibi forvetler sonrasi adeta bir gunes gibi parliyor dersek abartmis olmayiz sanirim. Kisa sayilabilecek boyuna ragmen her hava topunu bir sekilde indirmeyi basariyor, oldukca gezegen bir oyun stili var ve arkadaslarina hucumda alan bosaltiyor. Hepsinden onemlisi kuvvetli ve mucadeleden yilmiyor. 2.yarida soldan 6 pasa yaklastigi pozisyonda pas vermek yerine sut atsa maci 3-3e getirmesi isten bile degildi ama o (kuvvetle muhtemel takimda yeni olmasinin da etkisiyle) pas vermeyi tercih etti. Ilerleyen maclarda takimi tanidikca cok daha iyi bir Niang izleyecegimizi dusunuyorum.
Stoch: Semih’in yerine girdikten sonra oyuna cok kisa surede hareketlilik getirdi. Topuz’un attigi goldeki pasi muhtesem. 2.yarida ise cok fazla topla bulusamadi, Santos ile bir uyum sorunu yasadigi goze carpiyor. Ne olursa olsun takima enerji ve heyecan katiyor.
Dun aksam %100 futbol da Ridvan in laf arasinda soyledigi bir sey vardi, yani Aykut un ropartajindan cikarttigi bir sey, Stoch ve Alex i rotasyon nedeni ile oynatmamis yani Paok macini dusunerek, ben oyle anladim yani kafasindaki oyun anlayisini sahaya yansitmak adina degil galiba??
Yorum Gönder